Google Play Store
App Store
CHP erken seçimi zorluyor mu, bekliyor mu?

Doğan abinin (Tılıç) perşembe günü gazetemizde yayınlanan Özgür Özel röportajı, siyasetin gündemini belirledi. CHP Lideri’nin, “Vatandaş da, anketler gösteriyor ki, yavaş yavaş seçim istemeye başladı. Erdoğan 5 yıllığına seçildi ama bence seçildikten 2.5 yıl sonra, bugünden 1.5 yıl sonra erken seçim olur. Ben erken seçimden kaçmam, bunun için koşarım” sözleri, erken seçim tartışmasını alevlendirdi.

Sözlerinin tartışma yaratmasının ardından Özel, aynı konuyla ilgili iki açıklama daha yaptı. Bunlardan ilkini, basın mensuplarının sorularını yanıtlarken yaptı ve “Erken seçim yapılabilmesi için 360 milletvekilinin oyuna ihtiyaç var. Bugün için böyle bir milletvekili sayısı bizde ve muhalefette yok zaten. İktidar istemeden erken seçim teknik olarak mümkün değil. İstiyor muyum, gelecek hafta olsun istiyorum. Parti birinci partiyken bu kadar zor durumdaki insanların umudu CHP olmuşken neden istemeyeyim” dedi.

Dün ise İsmail Küçükkaya’ya konuk olduğu Halk TV yayınında, “Parlamentoda 360 oy gerekiyor. Erken seçim şu anda teknik olarak mümkün değil. Şartlar böyle giderse önümüzdeki yıl talebi dillendiririz. 2,5 yıl olduğunda erken seçimi isteriz” değerlendirmesinde bulundu.

Özgür Özel’in sonraki iki açıklamasında işaret ettiği ‘360 vekil’ meselesi önemli. Zira Özel, Meclis aritmetiğinin altını çizerek, kendisinin erken seçim istediğini ancak partisinin bunu yapacak gücünün olmadığını anlatma uğraşında. Bu nedenle konunun kendi niyetinden çok, sandalye dağılımıyla ilgili olduğuna dikkat çekti; “İstiyor muyum? Vallahi gelecek hafta olsun, gelecek ay olsun istiyorum seçim. Neden seçim istemeyeyim?” ifadelerini de bu nedenle kullandı.

Konuya buradan bakınca, Özel’in mesajlarının önceki sözlerine göre tek farkı, erken seçime dair bir tarih belirtmesi oldu. Özel, yerel seçimlerin ardından yaptığı açıklamalarda da yerel seçim başarısını erken seçim talep etmek için kullanmayacaklarını, halkın talebine kulak vereceklerini belirtmişti. Son erken seçim mesajlarında da aslında bu tutumu boşa düşüren bir ifade yoktu. Özel sadece, erken seçimin zamanlaması konusundaki tahminini, beklentisini paylaştı. Görüşünü de şöyle temellendirdi:

“10 bin lira emekli maaşı dünyanın hiçbir yerinde izah edilemezken siz bu sese kulak tıkarsanız; üzüm üreticisinden çay üreticisine, fındıktan buğday üreticisine hepsini perişan ederseniz bıçak kemiğe dayanır, vatandaş erken seçim ister ve sizi gönderir. Bence 5 yıl tamamlanmaz, 2.5’uncu yılda, tam ortasında erken seçim olur. Bugünden 1.5 yıl sonra bir erken seçimi olası görüyorum.”

Elbette anamuhalefetin lideri olarak Özel’in son sözleri, erken seçimin ne kadar erken olacağına ilişkin topluma bir veri sunması bakımından diğer demeçlerinden farklıydı. Artık tüm aktörler planlarını, erken seçimin 2026 başlarında gerçekleşme ihtimalini gözeterek şekillendirecek.

Bununla birlikte CHP’nin erken seçimi zorlayan değil bekleyen tarafta olduğunu da not etmek gerek. Denklem değişmedi; muhalefet hâlâ, erken seçimde ittirici değil, daha çok gözleyici konumda kalmayı tercih ediyor. Eş zamanlı olarak karşı mahalledeki karşılığını da bu yıkım sürecinde artırabileceğini düşünüyor. Dolayısıyla “normalleşme-yumuşama” sürecinin düne göre farklı bir yoğunlukla da olsa devam etmesi muhtemel.

Öte yandan erken seçim bahsinde hesaba katılması gereken bir diğer detay da siyasetin, ekseriyetle profesyonel politikacıların mesleği olduğu. Özel, neden erken seçimin son genel seçimden 2,5 yıl sonra yapılabileceğini düşünüyor? Çünkü 2 yılı doldurup özlük hakkını almayan vekiller, kolay kolay erken seçime ikna edilemez. Bu da partiler üstü bir “realite”.

Erken seçim, Erdoğan’ın 3. defa (gerçekte 4. defa) cumhurbaşkanı adayı olmasının tek yasal yolu. Henüz emeklilik sinyali vermeyen Erdoğan’ın, eğer koltuğunda oturmaya devam etmek istiyorsa erken seçime ihtiyacı var. Öncesinde ise toplumun üzerinden zam, vergi ve faiz üçlüsüyle silindir gibi geçen Şimşek programının yeni bir seçim ekonomisini devreye sokmak için “başarı” sağlamasına muhtaç.

Özel’in tahmininin doğru çıktığını varsayarsak esas soru şu: Ülke 1,5 yıl sonra sandık başına gittiğinde, iktidar bugünkünden daha zayıf, muhalefet ise daha avantajlı olacak mı? Bu kritiğin doğru yapılması gerekiyor. Çünkü erken seçimin zamanlaması ve hangi şartlar altında yapıldığı, sonucu belirleyen temel faktörler olacak.