Google Play Store
App Store

Tarih insanın tarihi. Dayanışma ise hafızanın yaşatılmasıdır. Nesiller boyu hafızanın aktarımından, birbirimizin yüreğini yüreğimizde hissetmekten, paylaşmaktan vazgeçmemektir.

Araştırmacılar Antik Çağ’da günümüzün Adıyaman, Gaziantep, Kahramanmaraş topraklarındaki Kommagene’de dayanışma ve birlikteliğin en büyük değer olduğunu, Kommagene adının da “herkesin birliği, beraberliği” anlamına geldiğini söylüyor.

İşte yıllar öncesinden ismini dayanışmadan alan o topraklarda Maraş merkezli deprem yaşandığında Dayanışma Gönüllüleri olarak dayanışmayı ilmek ilmek ördük hep birlikte.

Bizim memleketimizde dayanışma Hakkari’de yılda iki kez peynirin, yumurtanın, bakliyatın bir meydanda paylaşıldığı harikariden, Afyon Sandıklı’da ortak çeşmelerin, fırınların, çamaşırhanelerin onarımı için asılan ipe isteyenin para, isteyenin eşya astığı dayanışmaya, Hatay’da ziyaretlerde kurulan ortak sofralara ülkenin her yerinde yüzlerce örneğin yaşatıldığı topraklardır. Bu yüzden de birlikte yarattığımız “yardım, hayır” değildir, dayanışmadır. İnsana, yaşama aittir ve tam da bu yüzden dayanışma devrimcidir.

∗∗∗

Bugünlerde müfredat tartışmasında da yaşadığımız gibi onların değerleri “hayır yapmak, hayırseverlik, yardım”dır, lütfetmek, bahşetmektir. Bizim değerlerimiz, bu toprakların, halkın değerleridir, paylaşmaktır, dayanışmadır.

17 Ağustos 1999 Gölcük merkezli depremden, Van depremine, İzmir’de yaşanan depremden Maraş merkezli on bir ilde yaşanan depreme Dayanışma Gönüllüleri yolculuğu bitmeyen yolculuğumuz oldu bu topraklarda.

Dayanışma malzemelerinin tırlarla, kamyonlarla ülkenin her yerinden toplanmasından yüklenmesine, depremin yaşandığı illere ulaştırılmasına, tırlardan boşaltılıp kolilenmesine, mahallelere, köylere dağıtımından, ortak yemekhanelerden, çamaşırhanelere, dersliklere, çadırdan kültür evlerine, kütüphanelere uzanan yolculuk.

Bir gün mahallelerde, çadır kentlerde, konteyner kentlerde çocuklarla oyun oynayanlar, gönüllü ders verenler, oyuncak-kitap dayanışmasını, kadın buluşmalarını örenler, aynı günün başka bir saatinde asbest eyleminde haykıranlar, üreticilere yem, gübre, fide dayanışmasını ulaştıranlar olduk.

Elden ele taşıdığımız, gelen telefonlarla isim isim, adres adres hazırladığımız, sabahın erken saatlerinden itibaren köylere, mahallelere gitmek için araçlara yüklediğimiz koliler, dayanışma merkezlerimizin önünde açtığımız dayanışma masaları, hazırladığımız dayanışma listeleri olduk. İnşa ettiğimiz lavabolar, duş alanları, çay ocakları, aşevleri olduk.

Depremzede hakları için hukuk buluşmaları, sağlık hakkı için sağlık taramaları, psikososyal destek buluşmaları, kuaför-berber dayanışması, üretici buluşmaları, günlük on ton su üreten su arıtma noktaları olduk.

Riskli alan, kamulaştırma, rezerv alan adı altında rant kararlarına, asbest tehlikesine karşı hukuki mücadele, açtığımız davalar, yaptığımız yürüyüşler, eylemler olduk. Okullarına ulaşabilmeleri için çocuklar, gençler için bisiklet dayanışması, üreticiler için dayanışma kooperatifleri olduk.

Yıkılmış evler arasında çocukların ufacık bir gülümseyişi için çocuk konserleri olduk. Çadırlar arasına tiyatro sahnelerini kuranlar, gecenin karanlığında ellerimizde spot ışıklarını tutarak o büyülü anları birlikte yaşayanlar olduk.

∗∗∗

Biz birlikte o kadar güzellik yarattık ki. Biz yıkılan kentleri birlikte kurma sözü verdik. Depremin ardından aylar geçmesine rağmen sözümüzün gereğini birlikte örgütlemeye, dayanışmaya devam ediyoruz. Biz 1999’daki depremden bugüne bir kez daha gördük ki birbirimizin çaresi biziz. Şimdi hem deprem bölgesindeki dayanışmayı daha güçlü sürdürebilmek hem de başta İstanbul olmak üzere depremin beklendiği tüm illerde bugünden dayanışmayı örgütleyebilmek için bir araya geliyoruz.

Dayanışma Gönüllüleri olarak 9 Haziran’da Beyoğlu TMMOB MMO Şubesi’nde Dayanışma Gönüllüleri Derneği Kuruluş Kongremizi gerçekleştirmek için bir araya geliyoruz. Çağrımız hepimizedir. Memleketin her yerinden deprem dayanışmamızı, dayanışmanın o hepimize iyi gelen, hepimizi iyileştiren o büyülü gücünü örgütleyenlere, bu toprakların dayanışma hikâyesini yazanlaradır.

Yoksulluğun, eşitsizliğin her geçen gün arttığı günlerde daha onlarca farklı dayanışma örneğini yaratabiliriz hep birlikte. Biz bir araya geldiğimizde ne kadar büyük bir güç olduğumuzu hep birlikte gördük, yaşadık.

Dayanışma Gönüllüleri yolculuğumuz, masalımız yine, yeni, yeniden daha da güçlenerek başlıyor.

Gökten üç elma düşsün. Biri bu toprakların, insanlığın dayanışmasını var edenlere, biri bunu hâlâ sürdürenlere, sonuncusu da yeni birliktelikler için Dayanışma Gönüllüleri yolculuğuna katılacak olanlara. Bu davet bizim…