Bitmeyen kabus senaryosu
Başka ülkelerin liglerinde de böyle bir vaka var mıdır bilemem. En azından ben iyi bildiğime inandığım ve yakından izlediğim Britanya’da böyle şey duymadım.
Beşiktaş’ın, Kasımpaşa karşısında şu çok uzun yıllara dayanan “Kara talihi”nden söz ediyorum.
Maça giderken, Çarşı içinde de, Dolmabahçe’nin meşhur Ağaçlı Yolu’nda da, stada girerken yaptığımız ayak üstü muhabbetlerde de herkesin ağzında aynı mevzu.
Kime rastlasak, herkes bunu konuşuyor.
Başka takımların taraftarları bile, “Bu hafta kiminle oynuyorsunuz?” Diye sorduktan sonra, hemen aynı lafı yapıştırıveriyor:
“Abi bu Kasımpaşa size hep bir sakatlık yapıyor…”
Girdik maça, Basın Tribünü’nde bile kadrodan çok form durumundan ve takımın dizilişinden çok bunu konuşuyoruz.
Beşiktaş’ın çoğunluğu yabancı olan oyuncularına da bunu anlatmışlar mıdır bilemem. Ama ilk yarı oynanan oyuna bakınca, sanki sihirli bir ağız herkesin kulağına bunu üflemiş gibiydi:
“Aman dikkat. Bu Kasımpaşa bize iyi gelmiyor”
Profesyonel hayatta, sporda ya da başka bir alanda böyle bir şey var mıdır bilemem?
Geçen sezon burada İnönü’de Kasımpaşa’nın golcülerinden Costa Beşiktaş’a karşı hat trick yaptığında, maç çıkışında o takımın yöneticilerinden bir dostumuza sorduğumu hatırlıyorum.
“Oğlum nereden buldunuz bu adamı?”
Aldığım cevabı, yani ödedikleri parayı duyunca ağzım açık kalmıştı.
Beşiktaş’ın anlı şanlı yıldızlarına ödenen parayla 10 tane filan alınır o adamdan.
Başka takımların canını da yaka yaka gelen 18 numara Costa’nın üzerindeydi gözüm bu yüzden.
Maçın ilk devresini şöyle özetlemek yanlış olmaz.
Gerilim, hırs ve sinirimizden, sevgili meslektaşım Merih’in maç başlarken önümüze yığdığı kabak çekirdeklerine sardık. Bir paket bitti, ikinciyi de tükettik. Ardından bir paket de tuzlu fıstık geldi.
Ama Beşiktaş bir türlü rakip kale önünde çoğalamıyor. Çoğalma girişimlerinde en başta Semih topları ısrarla eziyor, orta sahada doğru dürüst bir tane top yapamıyor. Seken, dönen tüm topları Kasimpaşa alıyor, Beşiktaş kalesinde şutlar buluyor ve Beşiktaş defansı bu şutlara mani olamıyordu.
Rafa’ya atılan “ara topları” da öylesine ölçüsüz ve hesapsızdı ki, Kasımpaşa kalecisi Andreas Gianniotis bile Rafa’dan önce çıkıp alıveriyordu.
Masuaku’nun ileri çıkıp da bir etkili orta yapabilmesi için bile tam 46 dakika bekledik.
Ve 46 dakika sonra o orta geldi. Uzak direğin dibinde de Ernest Muçi’nin o topa zıplayarak sadece dokunması yetti bile.
İyi de…
Koskoca Beşiktaş, tarihi, kadro kalitesi, oyuncuların fiyat etiketi o kadar dengesiz biçimde Kasımpaşa’yı katlayacak kadar büyük Beşiktaş, taraftarını, hem de kendi sahasında bu kadar uzun süre bekletiyorsa, Rafa’sıyla, Immobile’siyle, Gedson’uyla, Semih’iyle bu kadar saç baş yolduruyorsa, birşeyler değil, pek çok şey ters gidiyor demektir Beşiktaş’ta.
Beğenmediğimiz Rosier’den, hatta Svensson’dan Onur Bulut’a kalmış ve bugün hiç çalışmayan bir sağ kanat, Cher Ndour - Gedson ikilisinin bile bugün akması, Udokhai’in formundan düşüşü, rakipten gelen topları sektirme hastalığı, Beşiktaş’ın tribünde tırnak yeme krizlerine neden olmuştur.
Ama özellikle şu “Beşiktaş’ın çocuğu” diye geçen seneden beri yere göğe koyamadığımız Semih Kılıçsoy’a iki kelam etmesem olmaz.
