Bir acayip bilmece
Birbirimizle karşılaştığımız zaman sorarız ya 'Nasılsın?' diye. Birçoğumuz 'iyiyiz' diye yanıtlarız bu soruyu iyimserlikle. Bu iyi olduğumuzdan ziyade iyi olacağımıza dair bir umuttur aslında. Son zamanlarda dikkat ettiniz mi bilmiyorum ama artık 'Nasılsın?' sorusunun yanıtı "Ülke gibi”.
Ülke derken güzelim Türkiye’den söz etmiyorum. Yahya Kemal’in İstanbul’undan, Yaşar Kemal’in Adanası’ndan, Tahir Elçi’nin Diyarbakır’ından. Ne yazık ki artık ülke denilince bunlar akla gelmiyor. Gaziantep’te karısını, çocuklarını öldürüp intihar eden bir baba, Gebze’de hayvan katliamı, durmak bilmeyen ve önü alınamayan kadına şiddet, hukuksuzluk, çocuk tacizleri, ekonomik darboğazla gündemde Türkiye.
Çok net sormak lazım. AKP iktidarının nimetlerinden faydalanan bir azınlık dışında mutlu olan var mı? Emekli, işçi, köylü, sanatçı, kamu çalışanı... Halinden memnun olan var mı?
Aslında bu soruyu belki de şöyle sormak lazım. Türkiye’deki bu “insan kalitesizliği”nden memnun olan var mı? Öyle bir çağda yaşıyoruz ki sadece x-y-z kuşağı değil, yaşı 60’ın üzerindekiler de bu gidişattan memnun değil.
∗∗∗
Her yaştan her kesimden insan bir algı operasyonuyla karşı karşıya. İnsanlar kim iyi kim kötü farkında değil. Televizyonlardaki gündüz kuşağı programları gibi her gördüğünü -okuduğunu değil- kabul etmek eğiliminde sanki. Ben uzun yıllardır MÜYORBİR (Müzik Yorumcuları Meslek Birliği) Yönetim Kurulu Başkanı’yım.
Meslek birlikleri farklı hak ediş gruplarının telif haklarını takip ediyor. Mesela MESAM ve MSG eser sahiplerinin -söz yazarı, besteci- haklarını takip ederken, bizler yorumcu haklarını takip ediyoruz.
Zaman zaman tüm meslek birlikleri kullanıcıların (radyo-tv-umumi mahaller vb) tek bir kurumsal yapıyla muhatap olması için Ortak Lisanslama Birimi'ni kurduk, zaman zaman biz MÜYAP’la -Bağlantılı Haklar- olarak da bunu sürdürdük. Ama gelir gider tablomuza baktık ve bunun bize, daha doğrusu 3.000 üyemize bir faydasının olmadığını gördük. O zaman da bunu sonlandırdık. Ne var bunda?
Ayrıca kararımızın doğru olduğunu yaptığımız son dağıtımlar ve kasa raporumuz da doğruluyor. Son 6 ayda lisanslama gelirlerimiz beş kat arttı. Her dağıtımda da bir önceki dağıtımdan fazla dağıtım yapmak tek hedefimiz.
∗∗∗
Buna rağmen kişisel hırsları yüzünden MÜYORBİR’in bu başarısını kabullenemeyen bazı insanlar bu sefer de trol hesaplarla meslek birliğimizi yıpratmaya çalışıyorlar.
Gerçekten de merak ediyorum. Bir meslek birliği başkanı ya da yönetim kurulu üyesi olmanın avantajı ne?
Ne ben ne de yönetim kurulu üyesi arkadaşlarımız katıldığımız yönetim kurulu toplantıları dışında -huzur hakkı- herhangi bir ücret almıyoruz. O da ayda dört kereden fazla olmamak koşuluyla. Yani bizler ayda asgari ücret kadar bir meblağ alıyoruz toplantılardan.
Kendimize herhangi bir menfaat de sağlamaya çalışmıyoruz kullanıcılardan.
Buna rağmen bir sürü yalan dolan. Gerçekten de anlamak mümkün değil.
İnsan kalitesi demiştik değil mi? Geçelim bunları…