Google Play Store
App Store

6 Şubat 2023’te Ebrar Sitesi D Blok enkazındaki Melisa Aksu (22) aile Whatsapp grubuna “Enkazın altındayım” diye yazdı, fotoğrafını gönderdi. Onu enkazdan çıkaran vatandaşlar hastaneye götürdü, aileye gönderdikleri son fotoğrafta Melisa, hastanede yerde bir battaniye üzerinde yapayalnız yatıyordu. Bilinci açıktı. Kurtarılabilirdi ama iki gün sonra üzerinde kimsesiz yazısıyla morgda bulundu.

Bu bakışı unutma: Melisa yaşıyordu, kurtarılabilirdi

Melisa Aksu, 22 yaşındaydı, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Dış Hekimliği Fakültesi 2. sınıf öğrencisiydi.

Kahramanmaraş’taki Ebrar Sitesi’nde 8 katlı D Blok’un 5. katındaki evlerinde annesi Gülseren, babası Murat Aksu, 9 yaşındaki kardeşi Elif Naz ve 8 yaşındaki kardeşi Muhammed Fatih ile yaşıyorlardı.

Babası ve annesi 1999 yılında 22 bloklu Ebrar Sitesi inşa edilirken topraktan bir daire satın almışlardı. Bir siteden çok mahalleye dönüşen Ebrar’ı güvenli ve kent merkezinde olduğu için tercih etmişlerdi. Hatta inşaat sürerken 17 Ağustos deprem felaketi yaşandı ve müteahhit onlardan ekstra demir kullanacağını söyleyerek ek ödeme almıştı.

Diş hekimliği öğrencisi Melisa’nın ailesiyle mutlu bir hayatı vardı. 

5 Şubat 2023 günü Melisa, küçük kardeşleriyle ilgilendi, yemek hazırladı. Annesi, üç gün önce Eskişehir’de hemşire olarak çalışan ablası Merve Aksu’nun yanına gitmişti. 6 Şubat 2023 saat 04.17’de 7.7 büyüklüğündeki depremle Ebrar Sitesi’ndeki 22 bloktan 18’i yerle bir oldu. D Blok da enkaza dönüşmüştü.

ENKAZDAN FOTOĞRAFINI GÖNDERDİ

Deprem haberini alan Merve Aksu ve annesi, hemen telefonla Melisa ile baba Murat Aksu’yu aradı ama telefonlara ulaşılamıyordu. Eskişehir’den Kahramanmaraş’a yola çıktılar. Bu sırada ailenin Whatsapp grubuna Melisa’dan gelen bir mesaj düştü. “Enkaz altındayım” yazmıştı. Sonra enkaz altındaki bir fotoğrafını gönderdi.

Melisa bu fotoğrafı, enkazın altından ailesine gönderdi.  

Merve Aksu’nun defalarca aradığı telefon nihayet yanıt verdi. Melisa canının çok yandığını söylüyordu. Babasına, Elif Naz ve Muhammet Fatih’e seslendiğini ama onların hiç yanıt vermediğini anlattı.

Bu sırada Ebrar Sitesi devasa bir enkazdı. Kar yağan, karanlık ve dondurucu gecede insanlar yakınlarına ulaşabilmek için çırpınıyordu. D Blok enkazında hayat kurtarmak için zamanla yarışan vatandaşlar, Melisa’nın yardım çığlığını duydu. Uzun uğraşlar sonunda depremden 10 saat sonra Melisa’yı enkazdan çıkardılar. Su verdiler ve ambulans ile Melisa’yı Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne götürdüler. Yanında onu enkazdan çıkaran 19 yaşındaki genç vardı. Halen yolda olan Merve Aksu ve annesi tekrar Melisa’nın telefonunu aradı. 19 yaşındaki genç telefonu açıp Melisa’ya verdi.

HASTANEDE YERE YATIRILMIŞTI

Merve kardeşine yolda olduklarını onun yanına geldiklerini söyledi, “Seni çok seviyorum” dedi. Melisa “Ben de seni çok seviyorum abla” diye yanıt verdi. Bilinci açıktı ama ağrısı çok fazlaydı. Merve, “Babamın, Muhammet ile Elif Naz’ın sesini duydun mu, yaşıyorlar mıydı” diye sordu. Melisa sadece “Çok yorgunum, çok canım yanıyor abla” diyebildi.

19 yaşındaki genç telefonu aldı ve Merve’ye “Enkazda başka insanlar var, oraya dönmem gerekiyor” dedi. Melisa’nın ismi yazılı bir kağıdı yeleğine iğnelediklerini anlattı. Melisa’nın hayatta ve iyi olduğunu göstermek için bir fotoğrafını çekip ablası Merve’ye gönderdi. Melisa, hastanede yerde bir battaniyenin üzerine yatırılmıştı. Etrafında hiç kimse yoktu, yapayalnızdı. Ona bağlanan serum da yerde, yanındaydı. Sağ kolunda tansiyon ölçüm cihazı duruyordu. Boyunluk takılmıştı.

Melisa hastanede bu fotoğraf çekildiği sırada yaşıyordu.  

Bu fotoğraf gönderildikten sonra Melisa’nın telefonu cevap vermedi. Abla Merve Aksu, depremin ikinci günü sabaha karşı hastaneye ulaştı. Koridorlar, bekleme alanları tamamen yaralılarla doluydu, insanların inlemeleri, acı çığlıkları arasında doktorlar koşuşturuyordu. Sürekli yeni yaralılar hastaneye taşınıyordu. Kimsesiz yaralı çocuklar vardı. Acilin bir kısmında hayatını kaybedenler üst üste dizilmişti.

