Google Play Store
App Store

2025 1 Mayıs’ı birleşik halk muhalefetinin, emek hareketinin ülkenin tüm meydanlarında gücünü gösterdiği, kitlesel, meşru ve barışçıl protestoların yapıldığı, demokratik siyaset ve sosyal adalet talebinin güçlendiği bir gün olmalı. 1 Mayıs şimdiden kutlu olsun!

Birleşik ve yaygın bir halk muhalefeti yolunda: Her yer 1 Mayıs!
Fotoğraf: BirGün

Türkiye 1 Mayıs 2025’e tarihinin en karanlık ve hukuksuz dönemlerinden birinde giriyor. Despotik rejim sandığı fiilen ortadan kaldırmaya dönük bir darbeye kalkıştı. Ancak karşısına birleşik halk hareketi dikildi. 19 Mart sonrasında büyük bir toplumsal uyanış, birleşik ve yaygın bir toplumsal muhalefet hareketi yaşanıyor. Demokratik siyaset ve sosyal adalet için bu muhalefetin büyümesi hayati önem taşıyor.

Siyasi iktidar yükselen bu halk muhalefetini ezmek, parçalamak ve şeytanlaştırmak için elinden geleni yapıyor. Bir yandan envaiçeşit hukuksuz operasyonlar sürerken öte yandan fırsat bulduğunda şiddet kullanarak halk muhalefetini yıldırmak istiyor. Ancak Türkiye şimdiye kadar görülmedik türden bir toplumsal öfke patlaması yaşıyor. Yozgatlı köylünün dediği gibi ülkeyi ne “turpınan şalgamınan” yönetmek mümkün ne de TOMA ile cop ile!  Demokrasi, hukuk ve adalet talebi, ekmek ve insanca yaşam talebiyle iç içe giriyor.

Memleketin bu en hukuksuz zamanlarında demokrasi ve hukuk mücadelesi ile sosyal adalet mücadelesinin birleşmesi çok önemli. İşte 1 Mayıs bu açından kritik bir anlam taşıyor. İşçilerin, emekçilerin hak arama ve dayanışma günü olan 1 Mayıs halk muhalefetini birleştiren, büyüten ve umut veren bir gün olmalı!  1 Mayıs 2025 yükselen halk muhalefetinin ülke çapında yeni bir moral kazandığı ekmek ve adalet mücadelesinin güçlendiği bir gün olmalı.

TAKSİM TARTIŞMALARININ BELLEĞİ

Bilindiği gibi Türkiye’de 1 Mayıs yaklaştığında tartışmaların odak noktasını Taksim Meydanı oluşturur. Bu uzun yıllardır böyledir.  Bu yıl da “Taksim tartışması” devam ediyor.

Keyfi Taksim yasağı ile hesaplaşmak son derece anlamlı. Türkiye’de işçi sınıfı, sendikalar, toplumsal muhalefet 1950’lerden bu yana siyasi iktidarların Taksim yasağı ile mücadele ediyor.

Demokrat Parti döneminden başlayarak Taksim’de miting yasağı sık sık gündeme geldi. DP 1950’lerde Taksim’de işçi mitingini yasakladı.  27 Mayıs’ın ardından İstanbul’un hem valisi hem de belediye başkanı olan Refik Tulga da Taksim’de işçi mitingini yasakladı.  Bu yasak yüzünden 31 Aralık 1961’deki büyük işçi mitingi Saraçhane’de yapıldı. Valiye kalsa işçilere Levent veya Çamlıca’daki ıssız yerlerde miting yaptıracaktı.

Bugün unutuldu veya kıymeti bilinmiyor ama Taksim yasağını DİSK ve 1970’lerin toplumsal muhalefet hareketi aştı. DİSK 1976’da 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlama iradesi gösterdi. Bu Türkiye emek ve toplumsal muhalefet tarihinde önemli bir dönüm noktası oldu. 1 Mayıs 1977 katliamı yükselen toplumsal muhalefetin önünü kesmeyi amaçlıyordu ama 1978’de Taksim’de 1 Mayıs yine kitlesel kutlandı. Ardından çok uzun bir yasak dönemi başladı. 1979 ve 1980’de İstanbul’da ve Taksim’de 1 Mayıs yasaklandı.

