Birleşik Krallık’ta beş yıl önce referandum sandığına giderken kimsenin pek kulak asmadığı olasılıklar gerçek olmaya başladı. Pandemi milyonları hasta etmeye ve öldürmeye başlayınca Brexit meselesi unutulmuştu. Aşı bulundu, şöyle ya da böyle yeni bir normal oluşmaya başladı derken kaldığımız yere geri döndük ve taşlar yerine oturmaya başladı.

Yaygın biçimde ve yanıltıcı biçimde göçmen ve mülteci krizi diye tarifedilen durum aslında krizlerin yarattığı kaç göç durumu. Dolayısıyla dinamik bir süreç olan bu krizle baş etme çabası da yeni krizlere de gebe oluyor.

Brexit kararı İngiltere’de çok temel bir sınır sorunu yarattı. Özellikle göç meselesinin öne çıktığı ve söyleme ayar verdiği Avrupa Birliği’nden ayrılma kararına karşı pek çok uzman uyarılarda bulunmuş ve bunun facia olacağını vurgulamıştı.

Facia olup olmadığını ölçmek zor ancak pandemi ile gelen sınır geçme sorunları Brexit etkisi ile birleşince herkesin hayatına değen sorunlar çıkmaya başladı.

Kışa girerken Birleşik Krallık’ın en büyük sorunu enerji krizi. Anladığım kadarıyla bu enerji krizinin bir kaç nedeni var. Birincisi olası bir Rusya politik müdahalesi. Pandemi sonrası ekonomiler yeniden canlanırken doğal gaz talebi aniden artmış durumda.

Avrupa’nın ve BK’nın en büyük sağlayıcı ülkesi Rusya arzı artırmıyor. Ticari olarak kısa vadede karlı olabilecek bir durum muhtemelen uzun vadede elde edilecek siyasi güç lehine kullanılıyor. Bu kriz Rusya açısından Almanya’ya doğrudan ulaşacak boru hattı projesinin onaylanması için bir manevra alanı sağlayabilir.

Ancak temel sorun küresel olarak talebin artmış olması ve buna bağlı olarak da enerji fiyatlarının artması. Birleşik Krallık’ta batan enerji şirketi sayısı neredeyse virüs nedenli ölümlerle yarışmaya başlayacak.

Enerji krizinin diğer yanı ise göçle ilgili. Göçmenleri sınırlamak hevesi ile girilmiş Brexit bu krizin temel nedeni. Pandeminin bu etkiyi azaltan bir etkisi oldu. İş yerleri, özellikle servis ve eğlence sektörü kapanınca durum örtbas edilmiş oldu. Ülkelerine dönen ya da başka ülkelere göç eden Avrupalılar göze batmadı. Bu sektörlerde yoğun olarak çalışan özellikle Doğu Avrupalı göçmenlerin bir kısmının geri dönüşü bir insan kaynağı açığı yaratacağı kesin. Ekonomi bir gün ‘normale’ dönebilirse bu etkinin tam boyutunu görebileceğiz.

Brexit’in yarattığı sınır sıkışması da işin bir diğer boyutu. Dağıtım zincirlerinde çalışacak kamyon şoförü bulunamıyor. Bunun sonucunda kargo maliyetleri ve dağıtım süreleri artıyor. Bu nedenle geçtiğimiz haftalarda süpermarket raflarında boşluklar artmaya başlamıştı. Şimdi de ülkenin en büyük petrol istasyonu zincirlerinden birisi istasyonları kapatmaya başladı. Sebep tankerleri kullanacak şoför olmaması.

Bütün bunlara vaka-i hayriye olarak bakmak mümkün tabii ki. Pandemi süresince doğal hayat canlanmış pek çok vahşi hayvanın nüfusunda artış olmuş örneğin.

Ancak önümüz kış ve bu kriz tüm diğer krizler gibi önce ve en çok yoksulları ve çalışanları çarpacak. Çünkü gaz ve petrol fiyatlarının en az yüzde 25 artması bekleniyor. Bu da pek çok kişinin bütçesinin kaldıramayacağı bir fark.

Mutlaka abartmamak lazım. Ülkelerin kısa hayatlarında savaşlar, iç savaşlar, doğal afetler var ve Brexit bu düzeyde bir değişim değil. Bunları da atlatıp unutacağız. Mesele hatırlamak gerekenleri unutmamak.

İyi pazarlar ve bol şanslar.