Cumhuriyet’in 2. yüzyılı için sandığa
Cumhurbaşkanı (CB) seçilebilmek için « geçerli oyların salt çoğunluğu » gerekli. 14 Mayıs’ta hiçbir aday, « salt çoğunluk » sağlayamadı. Bu nedenle, 28 Mayıs’ta 2. tur yapılacak ve seçim kesinlikle sonuçlanacak. « Basit çoğunluk » yeterli : « geçerli oyların çoğunluğunu alan aday » seçilir.
Millet İttifakı ve Cumhur İttifakı adayları olarak Sayın Kılıçdaroğlu ve Sayın Erdoğan yarışacağına göre, hangi aday için daha çok seçmen sandık başına giderse o kazanacak.
Kılıçdaroğlu, kazanabilmek için, Erdoğan için gidecek olanlardan daha çok seçmeni sandığa götürebilmeli. Bunun için çok nedeni ve olanağı var. Nasıl ?
ÖZGÜR İRADE VE TEK KİŞİ
Kılıçdaroğlu yalnız değil: Başkanlar İmamoğlu ve Yavaş ile birlikte İYİ parti, Deva Partisi, Demokrat Parti, Gelecek Parti ve Saadet Partisi var; genel başkanları CB yardımcısı olacak.
Bu yelpazede Erdoğan adaylığına göre ana fark olarak CB yardımcılarının belli olması, demokratik meşruluk açısından pek önemli. Çünkü Erdoğan’ın ülkeyi kimlerle yöneteceği belirsiz.
Bu demokratik etken, 1. turda Millet İttifakınca yeterince vurgulanamadı ve kullanılamadı. Oysa, CB yardımcısı veya yardımcıları parlamenter rejimdeki başbakan kadar, hatta birçok yönden daha önemli. Seçmenlerin tercihinde kendilerini kimin veya kimlerin yöneteceklerini bilmeleri hayli etkili.
14 Mayıs’ta sandığa mesafeli seçmenin mazereti de kalmadı. Çünkü, milletvekili seçimleri için -CHP’liler bakımından- en caydırıcı etken olan « listeler dayatması » ! sorunu şimdi geride bırakılmalı. Siyasal hata ve hukuki zaafları aşan bir soruya yanıt için sandık başına gidilecek: Cumhuriyet, 2. yüzyılında nasıl şekillenecek ?
Oylarını Kılıçdaroğlu’na veren seçmenler, bu sürece özgür iradesi ile katılacak.
Öteki tercih ise, tek kişinin biçimlendireceği 2. Yılın kendisine dayatılmasına rıza anlamına gelir.
İlk tercih için sandığa gidecekler yelpazesi oldukça geniş: Başta Emek ve Özgürlük İttifakı içinde yer alan Yeşil Sol Parti ve TİP gelmek üzere birçok parti ve sivil toplum örgütü…
GELECEK KUŞAKLAR…
İnsan hakları, demokrasi ve hukuk devleti ekseninde şekillenecek olan 2. yüzyıl tasarımına öne çıkarılacak hedef, gelecek kuşakların hakları olmalı.
Çevre ve doğasıyla yaşanabilir bir ülke, hukuk yoluyla demokrasi, barış içinde birlikte yaşam, kısacası, « çeşitlilik içinde birlik » için değişim isteyen bütün yurttaşlar, eşitlik-özgürlük ve laiklik için sandık başına gitmeli…
İstikrar gerekçesi neden tutmaz ? Ayrıca yazacağım, ama şimdilik şununla yetineyim :
Yasama –yürütme ayrışması, istikrarsızlık etkeni olarak kullanılamaz. Çünkü, yasama ve yürütme, anayasal yetkilerini kullanacak. Bunların çerçevesini Anayasa belirliyor. Kaldı ki, ‘yasama ve yürütme ayrılığı’, 2017 kurgusunun ana gerekçesi idi.
YURTSEVERLİK GEREĞİ…
Özetle, 14 Mayıs dersi, gelecek kuşakların özgürlüğü için devleti ırk ve mezhep temelinde inşa faaliyetine ‘dur’ ! demeyi acil kılıyor.
Bu nedenle, artık seçime katılmama mazereti yok; ama katılma gereği için çok neden var…
Sözün özü, 2. oy, 2. haftanın sorunu değil, 2. yüzyıl sorunu…
Keyfi yönetimi frenlemek ve hukuk yoluyla demokrasi için verilecek oy, aslında Cumhuriyet’in Yüzyılına bedel oy olacak.
Anayasal-siyasal, tarihsel-kültürel ve doğal kazanım ve değerler tümüyle tahrip edilmeden ortak toplumsal ve ülkesel kazanımları sahiplenerek gelecek kuşaklara geçirmek için, dinler ve etnisiteler, toplumsal cinsiyet ve sınıflar ötesi, siyasal ayrışmalar ve bölgesel farklılaşmalar üstü bir yurttaşlık sahiplenmesi gerekli. Bu kayda değer toplumsal ortak paydaları genişletmek ve pekiştirmek gerekir.
Kişisel projelerin şekillendirdiği kişi+parti+Devlet birleşmesinin hedeflediği totalitarizm değil, ortak umut ve toplumsal özgür bir gelecek tasarımı için…