Taksim’de 1 Mayıs yasağı daha sonra benzerleri defalarca yaşanacak olan “Taksim” tartışmalarını başlattı. 1976’da Taksim’de 1 Mayıs kutlamasına öncülük eden Kemal Türkler ve DİSK üyesi bazı sendikalar 1979’da 1 Mayıs’ı DİSK merkezinden farklı bir tutum alarak İzmir’de kutladı. Bu uzun ve sert tartışmalara yol açtı. 1980’de İstanbul ve birçok ilde 1 Mayıs kutlaması yasaklandı. DİSK Genel Başkanı Baştürk ve çok sayıda DİSK yöneticisi 1 Mayıs öncesinde gözaltına alındı. DİSK büyük engellemelere rağmen Danıştay kararıyla 1 Mayıs’ı Mersin’de kutladı.

12 EYLÜL SONRASINDA 1 MAYIS

12 Eylül Askeri Darbesi’yle faaliyetleri durdurulan 78’i idamla olmak üzere 1500’e yakın sendikacı ve işçinin yargılandığı DİSK Davasının en önemli suçlamalarından biri 1 Mayıs’ı kutlamak oldu. Dönemin darbeci ve faşizan savcıları 1 Mayıs’ı kutladılar, işçi eylemi yaptılar diye DİSK’lileri salkım salkım asmak istedi. Gözleri o kadar dönmüştü ki 1 Mayıs kutlamalarına destek veren CHP milletvekillerini bile hapse atmak istediler. 1 Mayıs’a destek verdi diye İstanbul Belediye Başkanını Ahmet İsvan’ı DİSK Davasında yıllarca hapiste tuttular.

12 Eylül Darbesi’yle birlikte Taksim ve 1 Mayıs yeniden şeytanlaştırılmaya başlandı.  Ancak cin şişeden çıkmıştı. DİSK’in faaliyetlerinin durdurulduğu ve DİSK Davasının devam ettiği yıllarda 1 Mayıs kutlama girişimleri sürdü. 1988’de Türk-İş üyesi ve bağımsız sendikaların temsilcilerinden oluşan ve üyesi olmaktan onur duyduğum tertip komitesi 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlama başvurusu yaptı. Ancak hükümet Taksim’e izin vermedi. 1 Mayıs günü Sıraselviler Caddesi’nden Taksim Meydanına yürümeye çalıştık ancak polis sert bir müdahaleyle kitleyi dağıttı. Sadece Baştürk ve birkaç milletvekili Taksim Anıtına ulaşıp çiçek koyabildi. 1 Mayıs 1989’da Taksim’e çıkmak isteyenlere polis saldırdı ve genç bir işçi Mehmet Akif Dalcı öldürüldü.

Taksim tartışması uzun yıllar devam etti. Bu arada işçi örgütleri bazen ortak bazen ayrı eylemlerle 1 Mayıs’ı Taksim dışında alanlarda kutladılar. 1 Mayıs İstanbul’da Pendik’ten Çağlayan’a, Kadıköy’den Bakırköy’e ve Maltepe’ye kadar birçok alanda kutlandı. 1990’lı yıllarda kutlamalara diğer işçi örgütlerinin de katılmasıyla 1 Mayıs ülke çapında çok sayıda meydanda kutlanmaya başlandı. 1996 1 Mayıs’ında Kadıköy’de arama noktasında polisin açtığı ateş sonucu üç emekçi öldürüldü.

Taksim tartışması 2000’li yıllarda da bitmedi. 2007’den itibaren Taksim’de 1 Mayıs kutlama talebi yeniden güç kazandı. 2008’de DİSK ve Türk-İş 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlama girişimde bulundu. Taksim’e çıkmak isteyenler yoğun bir şiddetle karşılaştı. Nihayet 2009’da DİSK’in öncülüğünde bir yürüyüşle 30 yıl sonra “makul bir kalabalıkla” fiilen Taksim’e çıkıldı.

Ardından 2010, 2011 ve 2012’de Taksim’de emek örgütlerince ortaklaşa devasa 1 Mayıs kutlamaları yapıldı. Ancak 2013’te AKP Taksim’i tekrar yasakladı. Bu yasak Gezi’de büyük bir halk hareketi ile aşıldı. Ancak o günden sonra Taksim siyasi iktidar için adeta bir fobi oldu. 2024’te Taksim’e yürümek isteyen DİSK öncülüğündeki kitleler zorla dağıtıldı. Pandemi döneminde Taksim’e yürümek isteyen DİSK yöneticileri gözaltına alındı. 1 Mayıs’ta her yıl Taksim’e çıkmak isteyenler engellendi. 1 Mayıs’ta Taksim çevresinde adeta sıkıyönetim ilan edildi.

