Google Play Store
App Store

Geriye ne mi kaldı? Şarkılar ve yaşanmamış yıllar. Ama bazı insanlar ölümsüzdür. Döndürüp durduğumuz birkaç şarkıyla bile ölümsüz olmayı başarmış bir isim Yavuz Çetin. Ölümünün üzerinden tam 24 yıl geçmiş. Keşke daha çok yaşayıp daha çok üretseydi.

Bir albüm, sonsuz yankı: Yavuz Çetin

Işıl Çalışkan - Gazeteci

Yaşamak istemem artık aranızda” dedi. Dedi ve sustu. Geride bir gitar, birkaç şarkı ve tamiri mümkün olmayan bir boşluk bıraktı. 31 yaşındaydı. Boğaziçi Köprüsü’nden sonsuzluğa karıştı. Bu ülkenin gelmiş geçmiş en iyi gitaristlerinden biriydi Yavuz Çetin. Ama iyi müzisyen olmak yetmez bazen. Bu topraklarda hele hiç yetmez. İçini yiyen ne varsa susturamazsın; elin ne kadar hızlı, kulağın, sesin ne kadar iyi olursa olsun.

Yıl 1970. Samsun’da doğdu Yavuz Çetin. Bağlamayla başladı müziğe, sonrasında gitarla tanıştı. 15 yaşında gitarla, 17’sinden sonra elektrogitarla buluştu. Liselerarası müzik yarışmasında sahneye çıktığında kararını çoktan vermişti: Müziğe adayacaktı hayatını. Arkadaşlarıyla kurduğu 102. Sayfa grubu bu hikâyenin ilk satırlarından biriydi.

Hey dergisinin yarışmasında sesini duyurdu. Grubuyla kaydettiği “I Will Cry”, o dönem henüz yolun başındaki bir başka isim, arkadaşı Ercan Saatçi’nin bestesiydi. Şarkı, seçilen ilk 10 arasına girdi. Yarışmadan kazandığı gitarla aylarca çaldı, söyledi, notalarla kayboldu.

BLUE BLUES BAND ZAMANLARI

1988’de Labirent Topluluğu ile Yıldız Üniversitesi’nde düzenlenen yarışmada sahneye çıktığında, yeteneği usta müzisyenlerin de dikkatini çekti. Bu isimlerden biri de Batu Mutlugil’di. Bu keşif yeni bir kapıyı da araladı. Efsane grup Blue Blues Band kuruldu. Yavuz Çetin, Batu Mutlugil, Kerim Çaplı ve Zafer Şanlı… O dönem sahici müzik dinlemeyi bilen herkes adını duymuştur bu grubun. Sahneye çıktıklarında gözler oraya kilitlenirdi. Çalarken anlatır, müzikle konuşurlardı. Nejat İşler’den Aylin Aslım’a, dönemin müzik meraklıları bu performanslara hayranlıkla tanıklık etti.

Kariyeri hızla ilerliyordu. Bar sahnelerinden MFÖ’nün konserlerine, Blue Blues Band’den solo çalışmalara… Ama işte, içinde tarifsiz bir boşluk vardı Yavuz Çetin’in... Küçük yaşta annesini kaybetti. Babasıyla arası hep soğuk ve mesafeliydi. Didem Berkes’le evlendi, oğlu Yavuzcan doğdu. İyi bir baba olmanın hayalini kurdu hep, bu uğurda ne gerekiyorsa da yaptı.

SATILIK ALBÜMÜ MERHEM OLDU MU?

İçindeki o boşluğu dolduracak şey Satılık albümünde vardı belki de. Onca emekle hazırladığı ilk albümü Satılık, özgün sound’u ve Erkan Oğur’un perdesiz gitarıyla Türk müzik tarihinde iz bırakacaktı… "Benimle Uçmak İster misin?", “Her şey Biter", "Yaşamak İstemem"... Sözleri, müziği, her şeyiyle tam bir Yavuz Çetin albümüydü. İç dünyasını tüm çıplaklığıyla ortaya serdi. Ne var ki ne dinleyici ne sektör o albümün kıymetini o günlerde yeterince anlayamadı. Emeklerinin karşılığını alamadığını düşündü.

Çöküş hızlı oldu. Her şey birikti, birikti, birikti. Hastaneye yattı. Bipolar bozukluk teşhisi kondu. Yine de umut vardı bir köşede. Kaydını tamamladığı ikinci albümüne inanıyordu. Fakat tüm umutlar bir telefonla yıkıldı. Bu yeni albüm ertelendi. İçindeki fırtına bir kez daha hareketlendi. Hastaneden çıktı, tedavi yarıda kaldı.

Tarih 15 Ağustos 2001’i gösterdiğinde telefonlar çaldı, cevap gelmedi, acı haber geldi. Boğaziçi Köprüsü’nde sona ermişti hikâye.

Geriye ne mi kaldı? Şarkılar ve yaşanmamış yıllar. Ama bazı insanlar ölümsüzdür. Döndürüp durduğumuz birkaç şarkıyla bile ölümsüz olmayı başarmış bir isim Yavuz Çetin. Ölümünün üzerinden tam 24 yıl geçmiş. Keşke daha çok yaşayıp daha çok üretseydi.