Google Play Store
App Store

Mayıs ayından beri 9. Yargı Paketi gündemimizde. Ancak kadın hareketinin, özellikle Eşitlik İçin Kadın Platformu’nun emeği ile pakette en çok konuşulan başlık 15. maddede düzenlenen kadının soyadı maddesi oldu. Ve böylece kadının evlendikten sonra kendi soyadını tek başına kullanamayacağını içeren maddenin 9. Yargı Paketi’nden çıkarılıp çıkarılmayacağı tartışmaları yapılmaya başlandı.

Kadınların kendi soyadlarını kullanmaları eşit hakların en başat konusudur. Ve bu coğrafyanın kadınlarının on yıllardır sürdürdüğü mücadelelerden biri.

30 senedir yasal mücadelemizin karşılığını yerel mahkemelerde, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunda, Anayasa Mahkemesi’nde (AYM) bireysel başvuru dosyaları üzerinden ve AİHM’de verdik, defalarca hak ihlali kararları aldık. Son olarak Anayasa Mahkemesi, Anayasa’nın 41. maddesindeki eşitliğe aykırı olduğu gerekçesiyle Medeni Yasa’nın 187. maddesinin ilgili hükmünü iptal etti. Ama AKP; tüm bu süreçleri, binlerce kararı, AYM’nin iptal kararını yok sayarak 9. Yargı Paketi ile hakkımızı gasp etmeye yeltendi.

***

Biraz geriye gidelim. Geçtiğimiz günlerde olmuştu? Pakette 15. madde olarak yer alan soyadı maddesi TBMM Adalet Komisyonu’ndan aynen geçmişti. Ardından Komisyon Başkanı Cüneyt Yüksel, “Bütün eleştirileri dinledik ve bu konuda, Genel Kurul’a kadar, kurumlardan görüş alınıp bütün etki analizleri yapılarak bir noktaya varılacak. Değerlendirmeler yapılıyor, bir değişikliğe gitme ihtimali çok yüksek” demişti. Ancak Adalet Bakanı Yılmaz Tunç hemen, kadınlara soyadı dayatmasının devam edeceği yönünde olumsuz bir açıklama yapmıştı.

Oysa Şubat 2023’de Anayasa Mahkemesi, evli kadınların soyadı konusunda bir karar verdi. Yani Medeni Kanun’un evli kadınların doğumla kazandıkları soyadlarını tek başına kullanmalarına imkân tanımayan hükmünü iptal etti. Yani herkes için bağlayıcı bir karar verdi. Ancak AKP bu kararı tanımayan bir düzenlemeyi Adalet Komisyonu’na getirdi ve düzenleme komisyondan geçti. Ne var ki, TBMM’nin soyadı konusunda iptal edilen hükme suni nefes yapan bir düzenleme yapamayacağını herkes bilmekte. Tam da burada akıllardan geçecek olan “İyi de, hukuk mu kaldı?” sözlerine kulaklarım tıkalı. Yapamaz. Bu ülkenin yurttaşları olarak gücümüzü azımsamayalım. Direnişimiz kadar önemli hiçbir güç yok. AKP, soyadı konusunda hakkımızı gasp edemez. Bize dayatılmaya çalışılan ucube başkanlık sistemine teslim olacak halimiz yok değil mi? Kaldı ki, bu durumun büyük bir hukuk ihlali olduğunu iktidar partisinin ve ortağı partinin mensupları da biliyor.

***

Bu yüzde de arada bir kadının soyadı düzenlemesinin 9. Yargı Paketi’nden çıkarıldığına dair duyumlar alıyoruz. Beş gün önce yine böyle bir haber aldık ve o gün en çok konuşulan başlıklardan biri oldu. Elbette herkes dikkat kesildi fakat elimizde somut olgular olmadan zafer açıklamaları yapmak ne kadar doğru? Henüz bir uzlaşı yok, tek net olan durum ise hâlâ belirsizliğin hâkim olduğu. Ama belirsizlik içeren duruma dair şunu söyleyebilirim, evet, yeniden değerlendirme yapılsın ve bu hak gaspından derhal vazgeçilsin. Ancak Resmi Gazete’de yayımlandığını görene kadar bizim için bir rahatlama söz konusu değil. Velev ki paketten çıkarıldı, şayet yapılması gereken yasal düzenlemeler yapılmazsa, yine zafer kazanmış olmuyoruz. Yani AYM tarafından iptal edilen Medeni Yasa madde 187’de eşler arası eşitliğe uygun yeni bir düzenleme için hemen adım atılmadığı sürece basa dönmüş oluruz. Ayrıca sadece kadının soyadı değil, kadının evlenince ve boşanınca nüfus kütüğünün değişmesine itirazımız ve annenin çocuğuna kendi soyadını vermesi taleplerimiz de var, ama nedense bu başlıklar muhalefet tarafından dillendirilmiyor.

Bizler, yani senelerdir toplumsal cinsiyet eşitliği için mücadele edenler, yoğurdu üfleyerek yeriz. Somut unsurlar taşımayan haberlere güvenmeyiz. Senelerdir AKP’nin son dakika hamlelerine karşı teyakkuzdayız. Çünkü 22 senede pek çok hakkımız tırpanlandı. Çünkü gece yarısı kararnameleri ile kazanımlarımızdan edildik. Bu sebeple, vaktinden evvel yazılan, dillendirilen “Mücadelemiz kazandı” mesajları sadece mücadelemizi güçsüzleştirir. Kaldı ki bu zaten bir “kazanım” değil. Olsa olsa hakkımızı gasbedenlerin eylemlerinden vazgeçmesi olur ki henüz öyle bir gelişme de yok. Zaman, 30 senelik mücadelemizin bu evresini de dikkatle takip etme ve daha somutluğa ulaşmadan büyük kelamlar etmeme zamanı. Muğlaklıktan sıyrılana kadar, rehavete kapılmadan mücadeleye devam.

#SoyadıDayatmasınaHayır