KENDİ ÜNİVERSİTESİNDE KİMSESİZ

Merve Aksu, tedavi görenlerin, hayatını kaybedenlerin üzerine iğnelenmiş kağıtlara bakarak kardeşini aradı, hiçbir kayıt yoktu. Depremin üçüncü günü Melisa Aksu’yu morgda bulabildi. Üzerine iğnelenmiş kağıtta ‘Kimsesiz’ yazıyordu. Melisa, öğrencisi olduğu üniversitenin hastanesinde kimliği belirlenememiş bir kimsesizdi.

Merve Aksu ve annesi Gülseren Aksu, depremin beşinci günü Ebrar Sitesi D Blok enkazında 8 yaşındaki Muhammet Fatih’in cansız bedenini buldu. 6. gün baba Murat Aksu ve 9 yaşındaki Elif Naz’ın cenazelerini çıkardılar.

Melisa’nın yanı sıra baba Murat Aksu, 9 yaşındaki Elif Naz ve 8 yaşındaki Muhammet Fatih hayatını kaybetti.

‘KARDEŞİM KURTARILABİLİRDİ’

Merve Aksu, 6 Şubat depremlerinin ikinci yıldönümünde şunları söylüyor:

“Kardeşim yaşıyordu, bize enkaz altından mesaj yazabildi, fotoğrafını gönderdi. Enkaz önünde günlerce bir AFAD görevlisi, sağlık görevlisi bile yoktu. Vatandaşlar onu enkazdan çıkardı. Hastanede, yerde bir battaniyenin üzerindeyken hayattaydı. Bana, beni sevdiğini söyledi. Yeterli müdahale yapılmadı. Yeterli müdahale olsaydı, kardeşim kurtarılabilirdi, birçok insan da kurtarılabilirdi. Kardeşimin üzerinde ‘Kimsesiz’ yazısı da çok canımızı yaktı. Enkazdaki cenazelerimizi biz ve komşularımız kendi olanaklarımızla çıkardık, hiçbir kurum görevlisi yoktu.”

Merve Aksu ve kardeşi Melisa Aksu.  

Ebrar Sitesi’nde yıkılan 18 blokta yaklaşık 1400 insan hayatını kaybetti. D Blok’ta 106 kişi öldü. Ebrar Sitesi D Blok Davası’nda sadece müteahhit Tevfik Tepebaşı tutuklu. Kamu görevlileri ise yargılanmıyor.

***

EBRAR’DAKİ RANT KATLİAMI: 1400 ÖLÜ

Ebrar Sitesi devasa bir enkaza dönüştü. Sadece müteahhit Tevfik Tepebaşı tutuklu. 

Ebrar Sitesi’nin bulunduğu alan 1970’lere kadar tarım arazisi olarak kullanılmıştı, küçük derelerin üstü kapatılıp imara açıldı. 4 kat olarak verilen imar izni daha sonra rant sevdasıyla 8 kata çıkarıldı, kot farkından dolayı binalar 12 kata kadar yükseldi. Kooperatifler de kurularak 22 Blok inşa edildi ve Ebrar Sitesi bir mahalleye dönüştü. Blokların 11 tanesinin müteahhidi emekli öğretmen olan Tevfik Tepebaşı’ydı. Üstelik blokların çoğunluğu 17 Ağustos 1999 depremi sırasında inşa ediliyordu. Merkez Onikişubat İlçesi’nde merkezi konumdaki siteden insanlar güvenli olduğunu düşünerek konutlar almıştı. Ancak depremde en büyük can kaybının yaşandığı yerlerden biri oldu. 6 Şubat depremlerinden sonra çok geniş bir alan devasa bir enkaza dönüşmüştü. Yıkılan 22 blok için ayrı ayrı davalar açıldı, 11 blok ile ilgili açılan davalarda bir numaralı sanık Tevfik Tepebaşı’ydı. Tevfik Tepebaşı, duruşmalarda depremin çok büyük olduğunu savunup kendisinin öğretmen olduğunu inşaattan anlamadığını söyledi. Belediyenin ve ilgili kurumların binaların inşaatını denetlediğini anlattı. Duruşmada “Aileler hakimden merhamet dileniyor” sözü tepki çekti. Bazı blokların davalarında tahliye edildi.

106 kişinin hayatını kaybettiği D Blok ile ilgili davada tek tutuklu sanık müteahhit Tevfik Tepebaşı. Yönetimi kurulu üyesi ve şirketin çalışanları Ahmet Doğan, İsmet Koyuncular, Mehmet Akif Özgüler, Murat İldeniz tutuksuz yargılanıyor. Mustafa Timurbanga ise firari.

Mahkemeye son olarak ulaşan Ondokuz Mayıs Üniversitesi İnşaat Mühendisliği’nin bilirkişi raporunda D Blok’un depreme dayanıksız inşa edildiği tespit edildi. Müteahhit ve şirket yöneticileri ile sorumluları asli kusurlu bulundu. Statik projenin ilgili yönetmeliklere uygun olarak hazırlanmadığını da tespit eden bilirkişi, belediye yetkililerinin tali kusurlu olduğunu belirtti. Adalet arayışındaki aileler, kamu görevlilerinin tali kusurlu gösterilmesi nedeniyle adil yargılamaların yapılamadığını ifade ediyor.

Rant uğruna 1400 insanı mezar bloklara mahkum eden kamu görevlilerinin büyük çoğunluğu, soruşturma izni verilmemesi nedeniyle yargılanmıyor.