Google Play Store
App Store

Avukat Serdar Öktem’i öldürmekle görevlendirilen ilk tetikçi Mayıs’ta, ikincisi ise Eylül’de yakalanmış. Çete yöneticileri ile temasa geçen Öktem, sulh sağlandığını ve ölüm tehdidinin sona erdiğini sanmış.

Cinayetten önce tetikçi yakalanmış
Avukat Öktem 6 Ekim günü uğradığı silahlı saldırıda yaşamını yitirmişti.

Avukat Serdar Öktem’e yönelik suikast, Türkiye’de yeraltı ile yerüstünün birleştiği derin karanlığın son sahnesi oldu. İstanbul’un göbeğinde Kalaşnikoflarla işlenen cinayetin bir tarafında Sinan Ateş suikastı diğer tarafında kitleselleşen yeni nesil çeteler duruyor.

Öktem siyasi cinayetle yeraltı dünyasının kesiştiği noktadaki önemli bir aktördü. Çocukluk yaşlarından itibaren Ülkü Ocakları’nda, MHP’de yer aldı. Hukuk fakültesini bitirdikten sonra ülkücü sokak çeteleri ve mafya gruplarının avukatlığını yaptı. Böylece suç örgütleri ile çok yakın temasta oldu.

2013 yılında İstanbul Maltepe Gülsuyu’nda Hasan Ferit Gedik’i öldüren Doğukan Çep’in avukatıydı. 2015’te İstanbul Kadıköy’de kadınlara yönelik tacizi önlemek isteyen Eğitim Sen üyesi 31 yaşındaki öğretmen Bahadır Grammeşin’i katledenlerin avukatlığını da Serdar Öktem üslenmişti. Aynı zamanda suça karışan bazı polisler, MHP’li siyasiler onun müvekkiliydi. Ülkü Ocakları’nın hukuk birimlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı oldu. Nikâh şahitliğini Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım yapmıştı.

‘İŞ BİTİRİCİ AVUKAT’

MHP’nin emniyet ve yargıdaki kadrolaşması ona pek çok kapıyı açmış ve ‘iş bitirici’ avukat olarak nam salmıştı. Artık büyük mafya gruplarının avukatı olmuştu. Sarallar’a yakın olan Ali Uzun’un, Şirinler Çetesi’nin Lideri ‘Meks’ lakaplı Mehmet Sabri Şirin’in ve çok sayıda suç örgütü yöneticisinin avukatıydı. Daltonlar suç örgütünün bazı liderlerinin avukatlığını yapmıştı. Son dönemde ise Daltonlarla düşman olan Casperlar suç örgütü ile çok yakın ilişki içindeydi. Casperlar’ın Lideri ‘Hamuş’ lakaplı İsmail Atız ile çok sık görüşüyordu.

KİMLER KURTARDI?

İddiaya göre; avukatlık sınırlarını çok aşarak bu suç örgütlerinin yasadışı faaliyetlerinde yer almaya başladı. 30 Aralık 2022’de eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in öldürülmesindeki rolü de Öktem’in siyaset ve mafya bağlantılarını ortaya koydu. Tetikçileri organize eden Doğukan Çep’in, tetikçi Eray Özyağcı’nın avukatlığını yapmıştı ve onları Sinan Ateş cinayeti için yönlendirdiği herkesin bildiği bir sırdı. Tetikçiler ile Ateş cinayetinin Ankara ayağındaki isimleri irtibatlandırmıştı. Davada tetikçiler ile eski Ülkü Ocakları Başkanı Tolgahan Demirbaş’a ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Emre Yüksel’in arasında bulunduğu 4 sanık ise 15-18 yıl arasında hapis cezaları aldı. Suikasttaki kilit rolüne karşın davada Öktem’in dosyası ayrıldı ve 21 ay tutukluluktan sonra 2 Ekim 2024 tarihinde tahliye edildi. Öktem’in bunca delil ve irtibatına karşın ceza almamasını, cezaevinden çıkmasını sağlayan güçler karanlıkta kaldı. Hapishanede kalanlar ise Öktem gibi kurtarılmadıkları için tepkilerini dışarıya iletiyordu.

