Sizler; sanatçı iktidarı eleştirmesin, muhalif olmasın, biat etsin arzusundasınız. Öyle ünlüler tabii ki var. Ama biz, hayallerimizin peşinden gitmemizi sağlayan bu ışıklı yola sizden izin alarak çıkmadık.

Bu, yasaksız bir yaz olmalı
Fotoğraf: Freepik

Sayın İçişleri Bakanı, belediye başkanları, sayın valiler ve kaymakamlar, önümüz yaz sezonu. Yaz sezonu demek konserler, festivaller ve etkinlikler demek. Geçtiğimiz sene konser iptalleri ve yasaklanan müzik festivalleri yüzünden, pandemi yüzünden büyük yara alan müzik sektörü adeta durma noktasına gelmişti. Bu sene de benzer olumsuzlukların yaşanmaması ve de tamamen subjektif gerekçelere dayanan “müzik yasakları”nın önüne geçebilmek için yetkililere öncelikle sanatçılar nasıl insanlardır ondan söz edeyim. Sanatçılar, söyleyecek sözleri olan insanlardır. Varoluşsal sorunları, yaşamın anlamını, ölüm gerçeği karşısındaki çaresizliğimizi yaptıkları eserlerle anlatan özgür ruhlardır. Sanatçı biat etmez. Haksızlıklığın, eşitsizliğin, adaletsizliğin, her türlü ayrımcılığın karşısında durur. Otoriteden hiç hazzetmez. 

SANATÇI SARAYIN SOYTARILARINA ÖZENMEZ

Barışseverdir ama yeri geldiğinde en aşılmaz duvar, çelikten kalkan olur. Sanatçı bütün bu evrenin sadece insanlar için yaratılmadığını bilir. Onun için küçücük bir kedi yavrusu da önemlidir, okyanus dibindeki bir dip balığı da, Afrika’daki devasa filler de. Deniz de önemlidir, orman da, soluduğumuz hava da. Sanatçı duyarlıdır. Yaşadıkları ya da gördükleri olumsuzluklara karşı gözlerini kapamaz, kafasını kuma gömmez. Hele hele baskıya hiç gelemez. Yaptıklarından ve düşündüklerinden dolayı idamla yargılanacağını bile bilse geri adım atmaz. İnatçıdır. 

Uzlaşmadan yanadır ama orta yolcu değildir. Yaşamanın sadece nefes alıp vermek olmadığını en iyi o bilir. Hümanisttir. Aydındır. Tabii ki de muhaliftir. Kılık kıyafetine; sahnede söylediklerine hele ki eserlerine karışılmasından nefret eder. Ne zaman böyle bir durumla karşılaşsa sesi bir öncekinden daha gür çıkar. Sansür, sözlüğünde yoktur. Dalkavukluk nedir bilmez. Sarayın soytarılarına özenmez. Toplumun gelişmesi için çalışır. Soma’daki maden işçileri de önemlidir, yurtlarda tacize uğrayan çocuklar da, sınırdaki Mehmetçik de, dezavantajlı gruplar da. Devrimcidir. Haktan, adaletten yanadır. Her türlü sömürünün karşısındadır. Kimi ateisttir, kimi beş vakit namazındadır, kimi deisttir. Bilemezsiniz. İnancı sadece kendisini bağlar. Ülkesinin bağımsızlığı her şeyden önemlidir. Emperyalizm karşıtıdır. Kültür emperyalizmine de karşıdır. Aklın ve bilimin yolundan ayrılmaz. Eserlerinde mistik ögeler görseniz de din üzerinden siyaset üreten bir devlet modelinin, din üzerinden dayatmanın karşısındadır. Doğrucudur. Açıksözlüdür. Demokrasi sevdalısıdır…

Sanatçılarla ilgili ilk aklıma gelenler bunlar. Yazımın girişinde sözünü etiğim yetkililer de sanırım bu sanatçı tanımlamalarımda herhangi bir olumsuzluk görmemiştir. Bugüne kadar yaşadığım tecrübeler bana şunu gösterdi ki en büyük çıkmazımız empati yoksunluğu. Sizler; sanatçı iktidarı eleştirmesin, muhalif olmasın, biat etsin arzusundasınız. Öyle ünlüler tabii ki var. Ama sizler de bizler de biliyoruz ki sanatçıyı kucaklamak yerine onunla kavgalı olmayı, onu işinden ederek cezalandırmayı, hapisle korkutmayı sizler seçtiniz. Bu doğru bir yol ve yöntem değil. Zira biz hayallerimizin peşinden gitmemizi sağlayan bu ışıklı yola, sizden izin alarak çıkmadık ve öyle de sürdürmeyeceğiz.

Çerçeveyi biraz daraltalım. Şimdi biz müzisyenler ne istiyoruz? Önce pandemi, ardından ekonomik kriz, sonrasında da ne yazık ki Güneydoğu Anadolu bölgemizde meydana gelen deprem felaketi nedeniyle durma noktasına gelen ve yüz binlerce insanın geçim kapısı olan müzik sektörünü eski dinamizmine kavuşturmak. Konserler ve festivaller haftalar öncesinden alınan izinler sayesinde gerçekleşebiliyor. Birkaç meczup derneğin, birkaç ırkçı vakfın düşmanca söylemleri sizleri konserleri yasaklama yoluna itmesin. Koskoca TC Devleti bir konserin güvenliğini sağlayamayacak mı? Hem bizleri hem dinleyicileri hem de menajerleri, organizatörleri koca bir sektörü cezalandırmayın… Benden söylemesi…