Çocuklarımız Gezi’yle yaşayacak
Gezi Direnişi sırasında ya polis şiddeti sonucu ya da ‘sivil’ kişilerce darp edilerek öldürülen 8 genci, milyonlar sahiplendi. Aileleri ise adalet mücadelesini sürdürürken çocuklarının peşinden koştuğu umudu hatırlatıyor. Ethem’in annesi Sayfi Sarısülük, “Bir daha olsun katılırım” derken Berkin’in babası Sami Elvan şunları söylüyor: “Gezi yaşayacak, bizim çocuklarımız da yaşayacak.”
DİLAN ESEN
AKP iktidarının bugüne kadar en çok sarsan halk direnişi Gezi 8 yaşında. Ülkenin dört bir yanından milyonlarca kişinin adalet, özgürlük ve eşitlik talebiyle isyanı haline gelen Gezi Direnişi’nin yarattığı umut hâlâ sürüyor. Milyonlarca yurttaşın desteğiyle haftalarca süren direnişte 8 genç katledildi. Berkin Elvan, Ali İsmail Korkmaz, Ethem Sarısülük, Abdullah Cömert, Mehmet Ayvalıtaş, Ahmet Atakan, Hasan Ferit Gedik ve Medeni Yıldırım yaşamını yitirdi. On bine yakın kişi ise yaralandı.
Gezi’de yaşamını yitiren gençlerin davalarının bir kısmı sonuçlandı, sonuçlanmayanların ise adalet ile mücadelesi devam ediyor. Ülke faillerin korunduğuna, hiç dava açılmadığına, dosyaların sürüncemede bırakıldığına ve her türlü hukuksuzluğa şahit oldu. Ancak Gezi’de öldürülen gençlerin aileleri, adalet arayışını sürdürüyor.
DÜŞLERİNİ GENÇLER GERÇEKLEŞTİRİYOR
19 yaşındaki üniversite öğrencisi Ali İsmail Korkmaz 10 Temmuz 2013’te Eskişehir’de Gezi Direnişi’ne destek için yapılan yürüyüşten sonra polis ve ‘sivil giyimli’ eli sopalı kişilerce darp edilerek öldürüldü. Ali İsmail’in davasında en yüksek cezayı sanık polis Mevlüt Saldoğan, yalnızca 13 yılla aldı. Saldoğan daha sonra hâlâ devam eden Gezi davasına da ‘mağdur’ olarak katıldı.
Ali İsmail’in annesi Emel Korkmaz, 8 yıldır hiçbir şeyin değişmediğini, acısının hâlâ ilk günkü kadar taze olduğunu söylüyor. Oğlunun katillerinin hak ettikleri cezayı almadığına vurgu yapan Korkmaz, “Canımı en çok da bu yakıyor. Tacizciler, tecavüzcüler, kadınları öldürülenler dışarıda geziyor ama özgürlüklerini savunan çocuklarımız katledildi. Gezi hepimiz için bir umuttu, direnişti. Gençlerimizin duyarlılığını gösterdiler ama maalesef acısını bize bıraktı” diyor.
Ali İsmail’in iyilik hareketi başlattığını hatırlatan anne Korkmaz, şöyle konuşuyor: “Maalesef devam ettirmesine izin vermediler. 19 yaşında çocuk denilecek bir gence, 8 kişiye acımasızca saldırdılar. Ali İsmail bedenen aramızda yok ama bugün gençler, Ali İsmail Korkmaz Vakfı aracılığıyla gençlerimiz yapıyor. İyi olan tarafı insanların Ali İsmail’i ve bütün çocuklarımızı sahiplenmesi. Bu da birazcık bizim acımızı hafifletiyor. Ali İsmail vakfıyla bu yıl 320 çocuğa burs verdik. 50 öğrenciyle başlamıştık. Ali İsmail hayallerini gerçekleştiremedi ama gerçekleştirecek çocuklarımıza burs ile yardımcı olduk.”
