Google Play Store
App Store

Yıkılmış bir kenti ayağa kaldırmak için uğraş verenlerle kilometrelerce uzakta bu çabaya el verenlerin hikâyesi bile bu coğrafyaya dair hayal kurmaya yeter de artar. İş ki yapay gündemlerin peşine takılmayalım.

Defne’den Datça’ya, hayalden gerçeğe
Fotoğraf: BirGün

Ülke cehenneme dönmüş. Ekonomik kriz yeterince sıkıntı vermiyormuş gibi çocuk ve kadın cinayetleri, mafya hesaplaşması, polis jandarma şiddeti, yargı kıskacı diye uzun bir listeyle karşı karşıyayız. Tüm bunların sorumlusu değilmiş gibi olanca pişkinliği ile medyayı meşgul eden iktidar sözcüleri, bozuk olan sinirleri tamamen laçka durumuna getiriyor. İçeriğinden arındırılmış gündemlerle oyalanan muhalefeti de bu çemberin içine dahil etmek lazım. Oradan bakınca sanki el birliğiyle “bu ülkeden artık bir şey olmaz” duygusuna hepimizi ortak etmeye çabalıyorlar. Oynan ortaoyununa dalıp zaman kaybetmenin anlamı yok. Ülkede çok fazla güzel şey yaşanıyor ve oralara odaklanmakta fayda var.

Bunlardan biri Hatay ile Datça arasında kurulan dayanışma köprüsü. Küllerinden doğup hayata tutunmaya kararlı olan Hataylı çiftçilerin kurduğu kooperatif ürünleri binlerce kilometre kat edip Datça’da pazar yerinde tüketişiyle buluşuyor. Hiçbir karşılık beklemeden Hataylı üreticilere katkı sunmak için her cumartesi gücü Datça pazarında ürünler tüketiciyle buluşuyor. Zeytin, sabun, tahin, salça ne arasanız var.

Köprünün iki ucunda da BirGün emekçilerinin olması bizim için başka bir anlam taşıyor. Hatay’dan Serbay kurdukları kooperatifin ürünlerini kolilerle Datça’ya yollarken orada da Mehmet karşılıyor. Biz pazardan ne olur denmeyin. Serbay, Datça gibi çalışan yerlerin artması Hatay’da hayatın “normal” akışına kavuşmasında çok etkili olacağını söyledi. Serbay’ın ifadesine göre her hafta hatırı sayılır Hatay ürünü Datça pazarında eritiliyor.

Bu küçük örnek onlarca forumda söylenen büyük laflardan daha kıymetli olduğu kadar “biz ne yapabiliriz” sorusuna da verilmiş somut bir yanıt olma özelliği taşıyor. Sürekli, doğrudan ve insan hayatını etkileyen eylem mutlaka sonuç alır. Her hafta küçük pazaryerinde kurulan bir tezgah hem 6 Şubat yıkımını unutturmuyor hem yara sarma konusunda önemli bir çabaya işaret ediyor.

ARTIK DİRENİŞ HARİTASI VAR

BirGün Pazar bu hafta ülkede ilham verenlerin yanında devam eden direnişleri derledi. Neredeyse ülkenin hemen her yerinde işçi grevlerini, emeklilerin isyanını, üretici eylemlerini, doğa ve yaşam savunucularının amansız kavgasını gösteren direniş noktaları mevcut. Bu harita hiç kuşku yok ki etkili bir muhalefetin varlığına işaret ediyor. Şu an için kendiliğinden ve dağınık ilerleyen direnişler bu haliyle bile büyük bir potansiyele işaret ediyor.

Bu haritada yer alan almayan direnişlerin ortak bir hedefe yönelmesi durumunda Türkiye’deki siyasal iklimin değişmesine çok önemli katkı sunacağı açık. Bu hali bile iktidar için yeterince tedirgin ediciyken muhalefet için de umut veren bir özelliğe sahip.

ACABA BU HAFTA NE KONUŞACAĞIZ?

Erdoğan bize her hafta oyalanmamız için bir konu veriyor. Teğmenler, özür dileme polemiği vs. ile bugünlere kadar gelindi. Şimdi yaz da bitti. Her yerden eylem haberleri geliyor. Oturup tüm ülkenin hayat pahalılığını, buna karşı eylemlerin konuşmasını bekleyecek halimiz yok. Erdoğan bize bu hafta da bir konu hediye etmek zorunda.

Muhalefetin de üzerine atlayacağı konuları seçmesi muhtemel. Özür dileme üzerinden gürültü devam edecek gibi görünüyor. Meclis’in açılması yaklaştıkça anayasa tartışması da canlanacak. Horoz dövüşü kılıcı kalkanı, özürleriyle devam ediyor. İktidar da muhalefet de bırakma niyetinde değil. Nasıl oluyorsa herkes bu işten karlı çıktığını söylüyor.

Yapılacak şey belli. Küçük çabalardan büyük bir öykü yaratmanın yolları aranacak. Dayanışma çoğalır, direniş haritalarında kırmızı noktalar artarken tüm bunları birleştireceği günler de çok uzak olamaz.