Çocukların aç kalması tercih
Ülkede, tasarruf çocukların ücretsiz okul yemeğinden yapılıyor. Böyle bir ülkede, tasarruf etmediğiniz her şeyi, hangi gerekçeyle öğrencilerin boğazından kestiğinizin hesabını vermek zorundasınız.
Suat ÖZÇELEBİ - Türkiye Okul Yemeği Koalisyonu Üyesi
Yeni bir eğitim ve öğrenim dönemi daha “açlıkla” başlıyor.
Bu dönemde de yine milyonlarca çocuk, daha önce olduğu gibi ücretsiz okul yemeği ve temiz suya ulaşamayacak. Öğle yemeklerinde içi boş beslenme çantasıyla baş başa, öğle yemeği getirebilen bir arkadaşının ya yemeğine ortak olacak ya da aç kalacak. Evet, milyonlarca çocuk, derslerini aç karnına dinleyecek, su içmek istediğinde biten suluğunu doldurabileceği bir sebil ile okulunda karşılaşamayacak. Temiz, içilebilir suya ulaşabilen şanslı arkadaşları arasında değilse kendisini kantin seçeneği bekliyor. Cebindeki sınırlı harçlığını (varsa) temel bir ihtiyaç olan su için harcamak zorunda kalacak...
Bahsettiğimiz mükellef bir öğle yemeği değil, su ve çoğu zaman bir sandviç.
Geldiğimiz nokta ise tümüyle içler acısı. Ülke, yaklaşık 20 milyon öğrenciden sadece 1,8 milyonunu kapsayan "ücretsiz okul yemeği" uygulamasını deprem bölgesi dışındaki okulların tümünde durdurdu. Sınırlı da olsa 2023 yılında başlamış olan ücretsiz öğle yemeğine ne anaokulunda ne de taşımalı eğitimdeki öğrenciler artık ulaşamıyor.
Aynı zamanlara denk düşen bizzat eski Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın sosyal medya hesabından çocukların bir gün içerisinde üç ana, iki ara öğün olmak üzere en az 5 kez beslenmeleri gerektiğini vurgulayan video paylaşımı, sadece bir temenninin ötesine geçemedi. Somut bir politikaya dönüşmeyi bırakın adeta kötü bir ironi olarak kaldı.
NİÇİN?
Çünkü Türkiye’de politik iradeye sahip iktidar, sadece söylem düzeyinde çocuk ve eğitim politikalarında olması gerekeni dile getiriyor. Ama eylemde, uygulamada sonuç yok! Kendisini hiçbir düzeyde, sadece verdiği söz ve vaatlerle değil, uluslararası sözleşmelerde taahhüt altına girdiği imzasıyla da bağlı görmüyor.
ÖNCELİKLERİ DEĞİL
Daha da ağır bir fotoğraf çekmek mümkün: Politik öncelik ve tercihlerinde “çocuklar” yok. İtibardan tasarruf etmemek, ülkenin itibarını yönetici elitlerin, bürokratların her türlü ihtiyacını karşılamak, ülkeyi dışarıya karşı her türlü şatafatın ve lüksün sıradanlaştığı bir ülke gibi göstermek olarak algılanabiliyor: Yazlık ve kışlık saraylar, uçaklar, şaşalı büyük açılışlar, köprüler, yollar, devasa güvenlik bütçeleri...
Ancak kamuda “tasarruf önlemleri” denince ilk akla gelen, çocukların o da çok sınırlı bir kısmına ulaşan ücretsiz öğle yemeği. İlk vazgeçilen, sonuçları adeta ülkenin geleceğini ipotek altına alan, milyonlarca öğrenci ve ailesi için hayati önemde olan, beslenme sürecinin en kritik bileşenlerinden birine dönüşmüş olan öğle yemeği olabiliyor.
Birçok konuda “bütçe” bulabilen Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) “okul yemeği” için bütçe bulamıyor. İktidar ya da muhalefet olsun, önceliğimizin ne olduğuna, politika tercihlerimizin sonuçlarına, çok net bir biçimde karar vermek zorundayız.
Eğer çocuklarımız bizim gerçekten önceliğimiz ise, bu konuda ileri sürülen bütün politika ve vaatler hepsi için toplumsal bir karşılık oluşturacaksa, onlar yeni okul döneminde de okullarında aç aç derse girerken mangalda kül bırakmayan siyasetçilere hangi tarafta olursa olsunlar rahat bir uyku uyutmamalıyız.
Tasarrufun çocukların ücretsiz okul yemeğinden yapıldığı bir ülkede, tasarruf etmediğiniz her şeyi, hangi gerekçeyle çocukların boğazından kestiklerinizle nasıl yaptığınızın kuruş kuruş hesabını vermek zorundasınız. Hesabını sormadığımız her kuruş, çocukların boğazından kesilen bir lokma!
