İyi yönetilmiş, iyi çalışılmış, seyirlik, anlatımı güçlü bir oyun Inishmann'ın Sakatı. Gelecek sezon devam edecek olan oyun, tiyatroseverlerin beklediği tüm tatları barındırıyor ve özellikle genç oyuncuların pırıl pırıl performanslarıyla umut veriyor

İrlanda'nın genç yazarlarından Martin McDonagh, Inishmann'ın Sakatı oyu-nuyla bir kez daha seyircinin karşısında. Bir kez daha diyorum çünkü genç yazarın ilk oyunu Leenane'in Güzellik Kraliçesi, yedinci sezonunda İstanbul Devlet Tiyatrosu çatısı altında hâlâ seyirciyle buluşuyor. İrlandalı yazarın diğer oyunları da ödenekli, özel ve amatör tiyatrolar tarafından çevirilerinin yapıldığı 1996 yılından beri sahneleniyor.

Bize çok uzak bir coğrafyanın ve kültürün küçük insanlarının trajikomik hikâyelerine odaklı bu oyunları, Türkiye seyircisi de çok sevmiş gibi görünüyor. 'Karanlık Güldürüler' olarak nitelenen McDonagh oyunları, İrlanda kültürünü ve dilini başarıyla yansıtırken, küçük insanların salt oralara özgüy-müş gibi duran hikâyelerini öyle alt metinlerle, durumlarla ve çatışmalarla dolduruyor ki İrlanda'nın Batı kıyısında ve yakınlarında geçen oyunlar bir anda bu coğrafyada geçi-yormuşcasına seyirciyi içine alıyor. Bunda yazarın dehasının şüphesiz çok önemli bir payı var ancak kendi var oluşunu her daim sorgulayan insanın, ait olduğu kültür, toprak, ırk ne olursa olsun yaşam kavgası; ortak kaygılarda, acılarda ve bitmeyen bir mücadelede buluşuyor.

McDonagh, oyun kişilerini yaratırken bu evrensel varoluş kaygısını ve kavgasını, küçücük duran hikâyelerle besleyerek sağlam bir çatı oluşturmuş ve oyunlar, nerede sahnelenirse sahnelensin seyirciye yumruk gibi çarpan ortak bir etkiye ve kendine özgü bir dile kavuşmuş.

Yazarın, Aran Üçlemeleri'nin ilk ayağı Inishmann'ın Sakatı. Inishmore'lu Yüzbaşı, ve Inıisheer'in Ölüm Perileri'yse diğer oyunlar. Her biri isimlerini aldıkları adalarda geçen bu öykülerden Inishmann'ın Sakatı, Ahmed Levendoğlu, çevirisi ve yönetmenliğiyle İstanbul Devlet Tiyatrosu tarafından sahneye taşınmış.

HİCİV DOLU ELEŞTİREL BAKIŞ
Afife Tiyatro ödüllerinden, Yılın En Başarılı Prodüksiyonu, Yardımcı Rolde Yılın En Başarılı Erkek Oyuncusu, (Adsız Karaduman) Yardımcı Rolde Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu, (Sema Çeyrekbaşıoğlu) Yılın En Başarılı Sahne Tasarımı (Ali Cem Köroğlu) ödüllerini alan oyun, Sadri Alışık Ödülleri'nde de tiyatro alanında bu yıl ilk kez verilen 'Yılın en başarılı yapımının yönetmeni' ödülüne ve Gençlik Ödülüne (Deniz Gönenç Sümer) değer görüldü.

Tiyatro sanatında ödül kurumu ülkemizde tartışmalarla sürüp gitse de yapımın bunca ödüle değer görülmesi tesadüf değil. Zira ödenekli tiyatrolarda süre giden kısırlığın içinde parlayan ve umut veren bir oyun Inishmann'ın Sakatı.

Oyunda, 1934 yılında Inishmann Ada-sı'na komşu Inishmore Adası'na gelen Amerikalı bir film ekibinin, ada halkının tekdüze, sıkıntı dolu ve dışa kapalı yaşamında yarattığı etkiler komik öğelerle harmanlanarak akıcı bir dille anlatılıyor. Bir yandan da ada sakinlerinin umuttan ve değişimden yoksun, durağan ada hayatının eylemsizliğiyle körelmiş hikâyeleri süregidiyor.

Hikâyenin merkezinde ailesi öldükten sonra iki teyzesiyle yaşayan sakat Billy (Deniz Gönenç Sümer) ve Amerika hayaliyle yanıp tutuşan ve adadan bir an önce kurtulmak isteyen, Helen (Pelin Gülmez) ve Bart-ley (Mertcan Semerci) var.

