Google Play Store
App Store

Yeni Zelandalı uyuşturucu baronu Duax Ngakuru, Baron İstilası kitabım nedeniyle bana ve Kırmızı Kedi Yayınevi’ne 350 bin TL’lik tazminat davası açtı. Kitabın toplatılması istenen dilekçede Ngakuru’nun onuru ve gururun incindiği savunuldu.

Davacı baron

Halkbank’ın Ayhan Bora Kaplan suç örgütünün kara para akladığı şirketlere 550 milyon TL’den fazla kredi verdiğini belgeleyen haberime erişim engeli ve içerikten çıkarma kararı verildiği gündü. Daha önce defalarca olduğu gibi İlçe Emniyet Müdürlüğü’nden aramışlar ve ifade için gelmemi istemişlerdi. Emniyet Müdürlüğü’nde ifade başlarken şikâyetçinin Yeni Zelandalı uyuşturucu barona Naux Ngakuru olduğunu öğrendim. Türkiye’nin dünya mafyasının üssüne dönüştüğünü anlattığım ‘Baron İstilası’ kitabım nedeniyle suç duyurusunda bulunmuştu.

Cezaevinde bulunan Ngakuru’nun avukatı şikayet dilekçesine kitabın bazı sayfalarını da eklemişti. Dilekçede soruşturmanın gizliliğini ihlal ettiğim öne sürülüyor, haber kaynaklarımın da tespit edilerek ‘Görevi kötüye kullanmak’tan yargılanması isteniyordu. Savcı, şüpheli olarak değil, bilgi sahibi olarak ifademin alınması talimat vermişti. Tabii ki haber kaynaklarımı açıklamadım, ifademi imzalayıp çıktım.

‘KİTAP TOPLATILSIN’ TALEBİ

Birkaç gün sonra ise ‘Baron İstilası’ kitabımı yayınlayan Kırmızı Kedi Yayınevi’ne ve bana Ngakuru tarafından tazminat davası açıldığına dair belge geldi. Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne Ngakuru’nun avukatı tarafından verilen dilekçeye kitabımdaki Ngakuru ile ilgili bölümler eklenmişti. Dilekçede, kitaptaki Daux Ngakuru’nun uyuşturucu kaçakçısı olduğuna yönelik ifadeler yalanlanıyordu, Ngakuru’nun kişilik haklarını ihlal ettiğim savunuluyordu. Ayrıca dilekçede ‘Baron İstilası’ kitabının basımı ve satışının durdurulması, toplatılması talep ediliyordu. Ayrıca Ngakuru yayınevinden ve benden 250 bin TL manevi ve 100 bin TL maddi tazminat istiyordu. Kitabın yasaklanması talebi reddedildi. Dava açıldı.

Baron İstilası kitabında Hollandalı, Sırp, Kafkas, Avustralyalı, Yeni Zelandalı, Alman, İngiliz suç örgütlerinin Türkiye’deki faaliyetlerini anlattım. Neden dünya mafyasının Türkiye’ye akın ettiğini kaleme aldım. Yazdıklarımın tamamı resmi belgelere dayanıyor.

ANOM MESAJLARI ÇIKMIŞTI

Avustralya’daki soruşturmalara göre; Ngakuru, 1968 yılından beri faaliyet gösteren uyuşturucu çetesi Komançero’nun liderlerinden biriydi. Avustralya’dan yakalanmamak için kaçtı. Bir süre Dubai’de yaşadıktan sonra Türkiye’ye geçti.

2018 yılında Avustralya Federal Polisi ve FBI’ın ortak başlattığı Truva Atı Kalkanı Operasyonu’nda şüpheliler arasında yer almıştı. Avustralya Federal Polisi ve FBI, mafyanın gizli haberleşmede kullandığı şifreli bir sistem üretmişti. Komançero Çetesi’nin içine sızan FBI ajanları, aslında tuzak olan ANOM şifreli haberleşme sistemini suç örgütünün yöneticilerine verdi. Çete üyeleri bu sistemi suç dünyasına yayarken aslında polislerin mesajları takip ettiğini bilmiyordu. Ngakuru da ‘Bullseyes’, ‘Big Chef’ kod isimleriyle ANOM kullanıyordu ve mesajlarında dünyayı saran uyuşturucu ağındaki önemli rolü tespit edildi. Büyük sevkiyatları yönetiyordu. Hatta çete liderlerinden Hakan Ayık ile Ngakuru, İstanbul Şişli’de çetenin üssü olan otelde fotoğraf çektirmiş ve ANOM’dan diğer çete üyelerine göndermişlerdi.

Hakan Ayık (sağda) ile Ngakuru

VATANDAŞLIK PAZARLAMIŞTI

Ayrıca ANOM mesajlarının incelenmesinde Ngakuru’nun, yabancı suçlulara Türkiye’de oturum izni almaya çalıştığı da anlaşılıyordu. İki Pakistanlının oturum izniyle ilgili yazışmalar yapmıştı. Gazeteci İsmail Saymaz, Ngakuru’nun İstanbul’daki bir vatandaşlık danışma şirketinde sigortalı çalışan olduğunu ortaya çıkardı. Bu şirkette ‘Pazarlama Danışmanı’ydı. Şirketin sahibi ise kendisine çok müşteri getirdiği için Ngakuru’yu sigortalı çalışan olarak gösterdiğini anlattı. 100 milyon dolardan fazla serveti olan Ngakuru, Türkiye’de çalışma izni için bu kayda ihtiyaç duymuştu. Ayrıca eşinin üzerine çok sayıda şirket açmıştı ve iddiaya göre; bu şirketlerde kara para aklıyordu. Bir ANOM mesajı ise sık sık manşetlere taşındığı Avustralya medyasında yayınlandı. Bu mesajında “Ben ve iş ortaklarım Türkiye’de çok güçlü ve etkiliyiz. Bu bizi kolluk güçlerine karşı dayanıklı hale getiriyor” yazmıştı.

TÜRKİYE OPERASYONA KATILMADI

Gerçekten öyleydi. ANOM mesajlarını yıllarca takip eden FBI ve Avustralya Federal Polisi, 7 Haziran 2021’de Truva Atı Kalkanı Operasyonu’nu başlattı. Toplam 16 ülke bu operasyona katıldı ama ne hikmetse Türkiye, küresel operasyonda yoktu. Oysa Komançero Çetesi’nin liderleri Türkiye’deydi. Dünya genelinde 800 suç örgütü üyesi yakalanırken çetenin liderleri İstanbul’da faaliyetlerine devam etti. Bu sırada Ngakuru, Avustralya tarafından Kırmızı Bülten ile aranıyordu.

Truva Atı Kalkanı operasyonundan 1.5 yıl sonra Türkiye’de ilk operasyon yapıldı. Ngakuru, Sarıyer Zekeriyaköy’de ailesi ile yaşadığı villada yakalandı ve tutuklandı. 2 Kasım 2023’te ise Komançero Çetesi’ne operasyon yapıldı.

Bu bilgilere yer verdiğimiz kitabımız şimdi davalık oldu.

Avukatın mahkemeye sunduğu dilekçede Ngakuru’nun hiçbir suçtan hüküm giymediği anlatılıyor ve masumiyet karinesi ile lekelenmeme hakkının ihlal edildiği savunuluyor. Dilekçede şöyle deniliyor:

“Hem müvekkil hem de ailesi bu süreçte kendileri hakkında toplumda bırakılan intibadan dolayı elem ve keder duymuştur. Müvekkilin onuru ve gururu incinmiştir… Bu nedenle davamızın kabulüne karar verilmesi gerekmektedir.”