Bilge Umar, toplumculuk ve isyan kültürünün Anadolu’daki kaynaklarını veriyor. Yazar, adı başka da olsa toplumcu isyanların tarihini verdikten sonra sözü getirip Börklüce, Bedreddin ve Torlak Kemal’in yaşadığı olaylara bağlıyor

Damarlarında isyan fışkıran topraklar

MUSTAFA ASLAN

Nâzım Hikmet’in de çok bilinen şiirlerinden olan “Şeyh Bedrettin Destanı”nda;
“Duyduk ki Mustafa huruç eylemiş /Aydın ellerinde Karaburun’da /
Bedrettin’in selamını söylemiş / köylünün huzurunda
Duyduk ki; bu işler duyulur da durmak olur mu
Bir sabah erken/ Haymana Ovası’nda bir garip kuş öterken
Sıska bir söğüt altında zeytin danesi yedik” demiş.

Bilge Umar’ın geniş bir araştırmaya dayanan romanı “Börklüce” Anadolu coğrafyasının çok konuşulan bir konusuna ışık tutuyor. Hatırı sayılır bir arşiv çalışmasının ürünü olduğu hemen her bölümünden anlaşılıyor.
Bilge Umar’ın yapıtında kahramanımızla aynı dönem tarihçilerinin görüştüğü tarihi belgeler de yer alıyor. Bunun dışında İbni Batuta, İbni Bibi, Doukas… gibi alanında yetkinliği kabul edilenlerin de yapıtlarından yerinde aktarımlarla desteklenen romanı örüyor. Yer yer belgesel havasına da girilen yapıt düş ürünü olmaktan çok belge ve tanıklıklarla desteklenen görüşlerin, bilgiler yer alıyor. Görüşlerini aktardığı bilgi ve belgelerle destekleyen yazarın amacı; okuru gereksiz bilgilere boğmaktan öte konuyu havada kalmadan ete kemiğe büründürmek olduğu görülüyor.

Toplumculuk ve isyan
“Börklüce” adlı yapıtında Bilge Umar toplumculuk ve isyan kültürünün Anadolu’daki kaynaklarını bir romanın ölçüleri içerisinde olabildiğince eskilere giderek veriyor. Görülüyor ki, toplumculuk ve isyanın kökleri bu topraklarda çok eskilere dayanıyor. Aristonikos Spartacus, Mazdek, Babek ve… hemen sayabileceğimiz aklımıza geliyor, birkaç ad.

“Anadolu’da yoksuldan, yoksulluktan yana, paylaşımcı toplumsal düzenin Türk egemenliği ve Türkleşme dönemindeki ilk örgütleyicileri, savunucuları Türkmen babaları oldu.” (s.129)

Yazar, adı başka da olsa toplumcu isyanların tarihini verdikten sonra sözü getirip Börklüce, Bedreddin ve Torlak Kemal’in yaşadığı olaylara bağlıyor. Yazarın açılımını “içe dolan esinti” olarak açıkladığı Bedreddin’in ünlü yapıtı “Varidat” ve iştirakçi bir düzeni kuracak dünyevi bir dinsel inancın vurgusu yapılıyor. Bunun dışında kendini Dimetoka ortak İmparatoru ilan eden Kantakouzenos’un kente egemen olan varlıklı taraftarlarından, baskılarından bıkan Branos adlı bir işçinin iki arkadaşıyla başlattığı ayaklanma sonucunda ele geçirilenlerin kamulaştırıldığından ayrıntılar aktarılıyor. Bu olayların yaşandığı sırada Bedreddin yetişkinliğe adımını atmak üzere olduğu görülüyor.

Belki, Hıristiyan’ı, Müslüman’ı, Yahudi’yi birleştiren bugünkü anlamda bir toplumculuktan söz edilmese de paylaşımcılık, iştirakçilik ve kamuculuk konusuna söz geldiğinde akan sular duruyor, kanımca.

