Çocuk nefreti ve çocuk düşmanlığı 18’inci yy’dan bugüne dünyada tartışılan konuların başında geliyor. İhtiyaçların çocuklar üzerinden karşılanması, otoritenin sorgulandığı hissedildiğinde çocuklara kötü davranılması, çocuk üzerindeki otoritenin yaşam ve ölüm kadar mutlak olduğunu kabul eden görüş.

Çocuklar, yetişkinlerin ihtiyaçlarını karşılayan mülkler olarak görülüyorlar; tıpkı aletler ve hayvanlar gibi, tıpkı köleler ve hizmetkârlar gibi, tıpkı “doğallıkla” itaatkâr olan diğer gruplar gibi.

Hayatın her alanında kurulan her güç ilişkisi “güçlü devlet, güçlü adam” sadece iktidardakilerin gücünü pekiştirmeye yarıyor. Otokratik, totaliter yönetimlerin güçlenmesi ile dinselleşme birbirini besleyen dinamikler olarak çalışıyor. En tepedekinin despotluğu, gücü yetenin gücü yettiğine zulmettiği bir anlayışı toplumun tümüne bulaştırıyor. Böylece şiddete uğrayan, çalıştırılan, ucuz iş gücü olarak görülen, cinsel saldırıya, tecavüze maruz kalan, hapsedilen her çocuk tepedekinin gücünün yeniden üretilmesini sağlıyor. Gücü yetenin kazanacağı, zayıfın ise hakkının olmadığı anlayışı kapitalizmin hayat anlayışından öte bir değer taşımıyor.

***

2021-2022 eğitim öğretim yılında 570 bin 293 çocuk herhangi bir eğitim kurumuna kayıtlı değildi. Bu çocukların nerede olduğuna, ne yaşadığına ilişkin en ufak bir bilgi yok. Mesleki eğitim merkezleri adıyla 9’uncu sınıftan, 13 yaşından itibaren mevzuatta haftanın 4 günü fiiliyatta, çoğunlukla haftanın tamamı esnek çalışma koşullarında çalıştırılan sayısı ise yoksulluktan kaynaklı bir yılda yüzde 784 artışla 1 milyon 405 bine ulaştı. (Açıköğretim, ortaokul ve liselerindeki öğrenci sayısı ise 1 milyon 738 bin 198)

Çocukların çalıştırılma yaşı yasalar, yönetmelikler eliyle 13’e düşürüldü. Önceki gün 13 yaşında bir çocuk bir ülkenin başkentinde çırak olarak çalıştırıldığı oto tamir dükkânında üzerine yük asansörünün düşmesi sonucu yaşamını kaybetti. Ölümü bir yakını onu aradığı için ancak 3 saat sonra fark edildi.

Neden olan herkes suçlu. Her gün Kırmızı Pazartesi’nin yaşandığı bu topraklarda çocuklar gözlerimizin önünde yaşamlarını, umutlarını kaybediyor.

Bu acımasız düzen eliyle kaybediyoruz çocukları…

***

Evlenme, nişanlanma durumunda örgün eğitimle ilişikleri kesilir denilerek çocuk yaşta evlilikler yasallaştırıldı. Masalların yalancı çobanı TÜİK verileri bile bu gerçeğin üzerini örtmeyi başaramıyor. 2021’de yalnızca 16-17 yaş grubunda 14 bin çocuk resmi olarak çocuk yaşta ve zorla evlendirildi. Resmi olmayan sayılar ise kocaman bir bilinmezlik. 5 Haziran’da 6 yaşında “evlendirilen” H.K.G’nin davası görüldü. Bir kadının cesareti olmasaydı 6 yaşında bir çocuğa yaşatılan bu karanlığı kimse bilmeyecekti.

Yalnızca bir hafta içerisinde Eskişehir’de, İzmir’de okullara imam, vaiz görevlendirmesi yapıldı. İstanbul’da 237 okul TÜGVA’ya tahsis edildi. Ensar’da, Aladağ’da, Hiranur’da ve memleketin onlarca yerinde çocukların yaşamlarını ellerinden alan cemaatler sarayda resmi törenle ağırlandı.

Mafyalar, beşli çeteler, cemaatler ödüllendirilirken 16 yaşında bir çocuk afişe bıyık çizdiği için tutuklandı.

Emeğin, emekçilerin haklarının, kamusal, laik eğitim hakkının ortadan kalktığı koşullarda yoksulluğun artışı ve salgın, doğal afetler, göç ile okul terklerinin hızla artması, çocukların işçileştirilmesi, evlendirilmesi, çocuk istismarının artışı, yoksulluktan kaynaklı cemaat, tarikat gibi köktenci yapıların hedefi haline gelmesi bilimsel bir gerçek.

Okul terklerini yüzbinlerle ifade ettiğimiz çocuklar salgın, yoksulluk ve yaşanılan depremle birlikte çocuk yaşta işçilik, evlilik, sermaye, cemaat karanlığı ile tamamen kuşatılma riski ile karşı karşıya.

Bu karanlığı parçalayacak olan tek güç ise halkın, emekçilerin örgütlü gücü.