ONLARIN ONURU YOK
Berkin Elvan ise henüz 15 yaşındayken öldürüldü. Berkin, 269 gün yaşam mücadelesi verdikten sonra 11 Mart 2014’te hayatını kaybetti. Berkin’i vuran polis F.D.’nin yargılandığı dava 18 Haziran’da görülmeye devam edecek. Berkin’in babası Sami Elvan, Gezi’nin ne kadar anlamlı bir direniş olduğunu hatırlarken aynı zamanda çektikleri acıyı da aktarıyor: “Bizim için zor geçen günler.”
Gezi’nin anlamından şöyle bahsediyor Elvan: “Haksızlığa karşı başkaldırdığını, ülkede hırsızlığın, haramiliğin yolsuzluğun ne kadar yaygın olduğunu görebiliyoruz. Çocuklarımızın hiç unutulmayacağını biliyoruz. Gezi hiç unutulmayacak. Gezi yaşayacak, bizim çocuklarımız da yaşayacak.”
“Biz hâlâ adalet ve hukuk için mücadele ediyoruz” diyen Elvan, sözlerini şöyle noktalıyor: “Bizden çok daha kötü olacakları ortada. Biz haramilik yapmadık, hak yemedik. Nasıl insanları katlettikleri, neler yaptıkları ortada. Gün gelecek bizden daha beter hale delecekler. Biz onurluyuz ama onların onuru da yok. Karar duruşmasına giderken mahkeme heyetini aldılar. Yeni gelen heyetle karşılaşmadık daha. Umarım davaya herkes gelir adil bir şekilde kararını açıklar. Biz katilin bir an önce tutuklanıp cezaevine konmasını istiyoruz.”
BİR DAHA OLURSA KATILIRIM
Ankara Kızılay’da Gezi Direnişi sırasında polis kurşunuyla vurularak ölen Ethem Sarısülük, 14 Haziran 2013’te yaşamını yitirdi. Ethem’in ardından sanık polis memuruna hapis cezası verildi ancak para cezasına dönüştürüldü. “Hak yerini bulmadı” diyen Anne Sayfi Sarısülük, elini oğlunun toprağına dokunduramadığını söylüyor. Anne Sarısülük, şöyle konuşuyor: “Oğlumu 8 yıldır göremiyorum. Her şeyini özlüyorum. Oğlum mezarlığa yakışmıyor. Ama katil ortada geziyor. O silah herhalde onların elinde teneke parçasıymış. Umarım bir Gezi daha olur da katılırım.”
Dönemin başbakanı şimdiki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın istifa etmesini isteyen Sarısülük, “Oğlumun anması var ama nasıl anacağımı bilmiyorum. Oğlumun kanının döküldüğü yerde katiller geziyor” ifadelerini kullanıyor.
HAKSIZLIĞA KARŞI ÇIKTILAR
Hatay Armutlu’daki eylemde polis tarafından kafasından gaz fişeğiyle vurulan 22 yaşındaki Ahmet Atakan, çatıdan düştü. Ahmet’in yaşamını nasıl yitirdiği hâlâ bir bilinmez. Atakan’ın ölümüne ilişkin henüz bir dava açılmadığı gibi Hatay Valiliği sorumlu polisler hakkında soruşturma izni de vermedi. Tüm bu olanlara karşı Ahmet’in annesi Emsal Atakan diğer aileler gibi büyük acılar yaşadıklarını dile getiriyor. Anne Atakan, şunları söylüyor: “Gencecik çocuklarımı katledenler cezalandırılmadı. Biz hep adalet istedik. Adalet herkese lazım olacak. 8 yıl geçti, oğlum Ahmet’in davası bile yok. Ahmet’in öldürüldüğü yerde gaz kapsülleri bulunmuştu. Bunlar için incelemeler yapıldı ama ne olduğunun anlaşılmadığına ilişkin cevaplar geldi. DNA testi istediler sonucu Ahmet’e ait çıktı. Bu çıkmasına rağmen Hatay Valisi sorumlu polisler hakkında dava açılmasını engelledi. İtirazımız hâlâ duruyor, cevap gelmedi.”