Öktem, Ateş cinayeti davasından tahliye olduktan sonra MHP ve Ülkü Ocakları’ndan uzaklaştırılmıştı. Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım artık onunla görüşmüyordu. Bunun nedenini henüz bilmiyoruz. Ama Öktem, emniyet ve yargıdaki ilişkilerinin bir bölümünü de kaybetmişti. Eskiden ona açılan emniyet ve mahkeme kapıları kapanmıştı.

‘EKİBİ BEN AYARLADIM’

Bu sırada Çep, ‘suikast işi’ni aldığı Öktem’i sürekli tehdit ederek para istiyordu. Parayı alamayınca Sincan Cezaevi’nden mahkemeye iki kez dilekçe göndererek Öktem hakkında ifade vermek istediğini, elinde deliller olduğunu anlattı. Ancak gizli eller yine devredeydi, aylarca ifadesi alınmadı.

Öktem, yakın çevresine Çep’in susmak karşılığında kendisinden para istediğini anlatıyordu. Ateş’e yönelik saldırı için Çep ekibini ayarladığını söylemekten de çekinmiyordu. Saldırının yaralamak amacıyla yapıldığını öne sürüyordu. Ancak cinayet anı görüntüleri ve suikast organizasyonu göz önünde bulundurulduğunda bu iddiası inandırıcı değildi.

GAYRİMEŞRU TARAF

Öktem cezaevinden çıktıktan sonra Casperlar ile çok yakındı. Sürekli olarak Casperlar’ın Lideri, Hamuş lakaplı İsmail Atız ile görüşüyordu. Onu yakından tanıyan biri şöyle anlatıyor: “Öktem’i sadece bir avukat olarak düşünürseniz yanılırsınız. O gayrimeşru dünya ile meşru dünyayı ayıran çizginin üzerinde yürüyen bir avukat değildi. Gayrimeşru tarafa geçmişti ve orada büyük paralar kazanıyordu. Çok hırslıydı. Sokakta gücü, çok önemli bağlantıları vardı. Son dönemde Casperlar grubuna çok yakındı.”

Resmi evrakta mayıs ayından itibaren Öktem’e yönelik saldırı istihbaratlarının polise ulaştığını görüyoruz. Bu dönemde Öktem’in polis koruması ve araç tahsisi almak için böyle bir yola başvurduğu da iddia ediliyor.

İLK TETİKÇİ YAKALANDI

Ancak bir süre sonra gerçek tehditler gelmeye başladı. Daltonlar, Öktem’i Casperlar’a çok yakın olduğu için uyarıyor, onlardan uzaklaşmasını söylüyordu. Mayıs ayında H.K. isimli Daltonlar mensubu, İstanbul’da yakalandı ve üzerinden Öktem’in fotoğrafı çıktı. H.K. ifadesinde kendisine bir savcıyı öldürme emri verildiğini ve fotoğraftaki Öktem’i savcı zannettiğini anlattı.

İstihbarat notlarında, Daltonlar Çetesi’nin Öktem’e saldırı planladığı yer alıyordu. Evinin bulunduğu Bakırköy ve bürosunun yer aldığı Şişli’deki emniyet müdürlüklerince, 9 Temmuz ve 25 Ağustos’ta Öktem’e bu istihbaratları aktarıldı ve koruma talep etmesi söylendi. Çağrılı koruma kararı alındı. Yani; bir tehdit hissettiğinde polis merkezini arayarak koruma isteyecekti. Öktem, geçen ay sürekli koruma talebiyle valiliğe başvurdu. İşlemler sürüyordu.

Ağustos ayı başında Casperlar ve Daltonlar çeteleri arasındaki çatışma yurtdışındaki saldırılarla şiddetlendi.

