Google Play Store
App Store
Çiftçinin toprağının kiralanması büyük resmin bir parçası olarak görülmeli
Fotoğraf: Depo Photos

Dr. Fatih ÖZDEN - Ege Üniversitesi Tarım Ekonomisi Bölümü

Resmi Gazete’de 22 Ağustos’ta yayınlanarak yürürlüğe giren “İşlenmeyen Tarım Arazilerinin Tarımsal Amaçlı Kiraya Verilmesine İlişkin Yönetmelik” ile mülkiyeti gerçek ve tüzel kişilere ait ve üst üste iki yıl işlenmeyen tarım arazileri, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından kiralanabilecek. Bu yönetmelik, daha önce hiçbir demokratik ve katılımcı hazırlık sürecini içermeyen, tam anlamıyla tepeden inme bir yaklaşımla Tarım Kanunu’nda yapılan değişiklikle gündeme gelen Tarımsal Üretimin Planlamasına Yönelik Yönetmelik gibi, Bakanlığın rızaya değil zora dayalı olarak bitkisel üretimi organize etme çabasının devamı olarak görülebilir.

Türkiye 2022’den bu yana yaklaşık 2,6 milyon hektar ekilebilir tarım arazisini tarım dışı amaçlarla kaybetmiştir. Son çıkan yönetmeliği değerlendirirken hâlihazırda Türkiye’nin dört bir yanındaki tarım dışı kullanım amacıyla yapılan kamulaştırmalar, acele kamulaştırma süreçleri, tarım arazilerinin rezerv alan olarak ilan edilmesi, arazi toplulaştırma uygulamaları ve 2013 yılından beri yürürlükte olan Bütünşehir Kanunu gibi gelişmeleri göz önünde bulundurmak ve bu yönetmeliği büyük resmin bir parçası olarak görmek gerekir. Bu büyük resim, sermayenin genelde yaşam alanlarımıza, özelde ise tarım arazilerine yönelik kimi zaman rant, kimi zaman da sermaye birikimi amacıyla gerçekleştirdiği müdahalelerdir.

∗∗∗

Bakanlık, çiftçilerin üretim yapamaz hale gelmesi ve tarım arazisini iki yıl üst üste ekememelerinin ardındaki kök nedenleri tespit edip, yeniden üretimin koşullarını yaratacak politikalar geliştirmek yerine, “kimin elinde sermaye varsa o üretsin” yaklaşımını benimsemektedir. Yönetmelikte, kiralamada önceliğin, arazinin kiralanacağı yerde ikamet edenlere, meslek odalarına ve STK’lara verileceği belirtilmiş olsa da, bu önceliğim uygulamada nasıl hayata geçirileceği konusunda ciddi belirsizlikler mevcuttur. Ayrıca, yönetmelikte, öncelikli gruplardan birden fazla istekli çıkması durumunda en yüksek teklifi verene arazinin kiralanacağı ifade edilmektedir. Bu durum, önümüzdeki dönemde arazi rantından öncelikli olarak yararlanmak adına, hiçbir toplumsal kaygısı olmayan ancak varmış gibi yapan sermeye destekli STK’ların kurulmasını da gündeme getirebilir.

∗∗∗

Son günlerde ülkenin birçok bölgesinde çiftçi eylemlerine tanıklık ediyoruz. Bu eylemlerin dikkat çeken yönlerinden biri de çiftçilerin traktörleriyle eylemlere katılım göstermeleri. Traktörlerin marka ve modellerine baktığımızda artık orta ve büyük ölçekli diyebileceğimiz çiftçilerin de ekonomik açıdan ciddi sıkıntılar yaşadığı çıkarsamasını yapabiliriz. Dolayısıyla Türkiye’de artık küçük büyük fark etmeksizin çiftçiler üretim yapamaz veya ürettiklerini satamaz hale gelmiştir. Böylesi bir sürecin içindeyken bu yönetmeliğin çıkmasının ayrı bir anlam taşımaktadır: “Madem üretemiyorsun, madem satamıyorsun, o zaman kirala” mesajı veriliyor. Bu durum, ciddi bir gıda krizi ve gıda güvencesi riskine de işaret ediyor. Bu yönetmeliği, çiftçiye dayalı tarım politikasının iflası ve sermayeye, şirketlere dayalı yeni tarım politikasının belgesi olarak değerlendirmek mümkündür.