Google Play Store
App Store
Attila Aşut

Attila Aşut

yazievi@yahoo.com

Faruk Bildirici dikkatimi çekmese haberim olmayacaktı! Medya Ombudsmanı’mız, kısa iletisinde, “Önce yanlış görüyorum sandım ama baktım Sabah’ından, Hürriyet’inden NTV’sine kadar hepsinde böyle: ‘Haftayı bay geçmek’... Anlamadım, ustasına emanet edeyim dedim” diyerek topu bana atmış…

Ama içtenlikle söylemeliyim ki ayaktopu, benim en az ilgilendiğim bir alan! Her ne kadar Trabzonluysam da Trabzonspor’un on bir oyuncusunu say deseniz sayamam! Yani soru, bilmediğim yerden gelmiş! Spor tutkunu oğlum Ozan hayatta olsaydı ona sorar hemen öğrenirdim. Bu durumda iş başa düşüyor yine. O ki dil yazısı yazıyoruz, “bay geçmek”in de ne mene bir şey olduğunu araştırıp öğrenmek zorundayım. Çünkü okura karşı sorumluluğumuz var…

“Haftayı bay geçen Galatasaray...” (Sabah, 4 Kasım 2024)

“Bay geçmek” lafını duyunca, bunun gençlerin postmodern söyleminde “dalga geçmek” gibi bir şey olabileceğini düşünmüştüm. Oysa bu terim, İngilizcedeki «pass by» sözüne karşılık olarak türetilip spor basınında dolaşıma sokulmuş. Kimse de sorgulamadan uluorta kullanmaya başlamış…

Peki, neymiş anlamı?

Benim açıklamam yeterli olmayabilir belki ama anlayabildiğim kadarıyla, turnuvalarda ya da liglerde karşılaşacak takım sayısı tekli olduğunda, o hafta bir takım fikstür dışında kalıyor ve “pas geçiliyormuş”. İşte bu durumda rakipsiz kalan takımın konumu, futbol jargonunda “bay geçmek” diye tanımlanıyormuş. Dünya Kupası ve Avrupa Şampiyonası elemeleri gibi turnuvalarda da bu sistem uygulanıyormuş…

“Bay geçmek” gibi uydurma bir söz kalıbını Türkçeye sokuşturmak, dil yozlaşmasına katkıda bulunmak değilse nedir? “Bay geçti” yerine “boş geçti” deseler belki daha anlamlı ve anlaşılır olurdu.

BU BAŞLIK DOĞRU MU?

Hüseyin Yıldırım adlı okurumuz, 2 Kasım 2024 tarihli BirGün’ün kapak sayfasındaki başlıklardan birini sorguluyor:

"Bu başlıktaki ‘Gasba’ ifadesinin “gaspa” olması gerekmiyor mu? Teşekkürler, kolaylıklar diliyorum.”

Türkçede “sert ünsüz yumuşaması” diye bir kural var. Sözcük sonlarındaki “p, ç, t, k” sert ünsüzleri kimi durumlarda ünlü ile başlayan bir ek aldıklarında yumuşayarak “b, c, d, g (ğ)” biçimini alır. Örnek vermek gerekirse, “kitap / kitabı”, “kulaç / kulacı”, “tokat / tokadı”, “toprak / toprağı” olur. Ama özel adlarla yabancı kökenli kimi sözcükler bu kuralın dışındadır. Sözgelimi “ahlak, hukuk, laik, blok, stok” sözcükleri ek alırken ünsüz yumuşamasına uğramaz. “Zonguldak” sözcüğünün yazımı da ünlü eki aldığında değişmez. Ama “Zonguldak’a” diye kesmeli yazdığımız bu sözcüğü biz “Zonguldağa” diye yumuşatarak seslendiririz. (Demek ki Türkçede her sözcük, yazıldığı gibi okunmuyormuş!)

Okurumuzun sorusuna gelince, “gasp” sözcüğü Arapça kökenlidir. Türkçe yazım kuralına göre bu sözcükte ünsüz yumuşaması sözkonusu değildir. O nedenle sözcüğün sonuna “a” ünlüsü geldiğinde “gasba” değil “gaspa” biçiminde yazılır.

(“Gasba” mı “gaspa” mı? (BirGün, 2 Kasım 2024)

HAFTANIN NOTU

CHP nereye?

CHP Genel Merkezi, Prof. Dr. Ahmet Özer’in tutuklanıp yerine kayyım atanmasını protesto amacıyla Esenyurt Belediyesi önünde ertesi gün için toplanma kararı aldı ve halka bu yönde çağrı yaptı. Ancak ana muhalefet partimiz, Türkiye’de hâlâ olağan demokrasi kurallarının geçerli olduğunu düşündüğünden, miting alanında geceden hiçbir hazırlık yapmadı, güvenlik önlemi almadı! Bu yüzden de sabahleyin alana geldiklerinde polis barikatıyla karşılaştılar. Barikatı aşamayınca mitingi Esenyurt Cumhuriyet Meydanı’na kaydırmak zorunda kaldılar…

Bitmedi!

CHP Meclis Grubu aynı gün, Ahmet Özer’in tutuklu olduğu Silivri Cezaevi önünde toplanacaktı. Bir gün önceden öyle duyurmuşlardı. Ama İçişleri Bakanlığı "izin" vermeyince ondan da vazgeçtiler ve Grup toplantısını Avcılar’da yaptılar…

Düşünebiliyor musunuz; CHP’nin seçilmiş Belediye Meclisi üyeleri, Esenyurt Belediyesi’ne sokulmuyor! İzmir Karabağlar’da ise kaçak Kuran kursu binasını yıkmaya giden CHP’li belediye ekipleri, eli sopalı tarikat militanlarınca engelleniyor, içeri alınmıyor!

Yerel seçimlerde “Türkiye İttifakını sağlayarak birinci parti durumuna gelen CHP, önce Saray’ın "normalleşme" tuzağına düştü. Şimdi de "Cumhur"dan üst üste yediği darbelerle sersemlemiş durumda! Parti üst yönetimi ne yapacağını şaşırmış; sonucu belli “nafile” girişimlerle hâlâ iktidar ortaklarıyla diyalog peşinde!

CHP’nin bu umarsız görüntüsü toplumu hem öfkelendiriyor hem umutsuzluğa sürüklüyor! İktidarın istediği de bu zaten!

CHP, toplumsal muhalefeti arkasına alarak ülke genelinde milyonların birleşik direniş hattını oluşturamadığı ve hukuk tanımayan bu iktidarı tüm gücüyle erken seçime zorlamadığı sürece yalpalamayı ve mevzi yitirmeyi sürdürecektir.