Kültür ve tarih
Bilge Umar’ın “Börklüce” adlı yapıtı bir yanıyla Anadolu’nun küçük bir kültür ve tarih haritası niteliğini taşıyor. Başta İzmir ve Urla bölgesi olmak üzere Karadeniz’ kadar uzanan bir alanda yer yer tarihi ve kültürel değerlerimize yer veriliyor. Osmanlı’nın kritik döneminin tarihi kültürel yanıyla harmanlayarak romanın izleğinden uzaklaşmadan aktarılıyor. Bu yapılırken boğucu bilgilerden uzak duruluyor, ana çizgilerle tarihsel süreç içerisinde verilirken varsa ünlü gezgin ve tarihçilerin yapıtlarına da başvuruluyor.

Örneğin, Dünyanın yedi harikasından bir olan Efesos Artemis Tapınağı kadar önemli bir yapıdan söz ediyor. Yazar, her açıdan bu tapınağı aratmayacak 1304’te Germiyanoğlu Sasa Bey tarafından Rumlardan alındığını, çok geçmeden ondan da Aydınoğlu Mehmet Bey’in eline geçtiğini ve Türkçe olarak adı Ayasluğa dönüşen Ayios Logos, Kutsal Hikmet Kilisesi olarak anıldığını belirtiyor. Ayasalug hakkında İlkçağ’dan başlayarak Venedik ve Ceneviz döneminden günümüze uzanan bir çizgide bilgi veriliyor.

“Yine de, Vurla’da, belki çok eski zamanlardan kalma bir yerleşim, denizden yaya gidişle bir saatlik uzaklıkta, varlığını sürdürebilmekte idi. Aydınoğullarının buralara egemen olduğu sırada İzmir batısında, bütün yarımadada, Pazar yeri işlevi olan, tek önemlice köy bu idi ve…” (s.85)

Bedreddin, Börklüce ve Torlak
Yapıtın ana ekseni Börklüce üzerine kurulu olsa da babasının toplumda hor görülmemesi için din adamı olmasını istediği Bedreddin’in ağırlığı yapıtta kendini iyiden iyiye duyumsatıyor. Bedreddin’in Torlak Kemal ve Dede Sultan Börklüce Mustafa ile olan ilişkileri, yapıt sonuna kadar gerektiği durumlarda okurla paylaşıyor.

Üstüne gönderilen iki Osmanlı ordusunu yenilgiye uğratan Börklüce Mustafa, Bedreddin’in güdümünde, onun uydusu olan bir kişilik yapısında olmadığı görülüyor. Yazar özellikle bu konuda açıklama yapma gereği görüyor. Yaşanılan olayların çoğunda Börklüce ve Bedreddin ayrı yerlerde olduğu görülüyor. Börklüce Karaburun’da iken Bedreddin sürekli yer değiştiriyor. Börklüce kendisine geldiğini savladığı Varidat’ta üç savaşı da kazanacağına inanıyor. Nitekim ilk iki tanesini kazanıyor, ama üçüncüsünü Bayazıd Paşa’ya karşı yitiriyor. Tutsak edilip götürülürken bile üçüncü bir savaşın olacağını ve bu savaştan üstün geleceğini düşünüyor.

Bedreddin, Börklüce’nin hazin sonunu dört ay sonra öğreniyor. Ancak o ayaklanma hazırlıklarına yönelik çalışmalarını aralıksız sürdürüyor, Mihaloğlu Mehmet Bey de onun yanındadır. Ancak Bedreddin’in Babek gibi yakınlarının ihanetiyle yenilgiye uğradığını söylemeye gerek var mı?

Ayaklanmanın önemli kişilerinden birisi de Torlak Kemal olarak çıkıyor karşımıza. Bayazid Paşa’nın “fesadın oradaki başı” olarak gördüğü Torlak Kemal ve arkadaşını buldurup ‘ipe çekiyor’.
Bilge Umar, Anadolu topraklarındaki toplumcu isyanların tarihine Bedreddin, Börklüce ve Torlak Kemal üzerine kurduğu yapıtıyla ışık tutmanın yanı sıra ülkemizin geçmiş kültürleri hakkında da okuru ustaca bilgilendiriyor.
Sözü Nâzım’ın Şeyh Bedreddin Destanı’ndan bir bölümle noktalanmak yerinde olur diye düşünüyorum:
“hep bir ağızdan türkü söyleyip
hep beraber sulardan çekmek ağı,
demiri oya gibi işleyip hep beraber
hep beraber sürebilmek toprağı
ballı incirleri yiyebilmek hep beraber
yarin yanağından gayri her şeyde
her yerde
hep beraber……. “