Sosyalist Güç Birliği Türkiye’de eşitlik, özgürlük, laiklik, kamuculuk, sosyal devlet, parasız eğitim ve sağlık ve tam bağımsızlık isteyenleri, NATO’ya hayır diyenleri bu seçimde seçeneksiz bırakmadığı için değerlidir.

Bir oy Erdoğan’dan kurtulmak için, bir oy da sermaye düzeninden kurtulmak için!
Fotoğraf: BirGün

Candan Badem

Yine “kritik” bir seçime yaklaşıyoruz. 35 yıldır oy kullanıyorum, “kritik” olmayan bir seçim görmedim. Bundan önceki seçimlerde CHP’liler ve Ecevitçiler gönlü sosyalizmde olan seçmenlerin oylarını alabilmek için bizi baraj öcüsüyle ve o sırada en güçlü olan sağ partiyle korkuturlardı. Her seçimde bu “oyunuz boşa gider” oyununu oynadılar, gönlü sosyalizmde olan insanların çoğu da ne yazık ki bu oyuna kandı.

Böylece onların ömrü CHP’ye veya Ecevit’e oy vermekle geçti, onlar oy verdikçe CHP ve Ecevit daha da sağa kaydı, çünkü sosyalistlerin oylarını çantada keklik saydılar ve sürekli sağa açıldılar. Sonuçta sağcılık güçlendi ve hatta norm oldu.

Çevremde benden yaşlı bazı sosyalistlere bakıyorum, ömürleri bu iki sermaye partisine oy vermekle geçmiş ama sorsan solcuyum, sosyalistim veya devrimciyim diyorlar. Onların oyları CHP’yi sola çekmedi, AKP’nin yükselişini de önlemedi ama onlara göre biz hayalciyiz. Peki, biz kim miyiz? Biz, ne CHP ve Ecevit’e, ne de AKP’ye hiçbir zaman kanmamış olan sosyalistleriz. AKP’nin 21 yıllık iktidarında hiçbir zaman AKP ile işbirliği yapmamış, din taciri tarikatları sivil toplum örgütü olarak görmemiş, yüksek yargıyı ele geçirmek isteyen gericiliğin 2010 Anayasa Referandumunda boykot veya “yetmez ama evet” diyerek dinci faşizme hizmet etmemiş olanlarız. Biz gözünü siyasete AKP devrinde açmış, KPSS sınavında yüksek puan alsa bile mülakatlarda elenmiş, geleceğe yönelik umutları çalınmış gençlikten yana umutlu olanlarız.

Bu seçimde baraj %7’ye düştüğü için ve tek tek partilerin değil ittifakın toplam oyunun barajı geçmesi yeterli olacağı için baraj öcüsü eskisi kadar etkili olmamalıdır. Sosyalistler bunun için çabalamalıdır. Bu seçimde, Sadullah Ergin gibi eski AKP’lileri aday gösteren CHP ile Cengiz Çandar, Hasan Cemal gibi AKP rejimine hizmet etmiş yetmez ama evetçi liberalleri aday gösteren HDP/YSP arasında tercih yapmak zorunda değiliz! Mecliste NATO’nun genişlemesi oylamasında, “Finlandiya’nın kendince haklı sebepleri var” diyerek oylamaya katılmayanları sineye çekmek zorunda değiliz. Şeyh Said, Said Nursi gibi gericileri, “Kürt halkının değerleri” gibi göstermeye çalışanlara oy vermek zorunda değiliz. Emperyalizmle, sermayeyle ve dinci gericilikle uzlaşmalarını gizlemek için sosyalistleri Kemalist olmakla suçlayanları ciddiye alacak değiliz. Kemalizmin sınıfsal karakteri hakkında teorik olarak bir yanılsamamız yok bizim, ama biz bilimsel teoriyi güncel siyasette kullanma biçiminin siyaset sanatı olduğunu da biliriz. Her türlü milliyetçiliğe, ırkçılığa, faşizme ve yabancı düşmanlığına karşıyız ancak denetimsiz göçe de karşıyız. Suriye’de cihatçı çetelere verilen destek derhal kesilmeli ve ülkemizdeki Suriyelilerin ülkelerine dönüşleri sağlanmalıdır. Türkiye, zulme uğrayan insanlara kapısını açmalıdır ancak ABD emperyalizminin desteklediği cihatçı teröristlerin sığınma merkezi olamaz!

