Google Play Store
App Store

Geçtiğimiz sene de ölmedik çok şükür artık şükür edilecek bir kurum varsa tabii. Diyanet gibi yaşamak vardı şu hayatı ama kısmet olmadı.

Boğazkesen semtinde yıllardır Noel’e karşı bir duruş vardır. İstanbul’un duyarlı bir mahallesi olduğu için hoşgörünün de kendilerine verdiği yetkiye dayanarak yıllardır sokaklara “Müslüman Noel kutlamaz!” uyarısının pankartını asarlar. Pankarttaki Noel Baba ise böyle Türkiye’nin Rusya’ya satmaya çalıştığı ama sonra sınırda “Kardeş bunun üzeri ful böcek ilacı ama” denilerek ülkeye iade edilen domatesler gibi. Adeta yeşil dev Hulk’un alkolik kayınçosu gibi bir Noel Baba tasviri anlayacağınız. Oysa ki Noel Baba da bu memleketin çocuğu. Demre’de büyümüş, yetişmiş bir aziz. Adı da Nikola… Neyse ki hoşgörü semti Boğazkesen bunun pek farkında değil. Bu sene güzel şeyler de olmuş, her yıl kullanılan “Müslüman Noel kutlamaz” sloganı basılırken bir ayrıcalık yapılmış ve slogan “Müslüman Nobel Kutlamaz” şeklinde gelişmiş… Şimdi Aziz Sancar ve Orhan Pamuk düşünsün. Hoş, Şeytan Ayetleri kitabının yazarı Salman Rüşdi de düşünebilir ama büyük ihtimalle o daha çok hakkında çıkan ölüm fetvasını düşünüyordur. Seneye böyle kaliteli bir giriş yapmak istedim. Bu sabahki Filistin yürüyüşüne büyük ihtimalle katılamayacağım. Eskiden Erkbakan’ın her yılın ilk günü sabah 8.30’daki basın toplantısı aklıma geldi. Erbakan en azından tutarlıydı. Bizimkiler ise yürüyüşe gelince yürüyorlar ama gemilere gelince de gemiliyorlar. İsrail’e lafta kızıp, gerçekte de demirden betona her şeyini tedarik eden nadir ülkelerden biriyiz. Bari bazı ikiyüzlü Avrupa ülkeleri gibi açıkça açıklansa “Ya biz paramızdayız, Filistin falan filan pek de şey etmedin, dünyanın her yerinde fakirler ölüyor. Bakın siz de fakirsiniz, hayatta kaldığınıza şükredin” deseler de kafalar rahatlasa…

Şükür denince aklıma Erbaş geldi. Birçok bakanlıktan yüce bir bütçeyle ülkede bence pek bir işe yaramayan Diyanet gibi mükemmel bir kurumun başındaki başkan… Arabasını yenileyemedik Erbaşımızın. Audi’siz kaldı koskoca kurumun başı Erbaş… Yeni yılda umarım Noel Baba yeni bir RS8 Audi hediye eder başkanımıza. Çünkü o kadar bütçe zaten çarçur ediliyor, bir hızlı Audi’den mi eksik kalsın koskoca pek bir işe yaramayan Diyanet. Ölünce beni kim yıkarsa yıkasın zaten. Öldükten sonra, insan gibi yaşayamadıktan sonra, beni kim yıkarsa yıkasın. Diyanet kadar bütçem olsa, Boston Daynamiks’e ölü yıkama robotları siparişi verirdim. Böylelikle herkes ölse bile birileri ölüleri yıkayabilirdi. Zaten yaşamak da ölünce yıkanmaksa, yemişim böyle hayatı kimse kusura bakmasın.

Evet, gelelim açılım kaçılım diye diye Apo’yu meclise çağırıp Demirtaş’ı içeride tutan büyük ikiyüzbin yıllık devlet aklına. Gerçekten de yüzyıllık yanlışlık gibi bir şey. Çok da şey etmemek lazım. Ahme Takan’ın da dediği gibi “Bebek katiline bebek katili demek süreci baltalamaktır”... Adam büyük düşünür. Çok sevdiğim bir yazar. Özellikle 31 Aralık Hürriyet gazetesindeki yazısını açıp okuyun. Şiirler, şarkılar yazmış. 40 yıl öncesinin dizisi Kolombo’dan bahsediyor. Ahmetçiiim, Moda’da Kolombo Kebap var, oraya gel, adımı ver sana bir iskender getirsinler. Biraz et ye de günümüze dön aşkım benim. Sonra da süs manyağı Kemal Usta’nın retina yakan mekânında tavuklu vafıl ye, kan şekerin şöyle bir dobarlansın.

Evet, bir seneyi daha böylelikle başlatmış olduk. Önümüzdeki seneye umarım Hatay’daki depremzedelerin artık evleri olur, insanca bir hayat için ilk adımlarımızı atarız, vücudumuzdaki bünyemizdeki ve memleketimizdeki parazitlerden ağır ağır kurtulmak için demokratik iç dış parazit aşılarımızı oluruz ve 2025’de insan gibi, insana yakışan bir şekilde, adil, bilimi izlek olarak seçen bir hayat yaşarız. Bu arada bizimki yine faiz sebep enflasyon sonuç gibi şeyler söylemeye başladı, umarım bu sene ekonomiyi iyice cortlatmaz. Bilip bilmeden konuşuyor zaten dedem.