Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde fotoğraf her geçen gün biraz daha netleşiyor. Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu etrafını sağlama alırken, Erdoğan’dan kaçış var. Sahaya sürebildikleri ise sonucu değiştirebilecek durumda değil.

Cumhur’un kozu çok zayıf kaldı

Seçime yaklaşık 53 gün kaldı. Partilerin attığı her adım, ülke içinde ve dışında yaşanan her gelişme seçime direkt etki ediyor. Belirsizlikler azalmaya, fotoğraf netleşmeye pazılın boşlukları tamamlanmaya başladı.

Süreç hızlanıp takvim daraldıkça olaylar domino taşı gibi birbirini etkiliyor. Türkiye dün de böyle bir gün geçirdi.

HDP SEÇİMDE YOK

Anayasa Mahkemesi (AYM) Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) 11 Nisan olarak belirlenen sözlü savunma tarihinin seçim sonrasına ertelenmesi talebini oybirliğiyle reddetti. AYM’nin verdiği bu karar YSK’nin 9 Nisan tarihine işaret ettiği milletvekili listelerinin son teslim günü ile birlikte düşünüldüğünde HDP’nin seçime girmesine bir anlamda olanak tanınmadı. HDP, YSK ve AYM eliyle seçim dışına itildi. Böylece HDP’li isimlerin Yeşil Sol Parti listelerinden seçime katılması da kesinleşti.

RESMEN ADAY OLDU

Cumhurbaşkanı adayları da netleşiyor. Salı günü AKP ve MHP Erdoğan adına YSK başvurmasının ardından dün de Millet İttifakı'nı oluşturan 6 siyasi parti, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 14 Mayıs'ta yapılacak Cumhurbaşkanı ve 28. Dönem Milletvekili Seçimi'nde cumhurbaşkanı adayı olmasına ilişkin başvuruyu gerçekleştirdi.

CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, DEVA Partisi ve Demokrat Partinin temsilcileri, YSK Başkanlığı'na giderek Kılıçdaroğlu'nun adaylık başvurusuna ilişkin evrakı YSK Başkanı Ahmet Yener'e makamında teslim etti.

ADAY ÇIKARMAYACAK

HDP etrafında şekillenen Emek ve Özgürlük İttifakı, cumhurbaşkanlığı seçimine dair tutumunu açıkladı. İttifak, "Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday çıkarmayacağımızı kamuoyu ile paylaşıyoruz" duyurusunu yaptı.

Toplantıya, Emek ve Özgürlük İttifakı’nda yer alan partilerin yanı sıra önceki dönemlerde HDP’de görev yapmış isimler katıldı.

Açıklamayı yapan HDP Eş Başkanı Pervin Buldan aday çıkarmama gerekçesini "Türkiye tarihinin en kritik seçimlerinden birine iki aydan az bir zaman kaldı. Ülkenin ve toplumun geleceğini belirleyecek tarihsel bir andan geçiyoruz. Ülkeye bir kâbus gibi çökmüş olan bu siyasi iktidar, her türlü tahakküm pratiklerini uygulayarak tek adam yönetimini ülkenin her bir karışına yaymış durumdadır. ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ Türkiye halklarını nefessiz bırakmaktadır” diyerek yaptı.

Buldan, ortak çalışma ve mücadele vurgusuyla devam ettiği açıklamasını şöyle bitirdi: “Hep birlikte aydınlık bir geleceğe yürümenin, siyasal demokrasiyi inşa etmenin yolu birlikte mücadeleyi ve umudu büyütmekten, cesaretle yeni bir yaşam için adımlar atmaktan ve toplumun özlemlerini, ihtiyaçlarını karşılayacak politikaları kararlılıkla savunmaktan ve uygulamaktan geçiyor.”

AĞIRALİOĞLU HAMLESİ

Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığı karşısında verdiği mücadeleyle hatırlanan İyi Parti Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu, TBMM'de mikrofonların karşısına geçti ve uzun bir açıklama yaptı. Yandaş basının yoğun ilgi gösterdiği, gazete ve televizyonların manşetlerine taşıdığı açıklamanın özü tam da Erdoğan’ın istediği gibi HDP-CHP ilişkisi üzerinden oldu. Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylık başvurusu tarihine getirilen açıklama bundan sonra iktidar blokunun izleyeceği yolla ilgili de ipuçları veriyor.

