Google Play Store
App Store

Venezuela 2002 yılında olduğu gibi bir kez daha medya ve diplomatik darbe girişimine sahne oluyor. Ancak bu sefer organize suç ve siber saldırılar da ABD destekli muhalefetin bu girişiminin parçası. Ama bu, 2015 ve 2017’dekinden daha farklı bir dünya. Venezuela bu defa daha güçlü ve hazırlıklı.

‘Bu filmi daha önce gördük’
Maduro, geçen hafta düzenlenen devlet başkanlığı seçimini kazanmış, ABD destekli muhalefet sonuçlara itiraz etmişti. (Fotoğraf: AA)

Maria Paez VICTOR

Milyonlarca seçmen, Birleşmiş Milletler, Afrika Birliği ve 65 ülkeden seçim personeli de dâhil olmak üzere 635’ten fazla uluslararası gözlemcinin huzurunda elektronik oylarını kullandı. ABD veya Kanada seçimlerinde kaç uluslararası gözlemciye izin verilir? Hiç.

Nicolás Maduro, oyların %51.2’sini alarak yeniden devlet başkanı seçildi ve aşırı sağcı aday Edmundo González oyların %44,2’siyle kaybetti. Diğer 8 muhalefet lideri, verilen toplam oyların %4,6’sını aldı. Seçim gününde, 28 Temmuz 2024’te Anayasal Seçim Kurumu (CNE) tarafından incelenen ve denetlenen oyların %80’i ile verilen bu sonuçlar istatistiksel olarak geri döndürülemez nitelikteydi. Bu sonuçlar 16 kez denetlendi.

Ancak, bu makalenin yazıldığı sırada geri kalan %20 oy henüz açıklanmadı çünkü büyük bir siber saldırı yaşandı. Sonuçları merkezi noktaya ileten elektronik sistemin unsurları, Kuzey Makedonya’ya kadar izlenebilen son derece sofistike bir şekilde yüzlerce kez hacklendi.

Başsavcı Tarek William Saab, bu siber saldırıdan sorumlu olarak Lester Toledo, Leopoldo López ve M. Corina Machado’yu gösterdi. Ayrıca, Başkan Maduro, Venezuela’yı birçok kez kötülemiş ve böyle bir saldırıyı gerçekleştirebilecek teknolojiye sahip aşırı sağcı bir fanatik olarak gördüğünden dolayı Elon Musk’ı suçladı. Musk’ın, 2019’da Kolombiya üzerinden Venezuela’ya yapılan sözde "insani" istilayı desteklediği iddia ediliyor. Musk, Bolivya’daki Lityum Darbesi’nden sonra “Kime istersek darbe yaparız! Baş edin” demişti. Musk, Venezuela’nın petrol ve altını dışında lityumunu da arzuluyor olmalı.

İronik olarak, ABD’de seçim sonuçlarının seçim gününde açıklanmasını gerektiren anayasal veya başka bir yasa yoktur. Aslında, bu sözde demokrasi ışığı ülkesinde, 19. yüzyılın büyük bir kısmında kazananın ilan edilmesi günler, hatta haftalar alabiliyordu. Çok daha yakın zamanda ise şunlar yaşandı:

2000 yılında George W. Bush, Al Gore’a karşı başkanlığı yalnızca 537 oyla kazandı; sonuçların açıklanması 37 gün gecikti ve nihayetinde ABD Yüksek Mahkemesi tarafından kararlaştırıldı.

2021’de, Biden, Trump’a karşı oyların %51,3’üyle kazandı (neredeyse Maduro’nun şu an kazandığı gibi), Trump %46,8 aldı. Sonuçların nihai olarak açıklanması 4 gün sürdü ve yalnızca 33 gün sonra Seçim Kurulu tarafından onaylandı. Trump, sonuçlara itiraz eden 63 dava açtı ve hala bunların sahte olduğunu iddia ediyor.

Ancak bugün, faşist aşırı sağ - ve o kadar da sağ olmayan - ülkeler ve STK’ler Venezuela’nın ayrıntılı sonuçları hemen açıklaması için adeta uluyorlar. Bir tür sahtekârlık yapıldığını iddia ediyorlar. CNE’nin kalan oyları açıklamasını “talep ediyorlar.” Dünya oyların karton bir kutudaki küçük kâğıt parçaları olmadığını bilmeli. Venezuela’da oy elektronik olarak verilir, kâğıttaki iz sadece bir güvenlik önlemidir ve birinin oy kullandığını göstermek için ek bir güvenlik önlemidir.

