Google Play Store
App Store
Attila Aşut

Attila Aşut

yazievi@yahoo.com

Dil yanlışları artık öylesine arttı ki haber başlıklarından yazı başlıklarına sıçramaya başladı!

Tuğçe Madayanti Şen’in 31 Ağustos 2024 tarihli BirGün’deki köşeyazısının başlığı buna bir örnek:

“Kadının hayatta kalan olması”

İngilizceden çeviri bir tümce gibi duruyor! Çünkü Türkçede böyle bir yapı kalıbı yok. Oysa “Kadının hayatta kalması” dense sorun olmayacak…

∗∗

Gürsel Köksal’ın 13 Ekim 2024 tarihli BirGün’deki yazısının başlığı da benzer bir yanlışı içeriyor:

“Almanlar en çok neyden korkuyor?”

İnsan ilk bakışta, Almanların bizim kaval biçimindeki üfleme çalgımız “ney”den korktuklarını sanıyor! Oysa korkulan o değil, yaşam pahalılığı, artan vergiler, sığınmacı sorunu, politikacıların yetersizliği vb. imiş…

Yani hepimizi korkutan dünya sorunları…

Öyleyse bu yazının başlığı, “Almanlar en çok nelerden korkuyor?” olmalıydı bence…

∗∗

Son örneği de Haydar Ergülen’in 1 Aralık 2024 tarihli BirGün Pazar’daki yazısından verelim: “Hoşgeldin şair!”

Otuz yılı aşkın bir mahpusluğun ardından özgürlüğüne kavuşan ozan İlhan Sami Çomak’a hoş geldin demiş Haydar Ergülen. Çok da iyi etmiş. Ama metinde doğru olarak ayrı yazdığı “hoş geldin” esenlemesini başlıkta neden bitişik yazmış, onu anlamadım. Editör müdahalesi olduğunu sanmıyorum. Zaten bizim yazı işlerindeki arkadaşlar, yazarların yazım biçimine pek karışmıyorlar. Hem başlığı onlar değiştirmiş olsalar, metin içinde de öyle yazarlardı. Belli ki Haydar Ergülen’in kendi seçimi bu. Öyleyse bu ikili yazım biçiminin gerekçesini açıklamak da ona düşüyor.

∗∗

ENFLASYON SÖZLÜĞÜ

Türkiye’de yıllardır en çok dillendirilen sözcük, “enflasyon” ve onunla ilintili ekonomik kavramlardır. Hemen hepsi Fransızca kökenli olan bu kavramların Türkçe karşılıkları -ülkemizde onca ekonomi bilimcisi ve yorumcusu olmasına karşın- henüz türetilemedi. Bari okurlarımız için bu kavramların anlamlarını açıklayan tadımlık bir sözlükçe hazırlayalım dedik. Böylece aşağıdaki dizelge ortaya çıktı. Konuyla ilgili daha ayrıntılı bilgiyi ekonomi yazarlarımız versin artık!

Enflasyon: Mal ve hizmetlerin fiyatlarındaki genel artışla birlikte para değerinin düşmesi biçiminde kendini gösteren ekonomik süreç; parasal şişkinlik.

Deflasyon: Para şişkinliğine karşı önlem olarak piyasadaki paranın azaltılmasıyla satın alma gücünün artırılması temeline dayanan iktisat politikası tekniği, para darlığı.

Dezenflasyon: Enflasyonun yükseliş hızının yavaşlaması. Yani enflasyon oranının süreç içinde azalması.

Resesyon: Ekonomik durgunluk. Ekonomik etkinliklerdeki azalma sırasında ortaya çıkan iş döngüsü daralması.

Stagnasyon: Bir ülkenin yurttaşlarınca ülke sınırları içinde ve dışında elde edilen gelir (Gayri Safi Milli Hasıla) hızının ortalamadan daha düşük bir hızda büyümesi anlamını taşır. Ekonomide  durgunluk belirtisidir.

Stagflasyon: Ekonomik durgunluk ortamında hem enflasyonun hem işsizliğin artmasıdır. Bu koşullarda işsizlik oranı artarken fiyatlar da hızla yükselir.

∗∗

“KAPANAN HASTALAR”!

(Cumhuriyet.com.tr, 23 Kasım 2024)

İnsan bu başlığı görünce, “Hastalar tesettüre girmiş herhalde!” diye düşünmeden edemiyor. Oysa haberi okuyunca anlıyoruz ki kapananlar hastalar değil, “Yenidoğan Çetesi”nin işlettiği hastanelermiş!

Cumhuriyet gazetesinin bilgisunar sitesi ne yazık ki bu tür özensizliklerle dolu…

HAFTANIN NOTU

AKP kapitalizmi!

• Araç garantili köprü,

• Yolcu garantili havaalanı,

• Hasta garantili hastane,

• Takı garantili düğün,

• Yanmayan kefen,

• Şehit kokulu kolonya…

• Yakında “davul tozu” ve “minare gölgesi” de satmaya kalkarlarsa şaşırmayacağız!