Ahmet’in hayatını kaybetmesinin üzerinden yıllar geçtiğini ve bu sürede 5 savcının değiştiğini anımsatan Atakan, “2013 yılındaki başbakan ‘Emri ben verdim’ dedi. Emri verenler de belli, katilleri savunanlar da belli. 8 yıldır oğlumun davası açmayanlar, bana dava açtı. Bizim çocuklarımız haksızlığa karşı çıktılar, barış istediler ama hükümet başka yere çekti. Gezi direnişi onurumuzdur. Çocuklarımızla gurur duyuyoruz. Biz onurlu aydın gençler yetiştirdik. Yüz yıllardır kardeşliğin ne olduğunu biliyoruz” diye konuşuyor.
KATİL ŞİMDİ SERBEST
Hatay Armutlu’daki eylemlere katılan 22 yaşındaki Abdullah Cömert 3 Haziran 2013’te akrep aracından atılan biber gazıyla başından vurularak öldürüldü. Abdocan’ı öldürenler şimdi serbest. Ağabey Adnan Cömert de ülkedeki cezasızlığa dikkat çekiyor: “Cezasızlık suç teşkil ediyor. Polisler ya da sivil giyimli kişiler şiddet uyguluyor ama ceza verilmiyor. Yargıya müdahale ediliyor.”
Abdocan’ı gaz fişeğiyle vuran polisi, avukatları Hatice Can ile birlikte ortaya çıkardıklarını belirten Cömert, şöyle devam ediyor: “Katil ortaya çıksa da hak ettiği cezayı alamadı. Sadece 6 yıl kadar ceza aldı. Şimdi de denetimli serbestlikle tahliye edildi. Anayasa Mahkemesi’ndeki başvurumuz da hâlâ beklemede.”
Ağabey Cömert, “Adalet kalmadı” diyor ve ekliyor: “Oysa Abdullah bu ülkede yaşayan herkes için oradaydı. Gezi onların hâlâ korkulu rüyası. Hâlâ Gezi’yi dillerinden düşürmüyorlar. Ancak Gezi’yi yalnızca onurlu insanlar anlayabilir.”
GEZİ KÖTÜLÜĞÜ ENGELLEDİ
İstanbul Ümraniye’de Gezi Direnişi sırasında yapılan yürüyüşte bir arabanın çarpması sonucu hayatını kaybeden Mehmet Ayvalıtaş’ın ölümüyle ilgili davada sanıklar Mehmet Görkem Demirbaş ve Cengiz Aktaş hakkında beraat kararı verildi. Baba Ayvalıtaş ise “İçimizdeki yangın mezara kadar gidecek” diyerek tepkisini dile getiriyor. Ayvalıtaş, şu ifadeleri kullanıyor: “Türkiye’de adalet hiç yok. Denizin dibinde adalet hiç yok, memleketimizi cehenneme çevirdiler. Bir sürü pislikler çıkıyor ama hâlâ Gezi’yi hedef alıyorlar. Gezi olmasaydı ülke daha kötü bir hale gelirdi. Gezi bunu engellemiş oldu. Mehmet’e milyonlar sahip çıktı. Bunlar bitecek adalet illaki gelecek Türkiye’de insan hakları demokrasi ezilen sınıflar da bir araya gelecek ezenlerden hesap soracağımız günler de gelecek.”
DAVASI HÂLÂ SÜRÜYOR
Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı Kayacık Mahallesi’nde, 28 Haziran 2013’te yapılan kalekol protestosunda, askerlerin açtığı ateş sonucu yaşamını yitiren 19 yaşındaki Medeni Yıldırım’ın ölümüne ilişkin dava ise henüz sonuçlanmadı. TRT, TÜBİTAK ve İTÜ’den istenen raporlar ‘uzman yok’ denerek hazırlanmadı. Son duruşma yalnızca 5 dakika sürerken Diyarbakır 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi, savcıdan mütalaa hazırlamasını istedi.
Maltepe’de, 2013 yılında uyuşturucu satıcılarına karşı yapılan protesto yürüyüşünde, gruba silahla ateş açılması sonucu Hasan Ferit Gedik, öldürüldü. Davada karar ancak 36’ncı duruşmada çıktı. 35 sanıklı davada, 3 sanık ‘kasten öldürme’ suçundan 25’er yıl hapis cezasına çarptırıldı.