Google Play Store
App Store
Bir konferanstan fazlası
Fotoğraf: BirGün

SOL Parti’nin 3’üncü olağan konferansı 4-5 Ekim’de Ankara’da gerçekleşti. ÖDP’yi de içine aldığımızda bugüne kadar sanırım 15’in üzerinde konferansa katıldım. İçlerinde tarihi önemde olan ve oldukça gergin geçeler de oldu. Geçen hafta sonu yapılan SOL Parti konferansı birçok anlamıyla diğerlerinden oldukça farklıydı. Liste savaşı, kavga vs olmadığını söylemeye bile gerek yok. SOL Parti çok uzun süre önce bu sorunları aşmıştı. Orada yaşanan başka bir farklılıktı.

Her şeyden önce memleketin içine girdiği kritik sürecin farkında olan bir topluluk salonu doldurdu. Tartışmalar verimli, ilgi yüksekti. Konu başlıkları da sadece partiyi değil, memleketin temel meselelerini dert edinen, onun üzerine kafa yorulan bir yaklaşım egemendi. Bu yüzden Memleket Buluşması, memleketin dertleri üzerine oldu. Katılımcıların, kürsü kullananların yaş skalasına bakınca da çok ilginç bir manzara ortaya çıktı. Mahir’in yanı başındaki mücadele arkadaşıyla adı Mahir olan 16-17 yaşındaki gençler aynı salonda, aynı kürsüde ülkenin derdine çare aradı.

İkinci gün salondan alana çıkıldığında ise devrimci fikrin devrimci eylem ve irade ile birleştiğinde ortaya çıkardığı enerjiyi görme fırsatımız oldu. Kadınlar ve gençler forumlarda bir araya geldi. Geniş bir izleyici kitlesi otosansürün olamadığı koşullarda ne kadar zengin bir tartışmanın olabileceğine tanıklık etti.

Konferans sonuç metninde de göreceğiniz gibi birçok konu tartışıldı ve çokça karar alındı. Katılanların yüzünde bunun memnuniyetini görmek mümkündü. Ama ortaya çıkan enerjinin gerçek nedeni bu değil de sanırım konferansın fikri ve ruhu oldu. Nasıl bir ülke ve hayat istediğine dair en iyi cevap içinde yer aldığın örgütte saklı. Kafanda idealize ettiğin dünya ile içinde yer aldığın örgütün benzerliği o yapının içindeki huzuru ve mutluluğu belirliyor.

SOL Parti nasıl bir dünya ve Türkiye sorusuna yaptığı konferansla iyi bir yanıt verdi. İşin can alıcı yanı da burası oldu.