Muharrem İnce’nin, Sinan Ogan’ın ve sonrasında Ağıralioğlu’nun açıklamaları, tıpkı Cumhur İttifakı gibi HDP ile Kılıçdaroğlu arasında yapılan görüşme üzerinden olması çok tesadüf görünmüyor. Cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu seçim süresi boyunca en az Cumhur İttifakı kadar bu isimlerle de mücadele vermek zorunda kalacak.

CUMHUR ÇOK ZORDA

Erdoğan ilk turu gözden çıkardı, ikinci tur için yol arıyor. Hedef cumhurbaşkanlığı seçimlerinde mümkün olduğu kadar çoklu aday, parlamento için ise MHP ile kurduğu ittifakı güçlendirmek.

Bu anlamda iki önemli adım attı. Yeniden Ferah Partisi ve Hüda Par. Yandaş medyanın tepkisinden anladığımız kadarıyla Fatih Erbakan’dan gelen ret cevabı Erdoğan için sürpriz olmuşa benziyor. Çok fazla “yazıklar olsun” makaleleri yazıldı bu minvalde televizyon konuşmaları yapıldı.
Hüda Par meselesi, Erbakan resti sonrası bekleme salonuna alınmış gibi. MHP’nin şu ana kadar konuya dair tek laf etmemesi ne kadar ilginç ise en ciddi itirazların AKP içinden gelmiş olması da o kadar ilginç. Şu anda görünen o ki Hüda Par TBMM’ye gitmek için biraz daha beklemek zorunda kalacak.

Yandaş medya bir yandan muhalefeti parçalamak için yoğun çaba sarf ederken diğer yandan da Cumhur İttifakı lehine umut pompalamaya çalışıyor. Son olarak Hürriyet gazetesi Erdoğan’ın kapsamlı bir “ekonomik siyasi reform” hazırlığı içinde olduğunu yazdı. Mehmet şimşek hamlesinin de bu hazırlığın bir parçası olduğu anlaşılıyor. Ortodoks ekonomik politikalara geçiş gibi sunulacak hamle Şimşek’in yan çizmesiyle elde patladı.

İbrahim Kalın’ın ABD ziyareti, Çavuşoğlu’nun Mısır teması, Suriye mesajları ve ardından NATO görüşmeleri bir anda gözlerin dış politikaya çevrilmesine yol açmıştı. Ama orada da beklenti uzun sürmedi. Batı’dan ve Ortadoğu’dan yükselen seslerin tamamı seçim sonrasını işaret etti. Bu gelişmeler dışarıda da Erdoğan için çok fazla oyun alanı kalmadığını gösteriyor.

HALK BEKLİYOR

Türkiye’nin neredeyse tek gündemi seçim olmuşken şu ana kadar halkın sorunlarının çözümüne ilişkin bir tartışmanın başladığını söylemek imkansız. İttifaklara ve isimlere sıkışmış bir seçim süreci işletiliyor. Bu durum YSK takvimi ve ittifaklar arası ilişkiler belki de bir zorunluluk olarak ortaya çıkmış olabilir. Bununla birlikte devasa sorunlarla boğuşmak zorunda kalan halk hızla sorularına yanıt arıyor.

Erdoğan’ın muhalefeti bölme ve kendi ittifakı genişletme politikaları büyük oranda boşa düştü. Geriye seçim sürecinin temposunu ve gündemini belirleme dışında çok fazla şansı kalmıyor. Bu tempo ve gündem Erdoğan’ın istediği kıvamda.

Muhalefet cephesi dün itibariyle büyük oranda sorunları aşmış olmalı. Geriye dönüp tartışmaya açılacak her başlık Erdoğan’a nefes alma ve oyun kurma zamanı tanıyacak.

Deprem bölgesinden başlayarak halkla birlikte halkın sorunlarına odaklanmış, çözümü için irade geliştirmeye çalışan muhalefet anlayışı daha sandıklar kurulmadan seçimi kazanması anlamına gelecek.

Depremin yaşandığı illerde yara sarmaya koşan sosyalistlerin, devrimcilerin yaptıkları tüm muhalefete örnek olacak türden. Kişisel, grupsal çıkarları bir tarafa bırakan, memleket için uğraşan, yardım eden çözüm üreten anlayış hem kendini örgütlüyor hem de halkla kopmaz bir bağ kuruyor.
Halk düşmanlarını göndermek için yapılması gerekeler de burada saklı.