Daltonlar’dan Caner Koçak, 3 Ağustos’ta İspanya’da öldürüldü. Tetikçi, Casperlar mensubuydu.

Yine Daltonlar mensubu Furkan Yavuz ise 25 Eylül günü Belçika’da sokak ortasında kurşun yağmuruna tutuldu ve öldü.

‘ÇOK TEDİRGİNDİ’

Yakınlarının anlatımına göre; ağustos ayında Öktem çok tedirgindi. Tehditler artmıştı. Bazı arkadaşlarından zırhlı araçlarını ödünç istiyordu, korumalarla gezmeye başlamıştı.

Eylül ayında Şişli’deki ofisi önünde şüpheli bir kişi yakalandı. Bu kişinin üzerinden de Öktem’in fotoğrafı çıktı. İddiaya göre; Öktem, daha önce avukatlığını yaptığı Daltonlar’ın yönetici isimleri ile temasa geçti. Hatta cezaevindeki bazı isimlerle görüşerek aracı olmalarını istedi.

Ekim ayında ise sulh sağlandığını düşünerek rahatlamıştı. Daltonlar’dan öldürülmeyeceğine dair söz aldığını sanıyordu. Artık korumalarla gezmiyordu. Cinayetten kısa süre önce cezaevinde ziyaret ettiği suç örgütü liderlerine, “Aracılar konuştu. Beni hedef almayacaklar. Sulh sağlandı” demişti.

Oysa Şişli’deki ofisinin etrafında keşif yapanlar vardı.

AMAÇ: SANSASYON

6 Ekim günü saat 16.00 sıralarında Öktem, ofisinin de yer aldığı binanın otoparkından çıktı. Bir görüşmeye gidiyordu ve şoförünü yanına almamıştı, tek başınaydı. Binadan çıkarken onu izleyen çete mensuplarının bulunduğuna şüphe yok. İstanbul’un en işlek caddelerinden Büyükdere Caddesi’ne doğru gittiğini cadde üzerinde bir otomobilde bekleyen tetikçilere ilettiler. Öktem, ana caddeye çıkana kadar üç ayrı noktada durmak zorundaydı. Aslında buralarda çok daha kolay bir hedefti. Yeni nesil mafya unsurları genellikle bu noktalarda ve motosikletli tetikçilerle saldırı düzenliyordu. Ama bu kez hedefin İstanbul’un göbeğindeki caddeye kadar çıkmasını beklediler.

Trafik yoğundu. Bir otomobil ile yaklaşan Daltonlar mensubu dört tetikçi kar maskelerini taktı. İkisinde kalaşnikof diğer ikisinde tabanca vardı. Öktem’i kurşun yağmuruna tutarak öldürdüler. Kaçtıkları Arnavutköy ilçesinde yakalandılar. Tetikçilerle birlikte 13 kişi gözaltına alındı. Saldırının talimatı ise yurtdışından gelmişti.

Saldırganlar, cinayetten yarım saat sonra bir benzinlikte görüntülenmişti.

Daltonlar’ın saldırıyı kaleşnikoflar ve dört tetikçiyle yapmasının, gündüz vakti, en işlek caddede cinayeti işlemesinin bir nedeni var. Sansasyonel bir saldırı olmasını istiyorlardı. Tetikçilerin kaçma ihtimali yüksek bir saldırı yerine ülkenin gündemine düşecek bir suikast hedeflediler.

İstanbul ve Türkiye’nin yoksul sokaklarındaki geleceksiz gençlerle kitleselleşen bu yeni nesil suç örgütleri, çok sayıda operasyon yapılmasına karşın bu tür profesyonel cinayetler işleyebiliyor. Halen sokaklardaki güçlerini koruyorlar. Serdar Öktem’in öldürülmesinden sonra çetelerin yine karşı grupların avukatlarını hedef alabileceği iddia ediliyor.