OKULLAŞMAYI ARTIRACAK
Okul yemeği dünyada birçok ülkede faydası, etkisi ve eğitim sürecine katkısı somut bir biçimde kanıtlanmış bir uygulama. “Yetersiz beslenme ve yoksullukla mücadelede önemli bir eşiğin atlanmasına etkisi dışında doğrudan pozitif sonuçları kanıtlanmış: Okullaşmayı artırdığı, özellikle kız çocuklarının okullaşmasına olumlu etkisi olduğu, ani ekonomik krizlerin yarattığı şoklarda çocukları okulda tutan bir sosyal destek işlevi gördüğü, yani toplumun en kırılgan kesimlerine bir sosyal koruma ağı olarak işlediği... Son yapılan araştırmalar okul çağındaki çocukların en az yarısının okula aç gittiğini göstermektedir. Çocukların okulu bırakmasının çocuk açlığının artmasına, çocukların okuldan alınmasına, çocuk işçiliğinin artmasına ve erken yaşta evlilikler gibi birçok soruna neden olduğu görülmektedir. Okul yemeği programlarının uygulandığı ülkelerde, bu programın çocuk yoksulluğuna, okul terki ve devamsızlığın azaltılmasına, akademik başarının artırılmasına, cinsiyetten kaynaklı ayrımcılığın, eşitsizliğin” ortadan kaldırılmasına hizmet ediyor.*
Ülkede çok ciddi düzeyde yetersiz beslenme sorunu yaşanmaktadır. Bu sorunla baş etmenin en etkili yollarından biri de “okul yemeği” programı. Yetersiz beslenmeye erken müdahale, doğru beslenme stratejilerinin oluşturulmasında da öncelikli ve hızlıca yapılması gereken ise okul yemeği projesinin hayata geçirilmesi için yeterli kamuoyunun oluşturulmasıdır.
Ücretsiz okul yemeği talebi sadece bir sivil toplum mücadelesinin çok üzerinde bir siyasal ve toplumsal katkı gerektirmektedir. Sorunun TBMM’de, siyasal partiler, medya ve hak savunucuları arasında her boyutuyla ortaya konabileceği platformlara, her yurttaşa dokunan yönlerini anlatacak geniş bir iletişim perspektifine ihtiyacı vardır.
BAKANLIĞIN GÜNDEMİNDE YOK
Yeni kurulan Türkiye Okul Yemeği Koalisyonu’nun birçok zeminde kurumsal ve bireysel katkılara açık bir organizasyon olarak her ilde oluşmasının bu çerçevede önemi büyüktür. İstanbul Okul Yemeği Koalisyonu’nun “çocuklarımızın bugünü ve yarını için okul yemeği hemen şimdi” adlı basın açıklaması, gıda enflasyonunun yüzde 120’lere ulaştığı, her beş çocuktan birinin okula aç gittiği, binlerce çocuğun okulu bırakmak zorunda kaldığı ülke fotoğrafıyla yaşadıklarımızı tüm boyutlarıyla kavrayan içeriği ve kapsamlı saptamalarıyla gıda krizi yaşayan ülkemizde “okul yemeği”nin hayatiyetine dikkat çekti. Aynı biçimde koalisyonun 2021 yılında kurulan Dünya Okul Yemekleri Koalisyonu (SMC) nezdindeki girişimlerin de bu yönde atılacak adımları besleyecek önemli bir platforma dönüşeceğini düşünüyorum.
Bugün kamunun “okul yemeği” programını tümüyle tasarruf edilebilir, hatta vazgeçilebilir bir uygulama olarak görmesinin ülkeye vereceği zararın boyutu tüm açıklığı ile özellikle muhalefet partileri tarafından ortaya konmak zorundadır. Çünkü Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından yayınlanan “Türkiye Çocuk Hakları Strateji Belgesi ve Eylem Planı (2023-2028)” belgesinde okul çağındaki çocuklara ücretsiz gıda ve beslenme desteği yapılacağına dair hiçbir ifadeye yer verilmemiştir.
Hepimiz biliyoruz, çocukların yetersiz beslenmesiyle mücadele, toplumun geleceğinin sözün tam anlamıyla sağlıklı olması demektir. Sağlıklı bireyler, tüm toplumun, ülkenin geleceği ve kalkınması için kritik bir öneme sahiptir. Kritik eşik, elbette sadece “okul yemeği” ile değil, önceliklerini ve tercihlerini çocuklardan yana yapanlarla, onların “sağlıklı” olmasının her şeyin ilk ve temel ön koşulu olduğunu içselleştirmiş bir zihniyet ile mümkündür.
YÜREĞİ SAĞIR OLANLAR
21-22 Eylül’de Ankara’da gerçekleştirilecek, Koalisyon bileşenleri, sivil toplum örgütleri, hak savunucularının katılacağı “Ücretsiz okul yemeği hemen şimdi!” adlı çalıştay, kamu otoritesinin ve muhalefetin öncelik ve tercihlerini tümüyle çocuklardan yana kullanmalarının yollarını gösterecek, tartışacak bir platforma da dönüşmeyi hedefliyor. Bir türlü bu konuda bütçe bulamayan, Saray bürokrasisi ve MEB dahil kamuda yer alan ilgili tüm resmi yapıları da, her şeye rağmen bir retoriği ve ön yargıyı aşarak bu arayışın bir parçası olmaya çağırmak çok yanlış olmayacaktır.
Ancak bu zihniyetten şu anda kamuda çok uzak olduğumuz da aşikâr.
Alarmın yüksekliğini, çocukların “açlık-susuzluk sessizliği” ile duymayan, aklı ve yüreği sağırlaşmış olanlar bu mücadeleye de mesafeli duracaklar. Siz bu sessizlikten yükselen çığlığı duyuyorsanız, her öğlen aç kalan milyonlarca çocuğun, okul bahçesinde açlığını bastırmak için attığı adımların izini sürün, temel önceliği, zorunluluğu bu açlığı yok etmek olan kamu otoritesinin gözüne sokun!
Mücadele artık, ülkenin her ilinde oluşmaya başlayan “okul yemeği koalisyonları”yla insan onuruna yaraşır bir biçimde çocuklarımızın hayatta kalma, temel haklarına ulaşma mücadelesine dönüşüyor.
*İstanbul Okul Yemeği Koalisyonu basın açıklamasından (26.08.2024)