Biraz cesaret…
Türkiye Cumhuriyeti geçen yüzyılda parmakla gösterilecek kadar ihtişamlı bir süreç yaşadı…
20. Yüzyılın başında 1. Dünya Savaşı’ndan yenik çıkan, toprakları ve kaynakları emperyalistler tarafından paylaşılan “Osmanlı İmparatorluğu’nun” son padişahı Vahdettin, İngilizlerle iş birliği yaparak imparatorluğu bırakıp kaçması sonrası, işgal edilen Anadolu bağrından çok görkemli bir ülke çıkardı…
Düşmanın yaşadığımız toprakları işgali, ulusal isyanı başlattı, şehit ve gazilerin kanıyla Kurtuluş Savaşı zaferle bitti…
Türkiye Cumhuriyeti, özgürlük adına halkla, akılla, kararlılıkla ve cesaretle kuruldu…
Bu bilinç, dünyadaki mazlum devletlere esaretten kurtulmada örnek oldu…
Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları modern bir Cumhuriyet oluşturdular.
Okuma yazma oranı nüfusunun sadece %7’si olan bir toplumdan uygar bir millet yarattılar…
Ekonomisi güçlü, bilime dayalı eğitim sistemiyle yurttaşları aydın bir devlet kurdular...
∗∗∗
“Millet hayatı tehlikeye girmedikçe, çıkarılan savaş savaş değil, cinayettir, öyleyse esas olan barıştır… “Anlayışında olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün işaret ettiği “yurtta barış, dünyada barış” politikası, temel ülkümüz oldu…
∗∗∗
Lozan Antlaşması sonrası 15 yılda kurulan laik demokratik sosyal hukuk devleti, dünyada, itibarlı ve saygın bir devlet olarak yerini aldı. Montrö Anlaşması’yla bölge barışının teminatı oldu… Türkiye, 60 milyon insanın öldüğü, atom bombalarıyla şiddetin katliama dönüştüğü 2. Dünya savaşına katılmayarak, barıştan yana olan tavrını daha da pekiştirdi… Hem ana ve babalarımızın yaşaması, özgür insanlar olarak neslimizin devamını hem de ülkemizin bekasını kalıcı kıldı...
Son 22 yılda, Türkiye Cumhuriyeti’ni yok etmek isteyen bir politika uygulanıyor…
Cumhuriyetin temel ilkeleri, Taliban anlayışıyla yok edilmeye çalışılıyor... AKP ve düşüncelerine destek verdiği HÜDAPAR Genel Başkanı, Anayasanın “değiştirilemez olarak kabul edilen ilk 4 maddesini” değiştirmeyi istiyor…
Yani, Türkiye Cumhuriyeti’nin” laik demokratik sosyal hukuk devletini, Türkçe olan resmi dilini, ay yıldızlı al bayrağını ve başkent Ankara’nın değiştirilmesini istiyor… Bu talep “Ahmaklıktan öte yaşadığı ülkeye ihanettir.” Ya AKP? Farklı değil… “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın danışmanı, SADAT’ın kurucusu, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin İslami kuvvetlere dönüşmesini sağlayan emekli General Adnan Tanrıverdi… Bu ülkenin parasıyla, başkenti İstanbul, resmî dili Arapça olan İslami ASTRİKA Devleti’nin anayasası” için uluslararası toplantılar düzenlemedi mi?
Recep Tayyip Erdoğan’ın bu toplantılardan haberi yok muydu? Bir yandan, Taliban anlayışıyla ülkeyi yönetmeye çalışan, yani kadının, çocukların, ahlakı değerlerin, çağdaş yaşamın kurallarını yok eden bir cehalet, diğer taraftan Cumhuriyetin tüm kaynaklarını emperyalist yandaşlara peşkeş çeken bir ihanet…
∗∗∗
İktidar ise, “Cumhuriyeti yıkma” faaliyetlerini desteklemeye devam ediyor…
Mesela, İngiltere’nin Ruanda’ya gönderdiği sığınmacı, suçlu vb. kişileri Türkiye’nin, Ruanda’yla yaptığı turizm anlaşması uyarınca ülkemize getirilmesine müsaade ediyor…
Bu işlemlerin gerçek nedeni ne?
Son örnek; Irak’la yapılan vize anlaşması…
15 yaşından küçük, 50 yaşından büyük Iraklılara vize uygulaması kaldırıldı… Niye?
Türkiye’de sığınmacı sayısı 12 milyonu geçmiş olmasına karşın bu anlaşma niye?
Erdoğan, “Eğer bu topraklardan ezanı, minareyi, camiyi, Kuran’ı çeker alırsanız geriye bir şey kalmaz. Millette memlekette kalmaz.” Diyor…
Ne acıdır ki, zavallı küçük kız Narin’in vahşice öldürüldüğü yerde bunların hepsi vardı. Muhtar HÜDAPAR’lıydı…
Hatta naaşı dere kenarına saklayan itirafçı işi bittikten sonra bir de namaz kılmıştı!
Peki ne oldu şimdi?
Emperyalizme karşı kan dökülerek kurulan bu ülkede ne bayrak iner ne ezan susar!
Bizim tek özelliğimiz, laik demokratik sosyal hukuk devletinde bağımsız yaşamaktır.
Hırsızları, doğayı talan edenleri, ülkeyi soyanları ve insan emeğini sömürenleri yakalamak ve onlardan hesap sormaktır…
∗∗∗
AKP iktidarının bizi nasıl bir ülke haline getirdiğinin somut bir örneği;
Eski Genel Kurmay Başkanı, Milli Savunma Bakanı ve şimdiki Milletvekili Hulusi Akar’ın “eğitimin amacının Allah korkusu ve kuldan utanma olduğunu” söyledi… Bu sözlerle, “Eğitimin kısaca, bilgi, beceri edinme, doğa ve yaşadığı çevreyi tanıma, muhakeme yeteneğini geliştirme, insan sevgi ve saygısı ile etik ve ahlaki değerleri kazandırma olduğunu yok sayıyor… Ne yazık ki bu zat, ülkenin en önemli görevlerinde bulunmuştu… Aslında, hakkında birçok iddia olan Akar’ın “15 Temmuz hain FETÖ kalkışmasının neresinde olduğu da bilinmiyor... Örneğin akla gelen şu soruların yanıtı verilmedi!
• Akıncı Üssünde yakalanan Adil Öksüz nasıl ve niye serbest bırakıldı?
Akar, FETÖ’nün TSK imamı olan Adil Öksüz’le olan ilişkisi iddialarını halen açıklamadı…
• Akar, Adil Öksüz’ün sınırı geçmesiyle eş zamanlı olarak, General Mehmet Dişli nezaretinde Çankaya Köşkünde Başbakan Binali Yıldırım’a teslim edildi…
Bu takasın altında yatan gerçek neden ne?
• Helikopterdeki tüm personelin FETÖ’cü olduğu gerekçesiyle ceza aldığı bilinmesine rağmen, bu değiş tokuşun gelişiminden neden hiç söz etmedi…
∗∗∗
Uzatmayalım…
Ülkeyi bataklığa sürükleyen bu iktidardan "hemen seçimle" kurtulmalıyız!
Umut var… Haydi CHP biraz cesaret…