Diğer oyun kişileriyse adada yaşamayı çoktan kabullenmiş, kendi küçük dünyaları içinde kaybolmuş, her tür değişime ve yeniliğe kapalı karakterler. Değişimin adresinin Hollywood oluşu ve oyun boyunca adı çok anılmamakla birlikte adadaki varlığı sürekli hissedilen İrlanda-İngiltere çatışmasına ada halkının duyarsızlığıysa yazarın İrlanda'ya ve kördüğüm olmuş İngiltere, İrlanda mücadelesine hiciv dolu eleştirel bakışını hissettiriyor.

USTALAR YE GENÇLER BİR ARADA
Billy'nin fiziksel engellerine rağmen umudu ve aklı simgeleyen özellikleri, oyunun diğer iki genç karakteri Helen ve Bartley'in umursamaz ama lafını sakınmayan tavırları gençliğin değiştirici, devrimci ve aydınlık yüzünü adadaki tüm yılgınlığa inat vurgulanıyor.

Diğer karakterlere bakacak olduğumuzda en çok ilgiyi şüphesiz Mammy karakteri çekiyor. Sema Çeyrekbaşıoğlu'nun ustalıkla can verdiği, oğlu tarafından sürekli içki içiri-lerek uyutulan ve öldürülmeye çalışılan bilge bir alkolik Mammy. Her şeyin farkında ama köşesine çekilmiş usul usul ölümü bekliyor. Adsız Karaduman tarafından canlandırılan oğul Johhnypateenmike, adanın dış dünyayla tek bağlantısı ve ayaklı gazetesi. Getirdiği haberlerdeki tek düzelik, aslında incir çekirdeğini doldurmayacak olayların, ada halkının tek neşesi ve bilgi birikimi olmasıysa ada yaşamına dair güçlü bir ipucu.

Billy'nin iki teyzesiyse hayatla tüm bağlantılarını kopartmış en ufak bir değişikliğe bile tahammülü olmayan, dünyalarını yaşadıkları dükkânda var etmiş, dindar ada insanları. Sonuç olarak Inishmann, öyle bir ada ki Amerika'dan gelen şekerlemelerin yolunun gözlendiği, komşu adaya gelen film ekibine büyük umutların bağlandığı, kendi yaşamından memnuniyetsiz ama bunu değiştirmek için hiçbir şey yapmayan bireylerin hapishanesi aslında. Oyundaki gençlerse, McDonagh'ın geleceğe ve değişime umut dolu, yer yer masalsı bakışının simgesi.

Yönetmen Ahmed Levendoğlu tarafından yapılan çeviriyse oyunun en önemli silahlarından. Kendine özgü bir dili olan oyun, başta seyirciye yadırgatsa ve anlamakta sıkıntı yaratsa da bir süre sonra şiirsel ve ada halkına özgü bir yapıya kavuşuyor. Nitekim çeviri, ada dilinin folklorik anlatım zenginliğini başarıyla sahneye taşıyor ve oyunun yarattığı atmosferin en önemli ayaklarından biri oluyor sahnede kullanılan Türkçe. Çevirilerimizde alışık olmadığımız bu özenli yaklaşım için Levendoğlu'nu tebrik etmek gerek.

Oyunculuklara gelince, Billy rolünde Deniz Gönenç Sümer oldukça zorlu bir performansın altından başarıyla kalkmış. Tek kolu ve tek bacağı sakat olan Billy'yi oyun boyunca beden formunu bozmadan, abartıya kaçmadan gayet ekonomik canlandırmış. Billy'nin iç dünyasını, değişimlerini, duygusal geçişlerini oldukça yetkin sahneye taşımış.

Pelin Gülmez ve Mertcan Semerci'de rollerinin gerektirdiği enerjiyi başarıyla sahneye taşıyor. İstanbul Devlet Tiyatrosu'nun usta oyuncularıysa üç genç oyuncuyla birlikte ortak bir armoni yaratmayı ve Inishmann halkının; yalın, samimi, içe dönük yaşantısını başarılı bir biçimde sahneye taşıyor.

DEKORLA YARATILAN İLLÜZYON
Oyunun Ali Cem Köroğlu'na ait ödüllü sahne tasarımıysa, anlatımı pekiştiren, adanın kapalılığını vurgulayan bir anlatım aracı olmuş. Her açıldığında adanın ayrı bir yönünü gösteren sahneyi kaplayan dev ada dekoru oyunun sözüne başarıyla hizmet ediyor. Bu yaratıcı buluş sahne değişimlerini daha hızlı yaratabilse ve sahne makinistlerini, dekor değişimleri sırasında görmesek dekorla yaratılan illüzyon, seyircide daha rahat karşılığını bulacaktır kanaatimce.

Sonuç olarak iyi yönetilmiş, iyi çalışılmış, seyirlik, anlatımı güçlü bir oyun Inishmann'ın Sakatı. Gelecek sezon devam edecek olan oyun, tiyatroseverlerin beklediği tüm tatları barındırıyor ve özellikle genç oyuncuların pırıl pırıl performanslarıyla umut veriyor.