DİSK Taksim yasağını AİHM hem de AYM’ye taşıdı ve yasağın hukuksuz olduğu yönünde kararlar aldı. Ancak siyasi iktidar yargı kararlarına rağmen Taksim’de hukuksuz yasakta ısrar ediyor. Taksim’de 1 Mayıs kutlamanın önünde teknik bir engel olmadığı gibi hukuki bir engel de yok.

Taksim yasağının tek sebebi siyasi iktidarın fobisidir. İktidar Taksim’i adeta bir “son hale” olarak bir tür Rubicon nehri olarak görüyor. İktidar Taksim’e tersten bir simgeleştirmeyle yaklaşıyor. Taksim’i despotik rejimin baskı gücünün simgesi olarak görüyor.  Dahası Taksim’i halk hareketini kriminalize etmek ve şeytanlaştırmak için gerdikçe geriyor.

Bu tutumu bu 1 Mayıs’ta da sürdüreceklerini görmek için kahin olmaya gerek yok. Taksim ve 1 Mayıs tartışmalarını bu tarihsel ve siyasal gerçekleri dikkate alarak yapmak lazım.

HALK MUHALEFETİNİ BÜYÜTMEK

Taksim’de 1 Mayıs kutlamak tarihen, hukuken ve siyaseten haklı bir taleptir. Bu ısrardan vazgeçmemek ve gündemde tutmak lazım. Ama toplumsal mücadelede arabayı atların önüne koymak da doğru bir tutum değil.

Nasıl geçmişte farklı mekanlarda 1 Mayıs kutlamak anlamlı ve mümkün olduysa bugün de mümkün. Bu konuda farklı değerlendirmeleri abartıp toplumsal muhalefetin yarılmasına yol açmak hatalı bir tutum olur.

Şunu unutmamak lazım, halk muhalefetinin ve emek hareketinin Taksim konusunda farklıkları onları birleştiren devasa ortak hedefler yanında son derece küçük bir detaydır. Kimse kendi tercihinin daha devrimci olduğu iddiasıyla diğer güçleri aşağılamaya ve hakaret etmeye kalkmamalı. Bu sorumlu bir tutum olmaz. Sırtında yumurta küfesi olanlar daha dikkatli davranmak zorunda. Sözün şehvetine kapılma zamanı değil.

Yürüttükleri değerlendirmeler sonrasında 1 Mayıs kutlamaları konusunda otak bir tutuma varan ve yaygın, kitlesel bir Mayıs gösterilerini benimseyen emek ve toplumsal muhalefet güçlerini itibarsızlaştırmanın kimseye faydası yok. Bu kuyudan su çıkmaz ve toplumsal muhalefete fayda gelmez. 1 Mayıs’ta meydan tercihi kimseyi kahraman veya korkak yapmaz!

Türkiye’de Taksim’de 1 Mayıs kutlamalarına öncülük eden, Taksim yasaklarının fiilen aşılması ve yargı önünde mahkum edilmesi için mücadele yürüten, bu uğurda bedel ödeyen, başta adı 1 Mayıs ile özdeşleşmiş DİSK olmak üzere toplumsal muhalefet güçlerini 1 Mayıs öncesinde hedef almak, zehirli bir diller itibarsızlaştırmaya çalışmak, hakaret etmek olacak iş değil, sorumlu bir davranış hiç değil, Herkes toplumsal muhalefetin birliği ve büyümesi için çaba harcamalı,

Gün selden kütük kapma günü değil, birleşik ve kitlesel bir mücadele için taş üstüne taş koyma günüdür. Taksim tartışması etrafından bir ayrıştırma değil toplumsal muhalefetin farklı dinamiklerini farklı gerçeklerini ve tutumlarını zenginlik olarak kabul etmek ve ortak bir mecraya toplamak çabası önemli. Taksim dışında 1 Mayıs kutlayanları şeytanlaştırmanın kimseye yararı yok. Toplumsal muhalefeti ayrıştırmaya yönelik, toplumsal muhalefetin önde gelen bileşenlerini, emek örgütlerini hedefe koyan tutumlar sadece muktedire yarar.

2025 1 Mayıs’ı birleşik halk muhalefetinin ülkenin bütün meydanlarında gücünü gösterdiği, kitlesel, meşru ve barışçıl protestoların yapıldığı ve halk hareketini bastırmak için fırsat bekleyenlerin heveslerinin kursaklarında kaldığı bir gün olmalı. Gününün mana ve önemini tam anlatan o meşhur sözde olduğu gibi “Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır” deme zamanı. O yüzden 1 Mayıs 2025’te herkesi Taksim’e çağırmak yerine “her yer 1 Mayıs alanı” demek günün ihtiyacı olsa gerek.

1 Mayıs işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü kutlu olsun!