Teknoloji firmaları yeni ürünlerini tanıtmaya başlayarak sezonu tam gaz başlattı. Başlattı başlatmasına ama bu coğrafyada yaşayan neredeyse herkes, maalesef düşürüldüğü ekonomik sıkıntının etkilerini ağır şekilde hissettiği çok kötü bir dönemden geçirmekte.

Apple geçen hafta yaptığı lansmanda en önemli ürünlerinden üçünü tanıttı. iPhone 14 serisi, Apple Watch 8 ve AirPods Pro. Herkesin her zaman en çok ilgisini çeken, en çok okunan, en çok izlenen videoları çekmesini sağlayan Apple ürünleri, bu yıl belki en ulaşılmaz fiyatlarla karşımızda olacak. Uzun süredir söylediğim gibi bizim kaliteli teknoloji ulaşmamızı zorlaştıran iki faktör var. TL’nin değer kaybı ve yüksek vergiler. Örnek vermek gerekirse; en yüksek kapasiteli iPhone 14 Pro Max modelini Türkiye’de satın almak için ödeyeceğiniz rakam “şimdilik” 57,000 TL! Bunun 22,000 TL’si vergi olarak ödeniyor. 1 Dolar, ben yazımı yazdığım sırada 18,28 TL’den işlem görüyordu. Yani 18 kat daha fazla vermek zorunda kalıyoruz. Bunun üzerine binen vergileri eklediğinizde ulaşılması çok güç bir rakama ulaşılmakta. Dünyanın pek çok ülkesinde çok daha makul rakamlara kaliteli teknoloji ulaşılabilirken biz gittikçe kopmaktayız. Bu sadece Apple’ın Türkiye operasyonları ile ilgili değil. Samsung’da, Huawei’de, Xiaomi’de Oppo’da, Sony’de, Canon’da, LG’de aynı durumda. 2 yıl önce bir yazı yazmıştım. Markaların Türkiye ofisleri bulundukları ülkelerdeki pazar paylarıyla doğru orantılı büyüyor ya da küçülüyor. Pazar payları küçüldükçe Türkiye operasyonları da sekteye uğruyor ve küçülüyor. Ana merkezlerine bağlı iken, civar ülkelere bağlanarak küçük operasyonlara dönüşüyor. Bunun bizimle ne ilgisi var derseniz çok ilgisi var. Marka pazarda ne kadar çok güçlü olursa o kadar rekabetçi fiyat politikaları uygulayabiliyor. Bulunduğu ülkeye çok daha fazla yatırım yapabilir hale geliyor. Türkiye’de ki çok büyük organizasyonlara ana sponsor olabiliyor, çok kapsamlı sosyal sorumluluk projelerinde ana destekçi olabiliyor. Yani Türkiye ekonomisine katkıları çok daha büyük oluyor. Daha çok insan çalıştırıyor, daha çok reklam yapıyor. Okullara, STK’lere bağışlar yapabiliyor. Yıllardır bu sektörün içindeyim, daralmanın bu boyutlara geldiğini daha önce hiç görmemiştim. Dünya çapında yaptığı bir yarışmayı bile Türkiye’de bütçesizlikten yapamayan markalar var. Belki o yarışmalarda gençlerimiz kendilerini dünya standartlarında iş kaliteleriyle global ortamlarda gösterebilecek iken görünmez durumuna düşüyor.

Anlayacağınız bir telefon, bir tablet değil mevzu! Çok daha fazlasını kaybetmekteyiz. Bu zihniyet devam ettiği sürece de kaybetmeye daha da dibe inmeye devam edeceğiz.

Bu vergiler, değersiz TL’nin görünmeyen çok fazla boyutu var. Teknoloji yüksek oranda ithal ettiğimiz bir alan. Tıp, sanayi, havacılık, gıda her alanda yüksek teknoloji temini daha da güçleşmiş hale geliyor. Bu da kısa orta vadede bize çok ağır dönecek bir ekonomik sorun olacak.

Son bölümde kendi ilgi alanım ile ilgili bir konuyu dile getirmeye çalışayım. Klasik, dijital yayıncılık için her alanda yüksek teknolojiye ihtiyacımız var. Daha düşük ışıkta görüntü alabilen, daha yüksek çözünürlük kalitesine telefonlar, kameralar ve bunları işleyecek bilgisayarlara o kadar çok insanın ihtiyacı var ki! Video/Fotoğraf prodüksiyonunda Apple ürünlerinin kalitesi tartışılmaz. Bu ekosistemin ürünleri bu işlerle meşgul olan herkesin hayali. Sebebi “lovemark” olmasıyla alakalı değil. Gerçekten üstün performans sağlamasıyla alakalı. Bakın burada ilk kez söyleyeceğim. Apple neden diğer teknoloji üreticilerinden farklı bir noktada? Nedeni yıllar yıllar önce Apple’ın fotoğraf, video ve müzik işleri yapan profesyonelleri potansiyel müşteri hedefine almasıydı. Alanının profesyonelleriyle geliştirilen ürünler, pek çok profesyoneli tatmin etti. Amaç çok belli, daha az eforla daha kaliteli işler yapabilmek. Diğer markalar kötü anlamında söylemiyorum ancak onların hedefi bu kadar odaklı değildi. Bakalım bu yıl iş kalitelerimizi ileri götürebilecek miyiz? Pek çok profesyonel kara kara düşünmeye başladı bile. Elindeki mevcut sistemlerle ne kadar daha idare edebilecek herkes onun hesabını yapıyor. Küçük güncellemelerle ne kadar çözüm bulabileceğini hesaplıyor. Üstelik bu işlerle uğraşanların sayısı son yıllarda o kadar çok arttı ki ciddi bir kalabalıktan bahsediyorum.

Son kullanıcılarda bir dönem ulaşılabilir olan bu ürünleri kullanmayı çok sevdi. Herkes kendi çapında fotoğraf, video işlemeye, ev ortamında iPad Pro ile bile müzik yapmaya başladı. Apple hiç bir şekilde bizim suçumuz olmayan bir konuda, kendi suçu da olmasa bile hepimizi üzdü. Umarız bir an önce ekonomimiz düzelmeye başlar ve biz de en iyi teknolojiyi her alanda rahatlıkla kullanabiliriz. Kim bilir “BirGün Belki Hayatta.”