Batı cephesinde değişen bir şey yok
John Boyne, kimlik, hırs ve ahlakı, başarılı bir edebi kurguyla, bir roman için kısa ama çarpıcı bir anlatımla ele alıp sorgulamış. İkiyüzlü maço ahlak algısıyla kirlenmiş erkeklik tanımını, şöhretin yozlaştırıcı etkilerini ve bireysel seçimlerin önemini çok güzel anlatmış.

Toprak IŞIK
Çizgili Pijamalı Çocuk’un yazarı olarak tanınan John Boyne, bu kez ülkemiz okurunun karşısına dört kitaptan oluşan ‘Elementler’ serisinin ‘Toprak’ adlı ikinci kitabı ile çıkıyor. Tudem Yayınevi, Delidolu markası ile eseri ülkemizde sahiplenmiş. Çevirmen, Mert Doğruer…
Ölümlüler plan yaparlarken tanrılar onlara gülermiş. Bu deyişi doğrulayan bir yaşam rotası var hikâyenin başkahramanı Evan Keogh’un… Küçük bir İrlanda adasındaki hayatını terk edip ressam olmak için Londra’ya gitmişken, kendisini ünlü bir futbolcu olarak buluyor. Bu savrulma, bugünden yarına kolayca değil, başından geçen sert maceralardan sonra gerçekleşiyor. Okurun kitaptan alacağı keyfi azaltmamak için burada yer vermediğim çarpıcı olaylar… Aslında futbolculuk da Keogh’lardan birinin geçmişte hayali olmuştur. Evan’ın babası, tutku ile meşin yuvarlığın peşinden koşmuş, ancak yeteneksizliği nedeniyle yeşil sahaları terk etmek zorunda kalmış bir muhteristir.

Toprak
John Boyne
Çeviren: Mert Doğruer
Delidolu, 2024
Sanat ile spor arasında geçiş yapabilen Evan’ın eşcinsellik konusunda kafası çok nettir. Bir sanatçı olsaydı yine cinsel yönelimine sahip çıkacaktı; futbolcu olarak da erkeklerden hoşlanır, erkekler tarafından şefkatle sevilmenin peşinde koşar. Bu onun kendisini yabancı hissettiği futbol camiasındaki hayatını biraz daha zorlaştırır. Çünkü futbol camiası maçodur. Bu camiada erkek cinselliği kadın cinselliğinin üzerinde tanımlanmış bir statüdür ve üstünlük futbolun kendisi gibi şova dayalıdır. Futbol camiası, içinde pek çok eşcinsel barındırdığını bilir ama bunlar ortaya çıkmadıkça sorun yoktur.
Romanın olay örgüsü ve çelişkilerin ortaya dökülmesinde kullanılan temel olay Evan’ın ilgi duyduğu takım arkadaşı ile birlikte bir cinsel saldırı davasının sanığı olmasıdır. Gerçek kişiliğini, bir futbolcu olarak hep gizlemek zorunda kalan Evan, yaşanan süreçte trajedisini, okurun gözleri önüne bütün açıklığı ile serer.
Boyne travmalara önem veren, bunların sarsıcı etkisini eserlerine yediren bir yazar. Çağımızda özellikle orta sınıf için yaşam kişisel travmaların gölgesindeki bir pratik değil midir? Hemen herkes, çocukluğundan kalma ciddi duygusal yaraları peşinden sürükleyerek bugününü yaşamaya çalıştığı inancı içindedir. Empati okur ile eser arasındaki en güçlü köprülerden biridir ve bu yüzden günümüz okurunu, travmalar aracılığı ile metne bağlamak kolaydır.
Boyne’un eserlerinde şaşırtıcı olayların önemli bir yeri vardır; başlangıçta tesadüf gibi görünenin arkasına ikna edici bir neden koymayı çok iyi başarır. Kitabı okuyanlar, Evan’ın birlikte yargılandığı takım arkadaşının babasını tanıdıklarında ne demek istediğimi anlayacaklar. Akışta güzel kurgulanmış tesadüf görünümlü kırılmalar, okuru şaşırtarak alınan çocuksu keyfi artırıyor.
Toplumun ahlak normlarındaki ikiyüzlülük çok bilinen bir gerçeklik. Nerede popülerlik varsa orada bir yozlaşma olduğu da öyle… Tüm bunlara karşı eli kalem tutanların tepki vermesi beklenen bir tavır… Bu tepkinin amacına ne kadar ulaştığı ise sorgulamaya açık. Özellikle çarpıklıklardan toplumdaki egemenler yararlanıyorsa durum daha da içinden çıkılması zor bir hal alıyor; imkânları fazla olan kesim iyi niyetli çabaları da kolayca manipüle edip kendi çıkarına kullanabiliyor. Konuya, mükemmel olmadığımızı bilmekle birlikte, eşcinselliğin tarih boyunca kanunlarında hiç suç sayılmadığı bir toplumda yaşıyor olmanın komplekssizliğiyle yaklaşabiliriz. Toprak’ı okurken İkinci Dünya Savaşı’nda, Almanların şifre cihazlarının mantığını açığa çıkaran Matematikçi Alan Turing geldi aklıma. Enigma’nın sırrını çözmesini sağlayan dehası, binlerce İngiliz’i ölümün elinden almış ama kendi hayatını kurtaramamıştır. Sırf eşcinsel olduğu ortaya çıktı diye hapis ile kimyasal hadım arasında bırakılmış ve ikincisini seçmesinin ardından intihara sürüklenmiştir.
Batı, insan hakları bayrağını en yüksekte taşıyor olma iddiasını desteklemek için eşcinselleri kullanıyor olabilir mi? Geçmişinde ve bugününde hiç eksik olmayan sayısız insanlık suçunun kötü kokularını şova dünüştürdüğü hassasiyetlerle parfümleyip duyulmaz hale mi getirmeye çalışıyor? Toprak, bu sorulara olumlu yanıt verenleri destekliyor. Coğrafyasındaki ikiyüzlülüğü ihbar edişiyle, edebi başarısının ötesinde takdiri hak ediyor. Boyne kendisi de eşcinsel bir yazar olarak bir bakıma içeriden bildiriyor ve geçmişte kalmış kötülükleri değil, günceli yazıyor. Onun yazar duyarlığına güvenerek şu sonuca varabiliriz: Batı Cephesinde değişen bir şey yok.
Boyne, kimlik, hırs ve ahlakı, başarılı bir edebi kurguyla, bir roman için kısa ama çarpıcı bir anlatımla ele alıp sorgulamış. Diğer eserlerinde olduğu gibi Toprak’ta da ahlaki açıdan karmaşık kahramanlar yaratmak konusundaki başarısını göstermiş. İkiyüzlü maço ahlak algısıyla kirlenmiş erkeklik tanımını, şöhretin yozlaştırıcı etkilerini ve bireysel seçimlerin önemini çok güzel anlatmış. Evan’ın kişisel yolculuğu, okurun kendisine yabancı ve tanıdık gelen duygular arasında verimli bir sorgulama süreci yaşamasını sağlarken, derin ve etkileyici bir okuma deneyimi arayanların ilgisini mutlaka çekecektir.


