Google Play Store
App Store
Bodrum turizminin ikinci yüzü
Fotoğraf: BirGün

Serdar KARCILIOĞLU*

Evet ülkemiz çok zor günlerden geçiyor. Enflasyon ve hayat pahalılığı tüm zamanların en üst noktasına kadar yükselmiş. Tabidir ki bu denli zor şartlar nüfusumuzun dörtte üçü için hayatı yaşanamaz hale getirmiş. Ülkemin yoksullaşmış insanı artık her şeyden vazgeçmiş. Bırakın tatil falan yapmayı evine bir lokma ekmeği götürebilmemin derdine düşmüş. Bu nedenle başta Bodrum olmak üzere güney Ege ve Akdeniz’deki tatil yörelerinde ekonomisini turizme bağlamış turizm merkezlerinde durum birçok konuda vahim durumda.

Bu arada hep turizmin dinamiklerini, nasıl daha fazla turist getirebilirizi, sezonu nasıl uzatabilirizi konuşurken, gözden kaçırdığımız çok önemli bir konu var. Gelin bu konuyu da doğru bir turizm yapabilmenin bir gerekçesi olarak masaya yatıralım. Dünya turizm hareketlerinin ve gezginlerin gittikleri ülkelerdeki önceliklerinde birinci sıraya oturan konu güvenlikliktir.

Şimdi bu konuyu Bodrumumuz genelinde değerlendirelim. Yukarıda bahsettiğimiz ekonomik koşulların insanlarımız üzerinde oluşturduğu büyük travma ne yazık ki yaşayanların sinir sistemlerini altüst ederek toplumda şiddet katsayısının tavan yapmasına neden oldu. Bodrum’da gün geçmiyor ki bir cinayet, gasp, soygun hadisesi duymayalım. Eğer bu önlenemez hale gelen kriminal olayların sebeplerini araştıracak olursanız altından yine ciddi bir ekonomik neden çıktığını görürsünüz.

Siz kentin güvenliğinden sorumlu makamları olan en liyakatli, başarılı Kaymakamı, Emniyet Müdürünü ve Jandarma Komutanını atayabilirsiniz. Bodrum’da halen bu makamlarda bulunanlar, gerçekten her biri oturdukları koltukları hak eden bürokratlarımızdır.

Peki yeterli mi? Tabii ki hayır! Bu “hayır” altında trajik bir olay var. Araştırdığınızda bu değerli yöneticilerimizin altında görev yapacak aynı liyakate sahip ve yeterli sayıda eleman bulunmadığı gerçeği önünüze çıkıyor. Çünkü Bodrum’da oluşagelen hayat pahalılığı ve en önemlisi kiralar bu insanlarımızın aldıkları maaşlarını katlamış durumda. Bu nedenle kaliteli eleman buraya gelmek istemiyor. Bu durumda, böylece, ne olursa olsun gittiği gibi gitsin mi diyeceğiz?

Şimdi devletimizin TUİK verilerine göre cari açığın yarısını kapattığını söylediği, döviz girdilerini sağlayan turizmimizin en bilinir tatil beldesi Bodrum ve diğer tüm tatil beldelerinde bu konuyu farklı bir değerlendirmeyle çözmesi gerekmez mi?

Aynı sorunun turizm ve devletin diğer birim çalışanları için de geçerli olduğunu düşünecek olursak, zaten turizm bitmiş gittiği yere kadar gitsin, onlar da çalışacak kalifiye eleman bulamasınlar, turist güvenlik istermiş boş ver, insanlar çıldırsın, birbirini darp etsin, öldürsün bunu önleyecek emniyet güçlerimiz de yetişebildikleri kadar yetişsin mi diyeceğiz!

Tabii ki hayır!

Hayat her şeye rağmen devam ediyor. Unutulmamalı. Bu devlet bir gün ayağa kalkar o zaman da bu değerleri mumla arasak bulamayız. O halde devletimizin böyle boş verin gibi bir lüksü olabilir mi? Tabii ki olamaz! Peki ne yapabiliriz?

Gayet basit; devlet memurlarımız arası maaş skalalarında ayrımcılık yapılamayacağını bir an için kabul edebiliriz. Ancak, şu meşhur TOKİ’miz Yarımadanın bir köşesinde resmî ve özel sektör için tüm sosyal donatılarıyla birlikte bir “Çalışanlar Köyü” kuramaz mı? Buradaki daireleri çalışanlarına çok uygun fiyatlarla kiraya veremez mi? Hele an itibariyle Bodrum’da üç dev oteli bulunan Türkiye turizminin gelişiminden sorumlu olarak atanmış bir Bakanı olan bu beldeye yapılacak böyle bir proje çok mu zor? Bu fikri ismi bende saklı çok değerli bir üst düzey bürokratımızdan aldım, konuyu projelendirmiş, TOKİ yöneticileri bana ulaşırlarsa kendilerine götürürüm

*BOYD Onursal Kurucu Başkanı