Google Play Store
App Store

Fenerbahçe, 2. yarısının tamamında rakip kaleye baskı kurduğu Eyüpspor maçında, 1-1’lik beraberlikle 2 puan kaybederek, ilk 6 sıradaki takımların tümüne puan kaybetmiş oldu.

Maç, geçtiğimiz hafta oynanan Galatasaray – Trabzonspor maçının son bölümünün bir devamı gibi başladı adeta. Orta sahalar daha maçın ilk 15 dakikasında kaybolmuş gibiydi ve Eyüpspor’un planının topu kendi sahasının ortasına, küçük ikili ve üçlü pas trafikleriyle getirdikten sonra sarı-lacivertlilerin savunmasının arkasına kaçırmak olduğu açıktı, öyle ki 21.dakikada kendi sahalarının ortasında kazandıkları taç atışını dahi 30-40 metrelik bir taçla Fenerbahçe savunmasının arkasına doğru kullandılar. Fenerbahçe’nin planı ise yine Sofyan Amrabat’ın kendi sahasında kuracağı akınlara ve buradan Tadic ve Kostic ikilisinin yer aldığı sol kanata indirilecek toplara bağlıydı. Bu oyun anlayışının Fenerbahçe’ye çok büyük zarar verdiğini bir kez daha yineleyelim. Savunma önü oyuncunuz, stoperleriniz oyun kuramadığından ya da bu zaafı ortadan kaldıracak bir oyun planına sahip olmadığınızdan, kendi stoperlerinizin arasına girmeyi geçtim onların daha da gerisine gömülüp oyun başlattığında, hem akın başlangıcındaki yeri olması gerekenden çok daha geride oluyor ve takımın boyunu uzatıyor, hem de kendi normal pozisyonunda bulunmadığından orada pas istasyonu olacak bir oyuncunun eksikliği hissediliyor. Fenerbahçe’nin bu yüzden devre arasında, her ne kadar bu tür stoperlerin sayısı giderek azalsa da, akını, savunma hattında, Amrabat’a ihtiyaç duymadan, kurabileceği bir stoper transferi yapması ya da bu oyun anlayışını toptan terk etmesi ve yeni bir plan bulması gerekiyor.

Eyüpspor devreden ilk yarının başındaki kadar diri dönemedi. Muhtemelen, yedikleri itirazlara konu olan gol, teknik direktörlerinin gördüğü kırmızı kart ve Fenerbahçe’nin ikinci yarıya daha moralli çıkması sebebiyle rakip kaleyi daha az düşünen bir görüntü verdiler. Mourinho bunu görür görmez, en geç 55. dakikada oyun Dzeko’yu alarak forveti ikileyebilirdi aslında. Zira Bosnalı oyuncunun rakip sahadaki varlığı, Eyüpspor’un rakip kalede değerlendiremediği her hızlı atak sonrası onlar için bir tehdit oluşturdu. Ama asıl problem Fenerbahçe’nin haftalardır uğraştığı bir başka dert. Kenar oyuncularının yaratıcılıktan uzak, savruk oyunu. Bu oyuncuların yerinde, zamanında yapacakları tek doğru pasın dahi neler yapabileceğini ilk yarının sonunda gelen golde gördük. Kostic aslında maçın genelinde çok kötü değildi, fakat Allan Saint-Maximin’in sezon başından beri devam eden savrukluğu giderek daha büyük problemlere yol açmaya başladı. Buna bir panik değişikliği olarak sahaya atılan Cengiz Ünder’in de neredeyse hiçbir katkı vermeyen performansı eklenince, Fenerbahçe 1 puana razı oldu, hatta maçın sonlarında Thiam, topu boş kaleye vurabilse ondan da olabilirdi.

Geçen hafta, Mourinho için, Eyüpspor maçının çok önemli bir eşik olduğunu, çünkü ilk 6 sırada yer alan kendisi dışındaki hiçbir takıma karşı kazanamadığını hatırlatmış, Eyüp deplasmanının bu halkanın son zinciri olması halinde kendisi için oldukça kötü bir karne ile karşı karşıya kalacağını belirtmiştik. Portekizli teknik adam, bu anlamda kariyerinin en kötü dönemlerinden birisi ile karşı karşıya ve kum saati sanki ters çevrilmiş gibi.