Solda olmadı, en uçta olmadı, sağda denedi bugün seni hoca. Bir topu da ezme be çocuk. Tamam, sıkı markajda kalıyorsun da… Topu ayağından erken çıkarsan ezilmeyecek o top. Bir de bu çocuğa altyapıda hiç kimse de mi “Biraz sol ayağını kullan” demedi yahu?
Van Bronckhorst’u eleştiriyorduk niye çok sık ve ilk 11’de oynatmıyor diye. Milli takımda Montella’ya ateş püskürüyorduk kampa maçlara götürüyor bir dakika bile şans vermiyor diye.
Ama sen de çık oyna, at golünü, yap asistini bunları mahcup et.
Yok. Olmuyor demek ki.
İkinci devrenin hemen başında kronometre 54’ü gösterdiğinde Kasımpaşa eşitliği sağlamayı başardı. Sağ kanattan içeri atılan topa Cher Ndour müdahale etmekte tereddüt edince Winok Neto, topu düzeltip çok rahat ve sert vurdu, uzak direğin üst doksanına nişanladı topu. Durum 1-1
Beşiktaş için mavi - beyaz kabus kendini tekrarlıyor muydu?
Dedik ya. Böyle bir şey dünyada duyulmamıştır.
Ama var işte.
Ve her sene oluyor. Boğaz kıyısında da, Haliç kıyısında da.
Diyeceksiniz ki, “Ey yazar, Beşiktaş da top mu oynuyor da, işi şansla kısmetle kabusla izah ediyorsun?”
Yerden göğe kadar haklısın ey okur…
1-1’den sonra, Beşiktaş’ın zaten olmayan dengesi ve ayarları daha da bozuldu.
Van Bronckhorst’un Immobile’nin yerine Mustafa’yı oyuna alması. Muçi’yi çıkarıp Mario’yu alması da bir işe yaramadı. Zaten kimse anlamadı.
70’nci dakikada biz bu değişiklikleri “tercüme etmeye” çalışırken Kasımpaşa’nın ikinci golü geldi. Masuaku’nun amatör bir oyuncu hatta altyapı oyuncusunun acemiliğiyle kaptırdığı topun kaleye girdiğini gördüğümüzde bütün Kasımpaşalı oyuncular, Aytaç Kara’nın etrafında sevinç yumağı olmuştu bile. Durum 2-1 Kasımpaşa lehine.
Bu defans ile Beşiktaş’ı gerçekten kabus gibi bir gece bekliyordu Kasımpaşa karşısında.
Deplasman taraftarının tribününden gelen “üç üç üç” tezahüratı, her şeyi gayet iyi özetliyordu.
Hatta , işi daha ileri götürüp, haklı olarak “Pınar Başı Burma Burma, Yar Yar Yar Aman”a dönüştü türküler.
Haklı olarak “İnönü sustu bizi dinliyor”a kadar götürdüler işi.
Vallahi haklarıydı.
Beşiktaş’ın hocasının aklına Salih Uçan ve Can Keleş’in gelmesi için 80 dakika geçmesi gerekiyordu. Emirhan ve Cher Ndour kenara geldi. Hoca da farkında değil ne yaptığının.
Hani vardır ya. “Kenardan izledi. Birşey yapmadı demesinler” kabilinden.
Kasımpaşa ise bugünkü toplu çöküntüden alabildiğine yararlanmayı biliyor, 3’ncü gol için yükleniyordu.
Bundan, çok değil 3 ay kadar önce “Şampiyonluğun en güçlü adaylarından biri” olarak gösterilen kadro, bugün hem de İnönü’de adeta yerlerde sürünüyor, tribünlerle birlikte Kasımpaşa taraftarının türkülerini dinliyordu.
Ve dakika 88
Beşiktaş’ın rakip kale önünde peşpeşe harcadığı toplardan biri geri döndü ve neredeyse 50 metre tek başına bir kişinin taşıyıp getirdiği top müthiş bir pa organizasyonu ilel Beşiktaş ağlarına gidiverdi. 3-1. Golün adı bu kez Mamadou Fall.
Vallahi artık “kabus mabus senaryolarını” bırakıp “helal olsun” demenin zamanı.
Kasımpaşa her sene yaptığını yine yapıyordu.
Bizim masada çekirdek de kalmadı ki sinirimizi alsın.
Koskoca Beşiktaş’ın haline bakar mısın?
Bizi kabak çekirdeği tiryakisi yaptı bugün.
Allah başka zararlı alışkanlıklardan korusun.