Bugünü ve geleceği kucaklayan: Astroloji 101

ÖYKÜM DENİZ

Konuşmalarımızın, bir karşı cinsi tanımanın veya sohbet esnasında çözemediğimiz boşlukların yanıtlarını aradığımız yerdir şu soru: “Sen hangi burçtun?” Bu soruyu duyduğunuz zaman sanırsınız ki eyvah çocukluğunuzdan şimdiki zamana kadar bütün sırlarınız ortaya çıkacak. Fakat ne yazık ki astroloji bu konuda en çok yanlış anlaşılan ve günahı alınan bilimsel gerçekliğe sahip olmayan sözdebilimdir.

Gülcay Güney çevirisiyle Say Yayınları'ndan okurlarıyla buluşan Astroloji 101 adlı kitabın yazarı Kathleen Sears astroloji hakkında yanlışları düzeltmek adına güzel bir cümle kuruyor:

 “Astroloji günbegün bizim başımıza gelecekleri öngöremez çünkü anlık olgularla değil de daha çok akımlar ve yönelimlerle ilgilenir.” Astrolojinin hikâyesi, astrolojinin dili, astrolojinin evleri, gezegenler, gezegenler ve burçlar, ileri astroloji ve pratik astroloji başlıklarıyla 7 bölümden oluşan kitap yalnızca burçların özellikleri ve birbiriyle ilişkisinden bahsetmekle kalmayıp astroloji bilimini inceliyor. Astrolojinin tarihi, her ne kadar astroloji kelimesi altında olmasa da eylemlerle ve gözlemlerle astrolojinin altyapısına uyduğu için tarihinin oldukça eskilere dayandığı düşünülüyor. MÖ 2000’lerde Mezopotamya'da Babil devletinin kuşların uçuş rotalarının ve kurban edilmiş hayvanların kalıntılarının incelemeleri, yıldızlarla diğer göksel cisimlerin hareketlerini gözlemlemeleri astrolojinin temelini oluşturduğu söylenir. Yazar astroloji olarak görülen bu eylemleri bir çatı altında toplar gibi tarih yolundaki adımları anlatırken şu cümle ile söze başlıyor: “Astrolojinin doğumu üç konuya dayanır: Hayal gücü, gözlem ve matematik.” İşte astroloji bilimi bu kadardır. Sadece yıldızlar ve gezegenler değil astroloji üç temelin birbiriyle olan arkadaşlığından doğan mesajlardır. “Evvela Koç gelir sırtında ışıldayan altın postu / Merakla bekler Boğa’nın öfkeden kabarmış burnunu” mısralarını içeren bir şiirinde Marcus Manilius, Zodyak’taki burçlardan bahseder. Hatırlanan ilk astrologlardan Romalı Marcus Manilius, kaderin değil dünyanın hâkimiyete sahip olduğunu ve kaderin buna boyun eğdiğini düşünenlerdendir. Burçları Tanrılarla da ilişkilendiren bu astrolog Apollo’ya İkizler, Venüs’e Boğa ve Minerva’ya da Koç burcunu yakıştırıyor. 

Kathleen Ears, son zamanların ilgi odağı olmuş spritüal hareket olan New Age akımına da değiniyor. Bu akımın varsayımı insanların bulundukları çağdan, bu çağa Balık burcu çağı da deniyor, aydınlanma ve doyum devri olarak kabul edilmiş kova çağına doğru ilerlemekte olduğudur. New Age akımı bu bağlamda astrolojiyi insanların kendi potansiyellerinin farkına varmaları ve bu potansiyelin getirilerini kabullenerek yerine getirmeleri yolunda bir araç olarak görüyor. Eline astroloji bayrağını alan çoğunluğun hayatımızı da yönetebileceği düşüncesiyle yaptığı yanlış yorumlara karşılık Sears, “Astrolojiyle ilgili en yaygın yanlış yorumlamalardan biri de kaderimizi belirlediği şeklinde olandır. Gerçek şudur ki astroloji potansiyelimizi anlatır; potansiyeli gerçekleştirmek ya da reddetmek bizim tercihimizdir” fikrini her fırsatta vurgular. Tüm bu kısa fakat astrolojinin tarihinden gücünü aldığı kaynaklara kadar açıklamalarda bulunan Sears, burçların sembollerine, evlerine ve ay ile güneş burcu açıklamalarına yer verdikten sonra her bir burcun anlatımlarını da yapıyor.

Astroloji 101, gerçek anlamda bir bilimin kapısını çalıp içeriye atmak istediğimiz o adımı gerçekleştirmek yolunda çok iyi bir kitap. İlgili olan okurlarının yanında önyargılı olan okurları da düşünerek çok irdelenmeden anlatılan astrolojinin ardından burçların çocukluktan başlayarak aşk, kırmızı çizgiler ve başka burçlarla olan iletişimlerine kadar birçok önemli bilgilerini de okurlarına sunuyor. Birçok yoruma karşılık Sears’ın hazırladığı birçok 101 tabanlı kitaplardan biri olan Astroloji 101, önyargılarınızı kıracak hassasiyette hazırlanmış. “Astroloji çalışmaları hem kendimize hem de çevremizdeki insanlara ilişkin bilgi ve farkındalığımızı arttırır. Gücümüze güç katar.”