Cruyff’un katedralindeki Hollanda maçı

Gazeteci Hubert Smeets, 1960’ların başındaki Hollanda’yı anlatırken: “İrlanda’dan sonra Avrupa’nın en geri kalmış ülkesiydik. Özellikle kadınların çalışma hayatına katılımı konusunda tam anlamıyla geri kalmıştık. Sonra baş temsilciliğini Johan Cruyff’un yaptığı kültürel, politik ve toplumsal bir devrim yaşadık ve Avrupa’nın en ileri ve gelişmiş ülkelerinden biri olduk.”
Cruyff ile Michels dünya futbolunu derinden etkileyen ve günümüz futbolunda güncellenerek uygulanan taktiklerin yaratıcısı ve uygulayıcısı oldular. Savunma ile hücumu iç içe geçirerek birinin bittiği yerde diğerini başlatarak, savunma hücum dengesini sağladılar. Hücumun savunmadan başlaması ilk onların fikriydi. Cruyff yetenek, teknik, taktik ve disiplinin olarak tanımlıyordu total oyunu. Barcelona’nın temel prensibi olan futbolu “oyuncuların kaliteleri bir yana, esasen mesafe ve konumlanma, pozisyon alma meselesidir” diyerek tarif etmişti.
Montella ilk göreve başladığında Hırvatistan galibiyetinde sonra kaleci Uğurcan Çakır’ın bayanında “sadece doğru pozisyon alam üzerine çalıştık” diyerek, Cruyff’un tarif ettiği ve İtalya’da Sacci tarafından da benimsenen ilk uygulama yıllar sonra Montella tarafından mesafe, konumlanma ve doğru pozisyon alma üzerine yeni boyutunda bir çalışma bütünlüğü haline getirilmişti.
Hiçbir şey tesadüf olamaz… Guardiola “Johan bir katedral yaptı onu yaşatmak bizim görevimiz” derken, işin boyutunun ne kadar geniş ve kapsayıcı olduğunu anlatmaya çalışmıştı.
Cruyff bir futbol dehası olarak tabularını yıkarak futbolun kendisi olmuştu. Ve daima farklı bir bakış açısı sunmaya çalıştı. Bunu yaparken-futboldaki temel sorunun futbolu bilmeyen yöneticilerden kaynaklandığı belirterek tüm hiyerarşiyi de alt üst etmişti. Her antrenörün felsefi dayanağı olan ve açıklanabilir prensiplerden oluşmuş bir tarzı olmalıdır.
O tarz oyun içinde farklılığını yaratarak sonucu doğrudan etkiler. Son maç üzerinden gittiğimizde, ben Milli takım düzeyinde ikinci bölgede 11 oyuncusunun topun arkasına geçerek, 20 metrelik oyun boyunda oynadığına hiç şahit olmamıştım. Oyun kurgusu içinde Kaan ile Mert Müldür’ün, kanadı forsa eden Ferdi ile Kenan’ın, İsmail ile Orkun’un ve Merih ile Abdülkerim’in ikili oyunlarındaki taktiksel tutarlılığın bu kadar yüksek seviyede ve taktiksel bütünlük içerisinde olduğunu da görmemiştim. Oyunu bir yerde tutmak önemli stratejidir. 4-6-0 oyun kurgusundaki özellikle Barış’ın sağ ve Kenan’ın sol kenar organizasyon oyunu hücum aksiyonun temelini oluşturmaktadır. Arda’nın oynayacağı süre içerisinde serbest oyun içinde katkı yapması ona yeteneklerini kullanabilecek özgürlük alanı yarattığı gibi enerjisini kullanmada kolaylık sağladı.
Kaan’ın orta alan oyuncu dizilişinden Mert Müldür ile Merih’in arasında Mert Müldür ile ikili oynaması ve Merih’in ters kademe savunma yapması galibiyetteki en önemli taktik stratejilerden biriydi.
Kaleci Mert’in aynı performansına ihtiyacımız var. Oturmuş taktiksel bütünlüğe sahip olamadığımızdan, temel prensipler üzerinden rakibe göre oyun formatı ortaya koymak çok kolay bir şey değil. İçerisindeki risklerin fazlalığı ile, kırılganlığın yüksek olması oyun direncini kırabilecek ayrıntılardır. Burada Montella tek başına sorumluluk alarak-oyuncularla birlikte bir oyun tarzı yaratamaya çalışıyor. En büyük şansı oyuncuların onun donanımlarına güvenmesi ve verdiği tüm taktiklerin geçerli olmasından dolayı oyunculardan saygı görmesidir.
Takım kaptanları Hakan, Kaan ve Mert Günok’un Montella’ya sahip çıkmalarının nedeni kişiler bakış açısından kaynaklanmıyor, aksine, tamamen mesleki güven duygusundan kaynaklanan bir saygı göstergesidir. Ve bu durum tüm takıma sirayet ettiğinden dolayı bir takım bütünlüğünü oluşmaktadır.
Hollanda takımı, oynadığı format genel anlamda Cruyff anlayışını temel alsa bile onun prensiplerini uygulamaktan uzak bir görüntü içerisindedir. Savunma oyunundaki bütünlük hücum için aynı derecede sonuç vermemesiyle birlikte aynı şablon ile devam etmesi rakip takımlar için-biz dahil-bir avantajdır.
4-2-3-1 ana diziliş menüsü etrafında yapılanırken, hücum aksiyonu içinde üçüncü bölgede 3-2-5 formatına da geçebilmektedirler. Stoperler de Vrij, van Dijk ve sol bek Ake arkada savunma kurgusunu hiç bozmuyorlar. Sağ bek oynayan Dumfries ise sağ kanat boyunca oyuna girmekte ve sıfır bindirmeye kadar aksiyonunu sürdürmektedir. Üçüncü bölge 5’li hücum aksiyonu içinde yer almaktadır. Merkez alanda zaman zaman Shouten, Reijnders ve Veerman üçlü oynarken, zaman zamanda Shouten ve Reijnders ikilisi oynamaktadır. Reijnders özellikle topla yaptığı driplingler ve adam eksiltmeleri dikkat edilecek husustur.
Son maçta ikili merkez orta saha ile oynarken, Gakpo, Simon, Depay ve Bergwijn dörtlüsü ile hücumda oynadılar. Gakpo sol kanattan içeri girerek attığı şutlar ve arka direk oyunu Hollanda için şu ana kadar en belirgin golle sonuçlanan hücum aksiyonudur. Simon-Depay ikilisinin-ki Depay’ın önde tek oynamasının yarattığı olumsuzluklara rağmen- ikilinin aynı hatta merkez hücum oynaması ve Bergwijn santrafor olmasına rağmen kanatta başlayıp Dumfreis’in kanat oyunu için içeriye girerek katkı yapmasının uyumsuzluklara neden olmasına rağmen, hücum oyunu içinde yetenekli fazla oyuncunun görev almasına neden olmaktadır.
Hücumları bir organizasyon bütünlüğü içinde olmamakla birlikte bireysel yetenekler üzerinden sonuca gitmektedirler. Kenardan Malen ve Weghorst’un rotasyonu ile aynı şekilde-bireysel yeteneklerinden dolayı fark yaratamaya çalışmaktadırlar. Montella özgür kalmak için odaklanmanın en doğru yol olduğuna inanıyor. Bunun için her yerde ve herkesle tartışabilecek medeni davranış kodlarına sahiptir. Başarı ve başarısızlık bundan sonra gelmektedir. Bunu gösterdi…