Sosyalist Güç Birliği Türkiye’de eşitlik, özgürlük, laiklik, kamuculuk, sosyal devlet, parasız eğitim ve sağlık ve tam bağımsızlık isteyenleri, NATO’ya hayır diyenleri bu seçimde seçeneksiz bırakmadığı için değerlidir. Net ve ikirciksiz olarak bütün özelleştirmeleri iptal edip, hepsini yeniden kamulaştıracağımızı söylüyoruz! Özelleştirmede yandaş çetelere peşkeş çekilen KİT’leri beş kuruş ödemeden geri alacağımızı ve bu çeteleri de ihaleye fesat karıştırmaktan, vergi kaçırmaktan, rüşvet vermekten ve kamuyu bilerek zarara uğratmaktan yargılayacağımızı söylüyoruz! Sayısı beşten fazla olan “beşli çetelerin” milletten çaldığı bütün para ve mülkü hazineye geri kazandıracağız, aldıkları bütün ihaleleri iptal edeceğiz, hazinenin verdiği bütün fahiş garantileri iptal edeceğiz, devlet bankalarından aldıkları batık kredileri kat kat faiziyle geri alacağız! Düzen partileri ve Millet İttifakı içinde sadece Kılıçdaroğlu beşli çete ile uğraşacağını söylüyor ancak biz Kılıçdaroğlu’nun bunu yapamayacağını çünkü bizzat partisi ve ittifakı içindeki patronların ve eski AKP’lilerin buna engel olacağını biliyoruz! Kılıçdaroğlu’nun CB yardımcısı yapacağı kişilerin hiçbirinin AKP’den hesap sorma niyetinin olmadığını biliyoruz! Yalnızca Tayyip Erdoğan’dan kurtulmak yetmez, AKP düzeninden, sermaye düzeninden de kurtulmak istiyoruz. Millet İttifakının ufku parlamenter sisteme geri dönmek ve AKP tahribatını kısmen onarmakla sınırlıdır. Oysa biz eski parlamenter sistemden de memnun değildik çünkü o sistemde de özelleştirmeler, gericiliğe hizmetler, NATO’culuk vardı. O sistemde de liyakat yoktu. AKP toplumu öylesine geri götürdü ki neredeyse saltanata ve hilafete karşı yeniden cumhuriyeti kurmak durumundayız. Evet, cumhuriyeti yeniden kurmalıyız ancak emekten yana olan, anayasada yazan sosyal devleti boş bir söz olmaktan çıkaran gerçek bir sosyal devlet olarak kurmalıyız. Sosyal devlet aslında sosyal demokrasinin hedefidir, biz daha fazlasını isteriz ancak sosyal demokrasi çoktan liberalizme teslim olmuş olduğu için onu ancak biz sosyalistler kurabiliriz.

Eğitim ve sağlık hizmetleri tümüyle devlet eliyle verilmeli ve özel okullar, üniversiteler ve özel hastaneler kamulaştırılmalıdır. Laikliğe karşı bir tehdit haline gelen, tarikatlar yuvası haline gelmiş olan Diyanet’in bütçesi, protokoldeki yeri ve şişirilmiş kadroları hızla düşürülmelidir! Zorunlu din dersleri kaldırılmalıdır! Alevilere yönelik ayrımcılığa son verilmelidir. Yargıda, poliste ve ordudaki AKP-MHP-tarikat-cemaatler kadrolaşması dağıtılmalı, bakanlıklardaki tarikat örgütleri temizlenmelidir! Bu satırların yazarının da dahil olduğu KHK mağdurları derhal göreve iade edilmeli, aynı zamanda halen daha devlette makamları işgal eden Fethullahçılar görevden alınmalıdır. AKP devrinde üniversitelere çöreklenmiş olan vasıfsız kapı kulları ve soruları çalarak akademisyen olanların tamamı görevden alınmalıdır! AKP devrinde alınmış olan bütün akademik unvanlar gözden geçirilmeli, bunun için hızla komisyonlar kurulup üniversitelerdeki vasıfsızlar temizlenmeli ve yurtdışına gitmiş olan en parlak beyinler geri çağrılmalıdır. 

Biz sosyalistler Türkiye’de Kürtlerin, Alevilerin, Ermenilerin, başka etnik ve dinsel kimliklerin, ateistlerin, deistlerin, gayrimüslimlerin, eşcinsellerin ve bütün ezilenlerin demokratik haklarını ve taleplerini savunuyoruz, kadınların özgürleşmesini, kadın emeğinin eşitliğini savunuyoruz. Irkçı faşizmin HDP’ye saldırılarına karşı onunla dayanışma içindeyiz, ancak HDP yörüngesinde kimlik siyasetine hapsolup ülkenin büyük çoğunluğuna yabancılaşmayı da kabul etmiyoruz. HDP yörüngesinde kalarak sosyalist siyaset yapmak mümkün değildir. HDP içinde birtakım sosyalistlerin bulunması HDP’yi sosyalist yapmaz, zaten HDP’nin de öyle bir iddiası yok. HDP’ye verilecek oylar, HDP’lilerin sosyalistleri küçümsemeye ve kullanışlı bir yedek güç olarak görmeye devam etmelerine hizmet edecektir. HDP artık kendi gücüyle %7 barajını geçecek güçtedir, şimdi sıra bütün emekçilerin sesi olan sosyalistlerin öz gücünü kanıtlaması sırasıdır.