Cesaret öğrenilebilir mi?
Çocuğuna “cesur ol” ya da “özgüvenli ol” diyen anne ve baba, davranışları ile bunun tam tersi sonuçlara yol açabilir. Bir çocuğun düşüp
Çocuğuna “cesur ol” ya da “özgüvenli ol” diyen anne ve baba, davranışları ile bunun tam tersi sonuçlara yol açabilir. Bir çocuğun düşüp kalkmadan büyümesi ve gelişmesi mümkün değildir. Cesaret ancak yaşamaya, denemeye izin verdiğimiz ölçüde gelişir
Çocuklar sınırlarını zorlayarak öğrenir. Peki, sınırlara ihtiyacı olan çocuklara anne-babalar ne zaman sınır koymalıdır? Anne-babalar hangi sınırları kahramanca savunmalıdır? Ebeveynler, tehlikenin açık ve somut olduğuna inandıkları her durumda çocuklarına sınır koyabilir. Ancak ebeveynlerin kendi kaygıları gerçeklerin ötesine geçtiğinde, çocukların gelişimini engelleyecek birtakım durumlar ortaya çıkabilir. Örneğin “Parka, bahçeye gitmelidir, ama...” diyen anne-babaları ele alalım. Çeşitli endişeler nedeniyle çocuğu evde tutmak ve televizyon karşısına oturtmak, söz konusu endişeleri kaynağından uzaklaştırmak için uygun bir çözüm değildir.
Tehlike içeride de dışarıda da var… Elbette, dış dünya çocuklar için de yetişkinler için de çeşitli tehlikeler içermektedir. Ancak bu tehlikeler, tam da sandığımız yerde değildir. Örneğin, ABD gibi ülkemize göre kişisel güvenliğe daha fazla önem veren bir ülkede bile, çocukların yaşadıkları tehlikeli durumların başında “ev kazaları” gelmektedir. Çocukların oturdukları yerden kalkıp, deneyerek, yaşayarak öğrenmelerini engellemek, ileride “keşke bıraksaydık da...” diyeceğimiz bir duruma; düşe kalka, kirlene temizlene büyümesine olanak verdiğimizde bunun tam tersine, “iyi ki bıraktık da...” diyeceğimiz bir kazanca dönüşecektir. Çocuklarımıza ilişkin kendi korkularımızı kontrol edebildiğimizde ve ‘keşke’ler kadar ‘iyi ki’lerin de rolünü artırabildiğimizde, çocuklarımızın hayata bakış açılarını olumlu yönde şekillendirmekte belirleyici olabiliriz.
Ebeveynlerin cesaret gelişimine katkısı. Çocuklar, büyürken toplumsal hayatın içinde yer almalıdır. Bu sırada, anne babanın çocuğun çevresinde, erişebileceği fiziksel ve duygusal mesafede olması gerekir. Çocuk, karşılaştığı zorluklarla nasıl başa çıkacağına dair ebeveynlerinin yol göstericiliğine ve yüreklendiriciliğine ihtiyaç duyar. Ebeveynler çocuğun ihtiyacına duyarlı olduklarında, ona gereken donanımı sağlayarak ve bu kazandırdıkları donanımı uygulaması için sokakta, bahçede ya da okulda gereken özgürlüğü vererek, cesaretinin inşasına katkıda bulunabilir.
Korku, tehlikenin gerçek boyutunu yansıtmaz. Çocuk, korkuya teslim olmakla, korkularını aşmak arasında kaldığında ne yapacaktır? Korku duygusu, bir tehlikenin varlığını bize bildirir. Ancak tehlikenin korkutuculuğu, tehlikenin gerçek boyutunu yansıtmaz. Tehlikeyi olduğundan büyük değerlendirdiğimizde, korkumuz bizi durdurur, dondurur ve tutuklaştırır. Tehlikeyi gerçekte olduğundan küçük gördüğümüzde ise, cesaret değil ‘gözü kara’ bir cüret ile hareket edebiliriz. Oysa çocuk, riskli durumları doğru değerlendirdiğinde, gerçek tehlikelerden gerekirse kaçabileceğini ve aşabileceği korkutucu durumların üstüne gidebileceğini bilir.
‘Doğru’ cesaret, korkuyu kabul etmekle, anlamakla ve doğru şekilde tahlil etmekle gelişir. Bu şekilde bireyin güvenliğini maksimum seviyede korur. Cesur kişiler, korku duygusunu bilen insanlardır.
Çocuklar korkuyla ilişkilerini nasıl ayarlar, tehlikeli ve korkutucu durumlara yaklaşım tarzlarını nasıl geliştirirler? Çocuklar, korkularına kaynaklık eden durumlarda, anne ve babanın tam desteğini hissettikleri ölçüde rahatlayabilirler. Anne ve babalar yersiz korkuları ile (düşersin, giysilerin kirlenir) çocuğa destek olmak yerine, onun hayatını gereksiz yere kısıtladıklarında, çocuğun deneyerek yaşayarak öğrenmesini, korkuyu tanımasını engellemiş olurlar. Çocuğuna “cesur ol” ya da “özgüvenli ol” diyen anne ve baba, davranışları ile bunun tam tersi sonuçlara yol açabilir. Bir çocuğun düşüp kalkmadan büyümesi ve gelişmesi mümkün değildir. Cesaret ancak yaşamaya, denemeye izin verdiğimiz ölçüde gelişir. Çocuğa karşı engelleyici olmak yerine çocuğun deneyerek öğrenme sürecinde erişim alanı kapsamında kalmak, anne ve babanın verebileceği en büyük destektir.
Cesur davranışın gelişimi ve geleceğe yansıması. Çocuğun cesaretini ve kendine güvenini kazanması, ileriki yaşlarda karşılaşacağı daha korkutucu olabilecek durumları daha kolay aşmasına yardımcı olur. Korkutucu durumlarla karşılaştıklarında çocuklukta kazandıkları beceriler devreye girer. Bu beceriler, örneğin; başka bir eve taşınmak, iş değiştirmek gibi bir kişinin iş yaşamından özel yaşamına kadar hayatında değişiklik yapmasını gerektiren ve hayatının birçok döneminde karşılaşabileceği yeni, dolayısıyla da hafif korkutucu olan durumlara daha gerçekçi yaklaşmasını, zorluklara dayanabilmesini ve onları aşabilmesini sağlar.