Google Play Store
App Store

Memleket, eskilerin deyimiyle 'seçim sath-ı mailine' girmiş bulunuyor. Böyle zamanlarda bazı köşe yazarları oylarının rengini açıklamayı pek severle

Memleket, eskilerin deyimiyle 'seçim sath-ı mailine' girmiş bulunuyor. Böyle zamanlarda bazı köşe yazarları oylarının rengini açıklamayı pek severler. Öyle ya, seçim zor şeydir. Okur önünü göremez. Doğruyu bilemez. Yönlendirmek, yol göstermek gerekir!

Şimdi işler çok daha karışık. Böyle olunca, seçmenin kafası hepten karışıyor. Hasankeyf in tepesindeki mağalarda doğmuş 42'lik delikanlı Ömer mesela... "Siyasetten ne bekleyelim ki" diyor. "Kendimi bildim bileli solcuyum. Geçen seçim belki bir şey yaparlar diye AKP'ye oy verdim. Onlar da özelleştirme diye diye memleketi satmaktan başka bir şey yapmadılar. Oy verdiğime pişman oldum. Hangi parti gelirse gelsin MGK'nın sözünden çıkamıyor."

Ömer hasta Fenerli. Hasankeyf in börtü böceğin bile tırmanamadığı duvarlarına ya da köprünün su ortasındaki ayaklarına tırmanıp Fener bayrağı asıyor. Ondan başka kimse tırmanamadığın-dan oralara, bayrak da aylarca asılı kalıyor, asker polis "yanlış anlaşılıyor" diye kızsa da. Bir tek Fener konusunda kafası karışık değil Ömer'in, "siyaset konusunda kafamız nasıl karışmasın ki" diyor. "Aşırı sağcı Yaşar Okuyan CHP'de. AKP'nin vitrini solun önemli isimleriyle doldu".

Kafalar böyle karışık, umutlar böyle cılız olunca; oyunun rengini açıklamaya daha bir zorunlu hisseder kendini köşe yazarı.

Geçen gün Şükran (Soner) Abla'dan duyduklarımı "umut" üzerine edilmiş önemli laflar arasına yazdım: "İnsan tarlayı eker, bakar, büyütür... Sonra bir sel gelir, herşeyi alır götürür. Ne yapacak? Bırakacak mı? Hayır, yaşam sürdükçe o tarla yeniden yeniden ekilecek". Kelimesi kelimesine değil ama, aşağı yukarı bunu söylüyor Şükran Abla, izlediğim belgeselde.

Öyle bir belgesel ki, konuşan tanıklar da gözleri dolup konuşamaz oluyor, izleyenler de. Emeği geçenlerin ellerine sağlık! "Unutturulan-lar" dizisinin birincisi. "Fatsa Gerçeği".

O zaman gencecik bir öğretim üyesi olarak, öğrencilerinin önerisiyle "Fatsa ŞenliğP'ne katılan Tuğrul Eryılmaz "Sosyalizme dair bir umut varsa içimde" diyor, "Hâlâ böyle niteliyorsam, bunda Fatsa'nın katkısı büyüktür". Yazgülü Al-doğan, Fatsa'dan dönerken hissettiklerini, o 70'lerin sonlarındaki Türkiye'de, çöl ortasında bir vahadan, "bir yeryüzü cennetinden döner gibiydik" diye anlatıyor. Ve ekliyor "Yaşatmazlar bunu, izin vermezler" diye düşünmüştük.

Fatsa... Demirel'ininsanların katledildiği Ço-rum'u soran gazetecilere "Çorum'u bırakın, Fatsa'ya bakın" diye işaret ettiği şirin Karadeniz kasabası... Oktay Ekşi'nin "Yok edilmezse örnek olur, Türkiye Fatsa olur" diye hedef gösterdiği yer. O örneği halkla birlikte yaratanların, bir "doğrudan demokrasi", "Atina demokrasisi" örneği diye tanımladıkları ilçe. Toplumsallaşa-bilmenin tek yolunun somut işler yapmak, 2-3 ayda temizlenemez denen çamuru 5 günde sokaklardan temizleyen dayanışma ağları kurabilmek olduğunu kanıtlayan yer...

Benim oyum o Fatsa'ya işte! Bugün de hayatın farklı alanlarında, bu arada Meclis'te de küçük küçük de olsa ortaya çıkan, çıkabilecek olan Fatsalar'a benim oyum.

"Fatsa Gerçeği"belgeselini hazırlayanlar, gala gösteriminde dağıttıkları metinde "12 Eylülcüler topluma giydirecekleri deli gömleğinin gerekçesi olarak hep 12 Eylül öncesi dönemi gösterdiler. 75-80 sürecini 'kardeş kanı akıtılan bir kargaşa ve anarşi dönemi' olarak toplumun belleğine kazımaya çalıştılar... faşist katliam ve cinayetler üstü örtülerek unutturulmaya çalışıldı. Ama asıl unutturulmak istenen 12 Eylül öncesi toplumda yeşeren ve hayal olmaktan gerçeğe dönmeye başlayan özgürlükçü, eşitlikçi, paylaşımcı, dayanışmacı bir yaşam biçimiydi. Toplumu teslim almanın başka bir yaşamın mümkün olabileceği umudunu yot etmekten geçtiğini bilen 12 Eylülcüler, bu umudun örneklerini de belleklerden silmeye çalıştılar" diyor.

Onca unutturulma çabalarına karşın, unutmak istemeyenlerdenseniz eğer, Fatsa Gerçeği belgeselini mutlaka edinip izleyin.* Eminim, o zaman, siz de "Oyum Fatsa'ya" diyeceksiniz!

* www.unutturulanlar.web.tr