Seçim sezonunun sonuna geldik. Bu sezon dünyanın her yerindeki politikacıların üreme aylarıdır. Dört yılda, beş yılda, on beş yılda bir üreme ihtiyacı duyan politikacı canlıları özellikle bazı ülkelerde üreme işini çok ciddiye almaktadır. Gerek kaos, gerek geleneklere abanmak, gerekse çeşitli hassasiyetleri okşayarak bu ayları geçirirler. Hele son günlerde iyice vahşileşerek kendisi dışında herkese karşı saldırgan bir tavır içine giren çağ dışı türlere de dikkat etmek gerekmektedir.

Politikacılar, çoğalmak için büyük meydanlara çıkarlar. Geniş ve alabildiğince kalabalık meydanlar politikacıların üreyip çoğalması için en etkili yerlerden biridir. Hatta genelde “Benim meydanım senin meydanından daha büyük” diye birbirleriyle tuhaf bir şekilde yarışırlar.

***

Uygun bir meydana bırakılan bir politikacı sporu kısa bir süre içinde kitlesel infial gerçekleştirebilecek hale gelebilir. Politikacının çoğalması yoğurda benzer. Önce oluşması için hamuruna kendisinden önceki politikacılardan katılır. Bazen farklı türlerden politikacılar hiç beklemediğiniz anda bir araya gelip yeni alaşımlar oluşturmaya çalışır. Bu yeni oluşumlar bazen daha iyiye evrilecek yeni formlar ortaya çıkarabilirken, bazen de daha da karanlık, geri kafalı bir hal alabilirler. Bir önce dediklerini unutur, R’ye bağlayıp, eskiden ne yaptılarsa tam tersini yapabilirler. Hatta bir gün önce rakiplerine nefret kusarken, ertesi gün “Seçim tatlı bir rekabettir” bile diyebilirler.

Zaman içinde tüm politikacıların mayası bozulur, daha değişik politikacılar olurlar. Bir nevi politik mutasyon. Politikacılardaki çeşitlilik de işte böyle bir şekildir. Aynı kedilerin renk renk olması, balıkların çeşit çeşit olması gibi politikacılar da hayvanlar ve canlıların alemini kendilerine örnek olarak görür. Zaten çeşitlilik, evrim ve gelişimin olmadığı bir yerde hayat da renklenemez. Kupkuru bir kalabalık olur çıkar.

***

Seçim zamanı politikacı, çeşitli şekillerde karşısındaki cinse kur yapar. Kur yapmasındaki amaç çiftleşme olmasına rağmen nedense genelde üreme değildir. Politikacı üreyecekse kendi kendine üreyebildiği için sırf zevk olsun diye çiftleşme törenlerine başlarlar. Tören için alan çok önemlidir. Günler öncesinden çiftleşeceği alanı çeşitli kağıt, plastik, renkli balon ve ip parçalarıyla kendi çirkin estetiğine göre (politikacılar arasında genelde estetik her zaman çirkinden yanadır) donatır. Bayrak, flama ve ne anlamı olduğunu bilemediğim balon gibi, bebeklerin ve baloncuların dışında kimsenin umurunda olmayan acayip alan, hala yeterince kirlenmemiştir. Seçim mevsimindeki kızışmış politikacı; alandaki sessizliği de bozup, o mekanın kendisine ait olduğunu rakiplerine anlatmak istediği için, sesi sonuna kadar açık, dandik melodilerden, yine dandik şekillerde devşirilmiş, dandik sözleri olan (sözler her zaman umut, iyimserlik, kardeşlik ve barış gibi genelde politikacıların çok da iplemediği konulardan; bazen de tek adama tapmanın güzelliği ve güce sahip olana yakın olmanın verdiği fanatiksel bir tonda, her şeyden çok da haberi olmayan halkı yemlemek için seçilir) şarkılarla, seçim otobüsleriyle adeta meydanın içine sonik bir şekilde en büyük ihtiyaçlarını yani güçlerini ve egolarını  giderirler. (Bkz: S*çım otobüsü)

***

Çocuklar politikacıların en sevdiği şeydir. Çünkü henüz özgür iradeyle düşünemediklerinden çocuklar politikacılara karşı herhangi bir olumlu ya da olumsuz duygu beslemezler. Bir kez daha tabiatın bir mucizesi gerçekleşir: Çocuklarla ilgilenen politikacılar ise aslında çocuk yerinde hep kucaklarında seçmenin olduğunu düşünür. Çünkü politikacının kucağında politikacıyı takmadan oturan bir çocuk, politikacı için her an en tehlikeli şey de olabilir. Bu durum genelde politikacıların en korktuğu şeydir. Günümüzde bazı politikacılar çocuklara -ya da kısa boylu gördüğü kim varsa- kamyon, oyuncak araba hediye ederek, onlarda bilinçaltı bir etkileşim yakalamayı denemektedir. Bazen de çocukların kafasını taşla yarma tekniğini denerler.

Politikacılar sık sık olmasa da bazen fakirlerin evine gider. Bu ziyaret fakirlerin iki kıytırık fotoğrafının bir sürü kıytırık gazetede basılması zaferi yanı sıra, politikacı için de zorunlu askerlik gibi bir şeydir. Politikacılar fakir evlerinde çok daha fazla üşürler ama bunu kimseye hissettirmezler. Güçten ve iktidardan iyice yozlaşmış modeller ise halktan apayrı bir hayal ve araç konvoyu aleminde yaşar bir halde vatandaşın kafasına satranç tahtasından, çaya çeşitli promosyon malzemeleri atarak dikkat çekmeye çalışır.

Bir politikacı bir şeyi bir kere açmaz... Bazen, bazı ülkelerde aynı tesisi 5 kere açan arsız politikacılar var deseler de, bir şey bir kere açıldı mı, bir daha kapanmaz. Ona fermuar deniyor.

Pazar günü oyunuzu kullanırken, nasıl bir ülkede yaşamak istediğinizi bir kez daha düşünün. Çünkü hayatta kalmak, yaşamak değildir. Karanlık mı, yoksa biraz aydınlık mı?