Başkan Maduro, Bush’un ABD Yüksek Mahkemesi’nden herhangi bir oyla ilgili anlaşmazlığı çözmesini resmen istediği gibi, Venezuela Yüksek Mahkemesi’nden de aynı şeyi yapmasını istedi.

SUÇLULARLA İŞBİRLİĞİ

Venezuela durumunu analiz eden birçoğumuz bunu daha önce öngörmüştük: M. Corina Machado’nun liderliğindeki aşırı sağcı, faşist grup ve onun kukla adayı Edmundo Gonzalez’in aslında seçimlere dair hiçbir niyeti yoktu. İpucu: diğer muhalefet adaylarının aksine, sonuçları kabul etme ve sonuçlar geldikten sonra herhangi bir şiddeti reddetme anlaşmasını imzalamayı reddettiler. Çünkü tam olarak bunu planladılar. Sonuçlar gelmeden önce bile Machado, güçlü sosyal medya ağlarında Gonzalez’in seçimleri ezici bir çoğunlukla kazandığını söylüyordu.

Machado’nun neden ülkeyi gezip kampanya yapmaya ısrar ettiğini merak ediyorduk. Şimdi Başsavcı bunun nedenini öğrendi: Kampanya yapma örtüsü altında, Kolombiya’da eğitilmiş ve Kolombiyalı eski narkotrafikçi başkanlar Alvaro Uribe ve Duque’nin yardımıyla organize suç çeteleriyle bir araya getirdiği gruplarına ödeme yapıyordu. Seçimlerden sonraki gün sahneye çıkmaları için günde 150 dolara kadar ödeme alıyorlardı. Her “comandito” için stratejik hedefler belirlenmişti. Ayrıca, ABD’den uçakla geri gönderilen Venezuelalı göçmenler kılığında Venezuela’ya gelen birçok eğitimli terörist olduğu da ortaya çıktı.

Son birkaç gündür dünya çapında gösterilen görüntülerde, yangınlar çıkaran ve lastikleri yakan kişilerin her zaman “seçim sahtekârlığını reddeden insanlar” olarak tasvir edildiği görülüyor. Aslında, büyük çoğunluğu barışçıl olan halk, Chavistler veya muhalifler olsun, evlerinde rahatça oturuyorlardı ve bu olaylarla hiçbir ilgileri yoktu. Bu sözde özgürlük savaşçıları ne yaptı? Mağazaları, okulları, klinikleri, gıda depolarını, meydanları, elektrik santrallerini, PSUV merkezlerini, karakolları, su tesislerini yağmaladılar, yaktılar ve yok ettiler ve heykelleri yıktılar.

77 polis ve silahlı kuvvetler mensubunu yaraladılar, bir subayı boynundan vurarak öldürdüler, sosyal liderlerin birçoğunu evlerinden çıkarıp saldırdılar. Her bölgede, Bolivarcılıkla özdeşleşen sosyal topluluk liderlerinin listeleri vardı, evlerine saldırdılar ve dövdüler, kadınlar da dahil olmak üzere, hükümeti destekleyenleri ve kasabadaki herkesi öldürmekle tehdit ettiler. Hükümet, bu mağdurlara yardım etmek için özel bir fon oluşturdu.

Bu suçluların belirli bir planı vardı. Eğitimli, silahlıydılar ve bir kısmı ödemelerini uyuşturucu olarak aldılar. Yakalananların hepsinde yapılan kan testleri uyuşturucu varlığını gösteriyor. Belirli bölgelerde organize narkotrafikçi gruplarıyla birleştiler. Genel plan, 10 eyalete elektrik arzını kesmek, kaos yaratmak, saldırmak, Miraflores’e (ana hükümet binası) yürümek, başkanı yakalamak veya öldürmek ve yabancı müdahale için zemin hazırlamaktı. Bütün bunları nasıl biliyoruz? Herhangi bir ideoloji veya demokrasi için savaşmıyorlar, savunmasız insanlara saldıran korkaklar, ama yakalandıklarında dizlerinin üstüne çöküp ağlayarak bildiklerini yetkililere anlatıyorlar.

