Google Play Store
App Store
Barış hareketinin kan kaybı sürüyor

Almanya’da 65 yıldır düzenlenen Paskalya yürüyüşlerini organize eden barış örgütleri koordinasyonu, bu yılki katılımdan memnun olduklarını açıkladı. Buna göre Paskalya Bayramı günlerinde ve öncesindeki bir iki gün içinde (yani geçtiğimiz hafta sonunda ve bu haftanın başında) ülkenin 100’e yakın kentinde gerçekleştirilen barış yürüyüşlerine katılanların toplamı on binleri buluyor ve geçtiğimiz yıla göre küçük bir miktar da olsa daha fazla katılım olmuş. Ancak bu bilançodan bir dönemler bu eylemlerde çeşitli kesimlerden yüzbinlerce barışçıyı bir araya getiren barış hareketine ilişkin olumlu bir sonuç çıkarmak mümkün değil. Almanya’da barış hareketindeki bölünmüşlük ve dolayısıyla kan kaybı devam ediyor...

Son siyasi gelişmelerin bu yılki eylemlere daha dinamik bir katılıma yol açabileceğine dair öngörüler gerçekleşmedi.

BÖLÜNME SÜRÜYOR

Örneğin önümüzdeki günlerde yönetimi devralacak yeni hükümetin silahlanmaya yüz milyonlarca avro yatırma konusundaki kararlılığı ve bunun için gerekli borçlanma için önündeki tüm anayasal engellerin kalkmış olması, müstakbel başbakanın Ukrayna’ya tüm Avrupa’yı, belki de tüm dünyayı içine alabilecek bir nükleer savaşa yol açabilecek silahları (nükleer başlık taşıma kapasitesi olan Taurus füzeleri) vermeye hazır olduğunu açıklaması, yeniden zorunlu askerliğin “zorunlu” olduğuna dair propagandalar ve on binlerce genci silahaltına alma hazırlıkları, Almanya’ya buradan Rusya’yı vurabilecek menzili olan Amerikan füzelerinin yeniden yerleştirilmesi için hazırlıklar, İsrail’in Ortadoğu’daki katliamlarına rağmen Almanya’nın askeri yardımlarını sürdürmesi barış hareketine yeni bir dinamizm taşımaya vesile olmadı.

Özellikle Ukrayna Savaşı ve İsrail’e ilişkin tartışmaların neden olduğu bölünmenin barış hareketi içindeki tahribatından kaynaklanan kan kaybı ve dağınıklık devam ediyor.

Bu tartışmalar ve bölünmeler nedeniyle bir dönem barış hareketi içinde yer alan, ona destek olan partilerden SPD (Almanya Sosyal Demokrat Partisi) zaten uzun süredir safları terketmişti. Partinin gençlik örgütleri ve tek tek bireyler eylemlere katılıyorlardı, ancak son birkaç yıldır onlar da muhtemelen “Putin destekçisi” ya da “İsrail düşmanı” gibi suçlamalardan çekindikleri için ya da artık tamamen saf değiştirdikleri için barış yüyüşlerinden uzak kalmayı tercih ediyorlar. Aynı durum Yeşiller için de geçerli. Kökeni Almanya’nın güçlü barış hareketine dayanan bu parti 90’lardaki Yugoslavya savaşı döneminde ilk firelerini vermeye başlamış ve resmen bir dönem karşı oldukları NATO’nun savunucusu olmuşlardı. Bu dönüşüme rağmen partinin tabanından barış eylemlerine kitlesel katılımlar bir süre devam etti, ancak Ukrayna savaşıyla birlikte onlar da barış hareketine sırtlarını döndüler.

SOLUN BULANIK ÇİZGİSİ

Benzer bir süreci barış hareketinin doğal bir parçası olan ve geçmişte barış eylemlerine güçlü bir biçimde katılan Sol Parti (Die Linke) de yaşanıyor. Son genel seçimde büyük bir başarı kazanan ve oyların yüzde 8,8’ini almayı başaran Sol Parti’ye şu anki destek son kamuoyu yoklamalarına göre yüzde 10’a çıkmış durumda. Resmen barış eylemlerine katılmaya devam ediyorlar. Ancak hem Ukrayna, hem de İsrail konusunda net bir çizgileri yok. Nitekim parti merkezi federal hükümete silahlanma için yüz milyonlarca avroluk borçlanmaya izin veren anayasal değişikliğe karşı çıkarken, koalisyon ortağı oldukları eyalet hükümetlerinin bunu onaylamasını desteklediler. Dolayısıyla onların seçim sandıklarına ve anketlere yansıyan dinamizmi barış hareketine yeni bir güç katmadı.

Sendikalar için de aynı durum geçerli. Onlar da başından beri “savaşa ve silahlanmaya” karşı mücadelenin önemli bir platformu olan Paskalya yürüyüşlerine resmen ve kitlesel olarak katılıyorlardı. Artık onlar da yoklar.

Barış hareketinin eski dinamizmini kazanma şansı olur mu belli değil. Ama iyimser olmak için ipuçları var.

Her şeye rağmen yine de binlerce kişi barış özlemiyle bu Paskalya tatilinde de mücadelelerini sürdürdüler.

Bu yıl da “savaşa ve silahlanmaya son!” sloganı altında yürüyenlerin, başta Ukrayna olmak üzere devam eden tüm savaşlarda “acil ateşkes” için diplomatik girişimlerin başlatılması ve uluslararası dayanışma çağrılarını destekleyenlerin çoğunluğunu saçları ağarmış barış aktivistleri oluşturuyordu. Onların inadı önemli. Ama gençler de vardı. Barış hareketinin asıl temelini oluşturan sol örgüt ve partiler, göçmen örgütleri bünyesindeki gençler. Türkiye’deki demokrasi mücadelesinin sembolleri arasına giren “Pikachu’yu” bile getirmişlerdi Almanya’daki eylemlerine...