Google Play Store
App Store

Meta anlatım varmış gibi gözükse de, aslında türün eleştirisini yapamayan, daha çok aksiyona yaslanan bir film olmuş.

Çığlık’taki meta anlatı nereye gitti?
Fotoğraf: IMDb

Netflix’te “Çığlık 6” (2023) filmini görünce, slasher türüne olan sevgimden tekrar izlemek istedim. Slasher filmleri, maskeli bir katilin bir grup insanı tek tek avladığı yapımlar olarak bilinir. “Teksas Katliamı” ve “Cadılar Bayramı” gibi 70’lerin kült filmleriyle popülerleşen bu tür, “Çığlık” (1996) ile 90’larda adeta yeniden doğdu. Slasher korkular, kimi zaman ‘kitle kültürünün istismar edici ürünleri’ olarak görülse de, “Çığlık” ve devam filmleri bu türü bir kültürel fenomene dönüştürdü.

‘FINAL GİRL’

Wes Craven, korku sinemasında meta anlatıyı en doğrudan ve etkili şekilde kullanan yönetmendi. “Elm Sokağında Kabus” ile Freddy Krueger’ı, film karakteri olduğunun farkında olan kahramanlarla yüzleştirirken, “Çığlık” serisinde korku klişelerini açıkça tartışarak seyirciyi oyuna dâhil etti. Daha önce de meta unsurlar kullanılmıştı ama Craven, bunu korku sinemasında en güçlü haliyle işleyerek geniş kitlelere ulaştırdı. Buna ek olarak, Kevin Williamson’ın zeki senaryosu ve Sidney Prescott gibi güçlü bir ‘final girl’ karakteri, “Çığlık”ı slasher sinemasının en ikonik filmlerinden biri haline getirdi. ‘Final girl’, slasher türünün arketiplerinden biridir; hayatta kalan, katili alt eden cesur ve zeki kadın kahramanı simgeler.

“Çığlık” serisini eşsiz kılan bir diğer unsur da kuşkusuz Kevin Williamson’ın keskin, ironik diyaloglarıydı. Korku sinemasının kurallarını tersyüz eden meta yaklaşımı, “Çığlık”ı yalnızca bir korku serisi olmaktan çıkarıp akademik tartışmalara da konu edilmesini sağladı. Meta anlatı, hikâyenin kendi kurgusallığının farkında olması ve bunu izleyiciye sezdirerek bir oyun alanı yaratmasıdır.

“Çığlık” serisinde bu, karakterlerin korku filmi kurallarını doğrudan tartışması, türün klişeleriyle dalga geçmesi ve izleyicinin beklentilerini altüst etmesiyle kendini gösteriyordu. Ancak “Çığlık 6”, meta anlatı açısından önceki filmlerine kıyasla oldukça zayıf kalıyor. İlk filmler, korku filmi kurallarını farkında olarak ihlal eder ve türün klişelerini eğlenceli bir şekilde parodiye dönüştürürken, “Çığlık 6” aksiyona ve kanlı sahnelere odaklanmış. Meta sahneler, serinin önceki filmlerindeki ince zekâdan ve ironi yüklü eleştiriden oldukça uzaktı.

Özellikle karakterlerin korku filmi kurallarını açıklarken yaptığı diyaloglar, doğal ve eğlenceli olmaktan çok zorlama hissettirdi. “Çığlık 2 ve 4” gibi filmler, tür klişeleriyle oynayarak seyirciyi ters köşeye yatırırken, “Çığlık 6” bu açıdan oldukça yüzeysel kaldı. Meta anlatım varmış gibi gözükse de, aslında türün eleştirisini yapamayan, daha çok aksiyona yaslanan bir film olmuş.

KASABA’DAN ŞEHRE

2022’de Matt Bettinelli-Olpin ve Tyler Gillett’in yönettiği “Çığlık 5” ile serinin geleceği sorgulanmıştı. “Çığlık 6”da görüyoruz ki seri bambaşka bir boyuta taşınmış. İlk dört film Woodsboro’nun kasvetli banliyö atmosferine dayanırken, “Çığlık 5”te bu atmosfer terk edilip büyük şehre geçilmişti. Bu, serinin ruhunu kaybetmek olarak değerlendirilmişti. Benzer şekilde, 13. Cuma serisi de kırsal alanlardan New York sokaklarına taşındığında aynı eleştiriyi almıştı.

“Çığlık 6”nın bu dinamikleri toparlayacağını umut etmiştim, ancak eski tarz korkunun tamamen kaybolduğu açık. Yönetmenler Bettinelli-Olpin ve Gillett, “Çığlık 6”da Ghostface’i daha acımasız bir katile dönüştürüp, aksiyon ve şiddet dozunu artırmış. Ancak, metro sahnesindeki klostrofobik gerilim gibi anlar, karakter dinamikleriyle derinleştirilemediği için geçici bir etki bırakıyordu. New York sokaklarındaki kovalamacalar ise, geniş mekânın potansiyelini tam kullanamamıştı. Şehrin anonim yapısı, daha büyük bir tehdit hissi yaratabilirdi ama bu fırsat değerlendirilememiş. “Çığlık 2”deki sinema salon sahnesindeki gibi, izleyiciye sürekli bir tehdit duygusu verilseydi, gerilim daha derin ve etkili olabilirdi.

BEKLENEN DÖNÜŞÜM 7’DE

İyi haberler var! “Çığlık 7” ile ilgili heyecan verici gelişmeler yaşanıyor. “Çığlık 6”da Sidney Prescott’ın olmaması ve Gale Weathers’ın daha geri planda kalması büyük boşluk yaratmıştı. Ancak, “Çığlık 7”de bu boşluk doldurulacak. Melissa Barrera’nın canlandırdığı Sam Carpenter karakteri, önceki filmde eleştirilmişti ve Barrera, Kasım 2023’te filmden kovuldu. Bunun sebebinin, sosyal medya paylaşımları olduğu söylendi. Bu, karakterin tamamen çıkarılabileceği veya başka bir oyuncuya devredilebileceği anlamına geliyor.

Ancak daha heyecan verici bir haber var: Neve Campbell, “Çığlık 7”ye geri dönecek! Sidney Prescott karakterinin dönüşü fanlar için büyük müjde. Ayrıca, serinin ilk filmlerinin yazarı ve yapımcısı Kevin Williamson da “Çığlık 7”yi yönetmek üzere ekibe katıldı. Bu, filmin eski ruhuna ve tarzına dönmesi adına büyük bir adım. Çekimleri yeni başlayan “Çığlık 7”, serinin ikonik yönlerini yeniden ele alarak eski gücüne kavuşmayı hedefliyor gibi görünüyor. Uzun zamandır beklenen dönüşümü 2026’da izleyebileceğiz.