2015 ve 2017’deki sokak şiddetinden bugün büyük bir fark var, dünyaya Venezuela’nın kaos içinde olduğunu ve "müdahale edilmesi" gerektiğini iletmek için gösterilen “guarimbas” görüntüleri. O zaman, Venezuelalılar iğrenerek ve şaşkınlıkla izlediler çünkü suçlular saldırı, kundakçılık ve ölümlerden dolayı asla tutuklanmadılar. O zamanın Başsavcısı Luisa Ortega, bu sokak suçlularının "Demokratik haklarını kullanıyorlar" diyerek tutuklanmaması gerektiği talimatını verdi. Suçları ortaya çıktıktan sonra kaçtığı ABD’de CIA’in kendisine verdiği milyonlarca dolarla lüks içinde yaşıyor.

Bu olayların ardından Ulusal Meclis, 1999’da ilk yazıldığında Anayasa’da bulunmayan bu tür barış karşıtı korkunç suçları da kapsayan modern terörle mücadele yasalarını kabul etti. Artık cezasızlık olmayacak; şu ana kadar bin 62 kişi tutuklandı ve yargılanacaklar. Neredeyse hiçbir baskı olmadan kolayca itiraf ediyorlar. Venezuelalı polis ve askeri kuvvetlerin, başka ülkelerde olduğu gibi teröristleri vurarak değil, onları canlı yakalamış olmaları büyük bir övgüyü hak ediyor.

ABD, Kanada veya Avrupa hükümetleri, silahlı grupların yangınlar çıkarıp, kamu görevlilerine ve halka saldırdığı, şehirlerini terörize ettiği durumlarda ne yapardı? Kesinlikle anında yakalanır ve büyük olasılıkla olay yerinde vurulurlardı.

BATI’NIN KUKLASI

Başkan Maduro, "Bu filmi daha önce gördük" dedi. 1999’dan beri Chávez ve Maduro yönetimindeki Bolivarcı hükümet, 31 seçim geçirdi ve her zaman aşırı sağ muhalefet “Sahtekârlık” diye bağırdı. Ulusal Meclis, eyalet hükümetleri ve belediye başkanlıklarında yer kazandıklarında seçimleri tanırlar. Kazandıklarında seçimler meşrudur, kaybettiklerinde ise sahtekârlık. Bu defalarca oldu ama uluslararası medya bunu asla fark etmez ya da fark etmek istemez.

Uluslararası faşist aşırı sağ ve CIA’in Venezuela hükümetini yasadışı yaptırımları ve ülkeye yabancı müdahaleyi haklı çıkarmak için büyük bir dezenformasyon ve karalama kampanyasıyla devirmeye çalıştığı bir girişimle karşı karşıyayız.

Aşırı sağın poster kızı Machado’nun karanlık geçmişi ve suçları, darbelerdeki rolü, geçmişteki sokak şiddetini teşvik etmesi, ABD’den Venezuela’ya karşı yaptırım ve askeri müdahale talep etmesi ve şu anda suç çeteleri ve narkoterör gruplarıyla işbirliği yapması asla gündeme gelmez. Onun kuklası Edmundo González, El Salvador’un iç savaşında ölüm mangalarının lojistiği ve finansmanında yer aldı. Ellerinde kan var.

Ama bu, 2015 ve 2017’dekinden farklı bir dünya. Venezuela güçlü ve hazırlıklı. Ekonomisi, yaptırımlara rağmen çeşitlenmiş ve büyümüş durumda. Artık yalnızca ABD petrol pazarına bağımlı değil - tüm dünya petrolünü istiyor. Hatta ABD bile, Louisiana ve Teksas’taki rafinerileri için Venezuela petrolüne ihtiyaç duyuyor, bu da kritik bir başkanlık seçim yılında benzin fiyatlarını düşük tutmak için önemli.

Batı’nın yıllarca süren Venezuela’yı kötüleme ve zarar verme politikaları geri tepti. Venezuela, dost ve müttefik olarak Doğu’ya yöneldi. Rusya ve Çin, Venezuela’nın ve seçim sürecinin yanında durdu. Türkiye, İran, Hindistan, OPEC ve yakında Bağlantısızlar Hareketi ülkeleri de Venezuela’nın yanında yer alacak. Aşırı sağın amacı bir seçim kazanmak değil, bir darbe provoke etmekti. Ve BRICS Venezuela’yı stratejik bir ortak olarak gördüğünden onu tam üye olarak kabul etmeye hazırlanıyor. Bu, Venezuela’nın gelişimi için Avrupa, ABD ve Kanada’nın yaptığı muameleden çok daha fazla fırsat açacaktır.

Kaynak: counterpunch.org

Çeviren: Umut Can FIRTINA