Google Play Store
App Store

Aileler değil tatil ya da etkinlik planlamak, her tatilde evde yalnız kalacak çocuklar için çözüm arayışına girmek durumunda. Bu konuda devletin destek mekanizmaları oldukça zayıf.

Çocuk yoksulluğu yaz tatili yapmaz

Ayşe Alan - Eğitimci, Yazar

Okuldan ve eğitimden söz ettiğimizde, genellikle eylül ile haziran ayları arasında yaşanan bir süreci düşünürüz. Oysa okulsuz geçen yaz ayları da eğitimin bir parçasıdır ve öğrencilerin hem başarısını hem de okulla bağını doğrudan etkiler.

HAKİKİ BOYUTUNU BİLMİYORUZ

Türkiye’de çocuk yoksulluğu ile ilgili nitelikli araştırmalara ve analizlere ulaşmak pek mümkün olmuyor. Çünkü çocuklarımızın yaz tatilini nasıl geçirdiğine dair kamuya açık veri yok.

Yine de çocuk yoksulluğunun eğitime yıkıcı etkileri olduğunu biliyoruz. Bu etkiler, tatilde de devam ediyor. Yoksulluk yaz tatili yapmıyor. Her çocuk tatilde plajlara, müzelere, oyun alanlarına, başka şehirlere gidemiyor. Birçok çocuk ailesinin kaderini paylaşıyor.

Tatilde çocuk işçilik yapan, eve kapanan, şehir betonlarının arasına sıkışan, kardeşlerine ya da evin yaşlılarına bakım emeği veren çocuklar var. Bu çocukların yazları da yoksunluk ve yoksulluk içinde geçiyor.

10 MİLYON ÇOCUK YOKSUL

Her zaman yazıp söylediğimiz gibi ülkemizde çocuk yoksulluğu ciddi bir sorun. UNICEF’in raporuna göre, Türkiye çocuk yoksulluğu sıralamasında OECD ülkeleri arasında ikinci sırada yer alıyor. Türkiye’de çocukların %42,4’ü, yani yaklaşık 10 milyon çocuk, yoksulluk içinde yaşıyor. TÜİK’in 2022 yılı verilerine göre, Türkiye genelinde maddi ve sosyal yoksunluk oranı %16,6. Sürekli yoksulluk oranı ise %14 seviyesinde.

Yetersiz beslenme, okuldan kopan çocuk sayılarının artması, çocukların okula dair temel ihtiyaçlarının karşılanamaması ve merkezî sınavlar her yıl daha artan bir biçimde yoksul çocukları sistem dışına atıyor. Bunlara ek olarak, çocukların yaz tatillerini nasıl geçirdiklerinin akademik ve sosyal gelişimlerine etkisini de konuşmamız gerekiyor.

TATİLLER ÇOCUKLARA GELİŞİM İMKÂNLARI SAĞLAR

Tatil döneminde çocuklar öğrenme kaybı yaşar, yani tüm yıl boyunca okulda öğrendiklerini unutma eğilimindedirler. Söylemek istediğim öğrencilerin tatilde derse devam etmesi, yaz ödevlerine boğulması gerektiği değil, elbette. Öğrenmenin sağlıklı bir şekilde devam etmesi nitelikli bir yaz tatiline, sağlıklı bir dinlenme ve kendini yenileyebilmeye bağlıdır.

Öncelikle çocukların tatilde sağlıklı bir ortamda olması, yeterli uyku, beslenme ve dinlenme olanaklarına sahip olması gerekir. Çocuklar bu dönemde fiziksel ve zihinsel bir dinlenme yaşamalı, kendilerini yeni öğrenme süreçlerine hazırlayabilmelidir.

Bu dinlenmeye fiziksel aktiviteler, yeni etkinlikler, yolculuklar, başka yerler, yeni insanlar, yeni deneyimler eklenebilmeli. Çocukların tatillerde eğitim, öğretim ve performans kaygıları içinde olmadan hayata karışması eğitimine, öğrenmesine, kişisel gelişimine ve bilişsel becerilerine çok büyük katkılar yapar.

Akademik kaygıdan bağımsız, sadece ilgi alanlarına göre çeşitli kurs, etkinlik ve atölyelere katılmaları da akademik, sosyal ve duygusal öğrenmeyi destekleyecek bir diğer ihtiyaçtır.

Bu imkânların verildiği bir yaz tatili, çocukların okula daha sağlıklı, enerjik, motive olarak başlamalarını sağlar. Hem okul başarısını artırır hem de öğrencilerin okulla bağını güçlendirir.

TATİL YOKSUL ÇOCUĞUN EVE KAPANMASI DEMEKTİR

Tatiller çalışan ebeveynler için öncelikle bir bakım verme sorunu ortaya çıkarır. Aileler değil tatil ya da etkinlik planlamak, her tatilde evde yalnız kalacak çocuklar için çözüm arayışına girmek durumunda. Bu konuda devletin destek mekanizmaları oldukça zayıf. Belediyelerin ve Spor Bakanlığının girişimleriyle yaratılan sınırlı etkinlik alanları ise belli yaş gruplarındaki çocukların küçük bir kısmını kapsıyor.

MEB ise bu işi Diyanet ve bazı vakıflara devretmiş görünüyor. Pek çok dinsel vakıf yaz tatili için Kuran kursu ve çeşitli etkinliklerden oluşan yaz okulları programları hazırlıyor ve uyguluyor.

Eve kapanan çocukların ise gün boyu ekran önünde saatlerini geçirdiğini ya da ihtiyacı olan bir aile bireyine bakım verdiğini tahmin etmek zor olmaz sanırım. Özellikle büyük şehirlerdeki yoksul çocuklar için tatil dinlenme değil, eve kapanma zamanıdır.

Oysa ki sosyal devlet tam da bunun için, çocukları aileden kalan sınıf kaderine terk etmemek için vardır. Devletin yıllardır yoksulluğu derinleştiren politikaları en çok çocuğu, çocuğun sağlığını, eğitimini, geleceğini vuruyor.

Temel eğitim olanaklarından yoksun olan, yetersiz beslenen, okula aç giden ve okuldan aç gelen bu çocuklar eğitim sistemimizde çoktan gözden çıkarılmış olduğundan ne yoksulluk ne de çocukların tatildeki ihtiyaçları bir konu ya da gündem olamıyor.