BSW, Almanya’da yeni bir sosyal demokrat parti mi?
Almanya’da son dönemde birden fazla yeni parti kuruldu. Ancak bunlardan sadece bir tanesi, ülkedeki siyasi dengeleri etkileyebilecek düzeyde varlık gösterebiliyor. Kamuoyu yoklamalarına bakılırsa bir zamanlar sosyal demokrasinin solunda oldukça etkili olan partilerden “Die Linke”nin (Sol) içinden çıkan BSW (Sahra Wagenknecht İttifakı), Avrupa Parlamentosu seçimlerindeki başarısını önümüzdeki eylül ayında ülkenin doğusundaki üç eyalette gerçekleştirilecek seçimlerde de devam ettirecek. Geçmişte “Sol” partide önemli görevler üstlenen, parti içindeki en etkin sol kanatlardan birinin sembolü olan Sahra Wagenknecht’in kurduğu, kendi adını taşıyan bu parti, anketlere göre Saksonya ve Thüringen eyaletlerindeki seçimlerden üçüncü, Brandenburg’da da dördüncü güç olarak çıkacak durumda.
KİLİT DURUMA GELDİ
Bu anketlerin işaret ettiği bir diğer önemli durum daha var:
Her üç eyalette birinci sırada aşırı sağcı parti AfD (Almanya için Alternatif) yer alıyor. Avrupa seçimlerinin sonuçları da böyle çıkmıştı zaten. Merkez sağdaki CDU (Hırıstiyan Demokrat Birlik) da dâhil olmak üzere tüm “demokratik” partiler, AfD’yle işbirliğine karşı oldukları için (aslında CDU ve liberal parti FDP’nin tabanında işbirliğinden yana olanlar var ancak şimdilik azınlıktalar ve bunu açıkça gündeme getirmeye cesaret edemiyorlar) buralarda yeni eyalet hükümeti kurulabilmesinde BSW anahtar parti konumunu kazanıyor.
Kısa bir süre önce anketlerden “ülkenin en sevilen kadın politikacısı” (erkekler de sayıldığında üçüncü sırada) olarak çıkan Wagenknecht’in partisi, eylülden sonra kurulacak hükümetlerde koalisyon ortağı olarak yer alacak durumda. Ya da diğer partilerin kurduğu azınlık hükümetlerine dışarıdan destek vermeleri istenecek. Ortaklık ya da dışarıdan destek teklifleri de büyük bir olasılıkla anketlerde ikinci sırayı alan ve kurulacak koalisyonların en büyük partisi olması beklenen CDU’dan gelecek. Bir süre önce BSW’yle her türlü işbirliğine karşı olduklarını açıklayan CDU Genel Başkanı Friedrich Merz, Avrupa seçimlerinden sonra geri adım atmak zorunda kaldı ve “aslında federal düzeyde işbirliğini” kastettiğini açıklayarak, partisinin doğudaki “başbakan adayı” eyalet liderlerinin önünü açtı.
Yani merkez sağdaki CDU’nun, “sol”daki BSW’yle ortaklığı fikri, kendi aralarında oldukça kısa süren bir tartışma sürecinin ardından artık kimseyi şaşırtmıyor.
Bu ortaklık olasılıklarıyla ilgili olarak BSW’den şimdiye kadar net bir açıklama yapılmadı. Ancak AfD’yle kesin olarak işbirliğine girmeyeceklerine dair söz verdiklerine göre, onların da diğer partilerle uzlaşmaktan başka seçenekleri kalmıyor. Kısacası mevcut “Sol” parti içinden, ondan daha solda söylemlerle çıkan BSW’nin daha bir yıl olmadan merkez sağla hükümet ortaklığı söz konusu.
Sosyal demokrat ve yeşil ağırlıklı Olaf Scholz hükümetini “Almanya’nın gelmiş geçmiş en aptal hükümeti” olarak tanımlayan, tüm politikalarına en ağır muhalefeti yapan Wagenknecht, eyalet düzeyinde de olsa başta CDU olmak üzere diğer partilerle pazarlık masasına oturabilir.
YENİ BİR KATEGORİ
BSW, daha bir yılını bile doldurmadan önemli bir sınavla karşı karşıya kalacak. Şimdiye kadar gördüğü kitlesel desteğin ardındaki faktörlerden biri Ukrayna savaşındaki uzlaşmaz tavrıydı (Ukrayna’ya askeri yardıma ve Rusya’ya ekonomik ambargolara karşı çıkıyor, diplomasiye ağırlık verilerek en kısa zamanda ateşkese gidilmesi için çaba gösterilmesini istiyor). Gerçi bu konu federal hükümetin sorumluluğunda ve eyalet hükümetlerini doğrudan ilgilendirmiyor. Ancak başta CDU olmak üzere gelecekteki potansiyel ortaklarının hepsi de bu konuda tam tersi politikaları savunuyorlar.
Çok partili sistemin dayatacağı uzlaşma zorunluluğunun bu partiyi ne kadar değiştirebileceği şimdiden bilinmez tabii.
Ancak zaten kendisini “sol” olarak tanımlamaktan kaçınan, hatta geniş kitleler nezdinde ters sonuçlar getireceği gerekçesiyle buna bilinçli olarak karşı çıkan bu partiyi artık daha farklı bir siyasi kategoride değerlendirmekte yarar var. Örneğin sol gazetelerden “Junge Welt”te kısa bir süre önce sosyal ve barış politikaları açısından klasik “sol sosyal demokrat”, “göç” ve “iç güvenlik” politikaları açısından da sert “sağ sosyal demokrat” hatları buluşturan bir parti olarak tanımlanmıştı.
NEDEN OLMASIN?
Alman sosyal demokrasisinin 160 yılı aşkın tarihinde görüldü böyle şeyler.
Wagenknecht’in partisinin ülke çapındaki oy oranı (son anketlere göre) yüzde 7-8 civarında. Kendisi ülkenin en popüler politikacılar sıralamasında üçüncü sıraya çıktı. Bütün bunlar bu yeni “sosyal demokrat” partinin en azından önümüzdeki birkaç yılda Alman siyasetinin önemli bir aktörü olacağını gösteriyor.