Değişim için avukatlar, sandığa çağırıyor
Meslektaşlarımın kitlesel çağrısı üzerine, “ben değil, BİZ” yanıtı ile birlikte yola çıktık. Katılımcı yöntem ve kucaklayıcı yaklaşımla yürüttüğümüz kampanya büyük ilgi gördü, genç avukatlar arasında görünür bir heyecan yarattı.
Anayasal yıkıma karşı hukuku etkili kılma ereğinde Değişim İçin Avukatlar (DİA), pusuda bekleyen iftira odaklarını panikletmiş olmalı. “Anayasa’nın değişmez maddeleri” ve DİA adaylarının avukatlık meslekleri üzerinden karalama kampanyası başlattı. Değişmez maddeler üzerine yazdıklarımı hiç okumamışlar; avukat arkadaşları ise müvekkillerinden hareketle “Veryansın”! etmişler.
Son yirmi yılda Anayasa ve insan hakları çalışmalarım nedeniyle saldıran bileşik kaplar görünümlü müfterilerle yargı önünde hesaplaşmam sürüyor: kimisi kaçtı, kimisi kılık değiştirdi, kimileri yargıdan kaçmak kendileri için yasa çıkardı.
TESCİLLE SONUÇLANDI
İnsan Hakları Danışma Kurulu Başkanlığı seçimlerinde Fetöcü bir adayı karşıma çıkaranlar kaybedince, görev yaptırmamak için hukuk ve ahlak dışı her yolu denediler. İnsan Hakları Raporları nedeniyle açtıkları davalar, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun “Türkiye Cumhuriyeti Yurttaşlığı”nı tescil etmesi ile sonuçlandı.
Anayasal yıkıma karşı çıktığım için OHAL KHK’si ile Üniversiteden uzaklaştıran –bu kez Fetö ile sözde hesaplaşan- Yürütme’ye “ alnım açık, veremeyeceğim hesabım yok” sözleriyle meydan okudum. Anayasa, Ceza ve İdari yargı önünde aklandım. Hükümeti lağveden Yürütme ise, yargı önünde hesap vermemek 5 yasa çıkarttı.
Haziran 2018 seçimlerinde milletvekili adaylığıma itirazı YSK, oybirliğiyle reddetti. 2020’de ‘Yasama Yetkisi Devredilemez’ başlıklı belgesel nitelikte kitapçık-raporu okumadan, hiç ilgisi olmadığı halde, ‘Anayasa’nın değişmez maddeleri’ üzerinden vurmaya başladı. Ama ben bütün gücümle TBMM’nin saygınlığı için gece gündüz çalıştım: beş yıl boyunca AYM’ye iptal başvuruları ile bir tür “Anayasa Avukatlığı” yaptım.
20 Ekim 2024 seçimleri yolunda “hukuku etkili kılmak için İstanbul Barosu’nun niceliksel gücünü niteliğe dönüştürme” andı içen DİA’ya veryansın edenler de, sav+savunma+hüküm diyalektiği ile yüzleşecek.
Bireysel barış hakkı ötesinde kolektif barış hakkını, “Yurtta sulh, cihanda sulh” temelinde anayasal düzlemde savunan bir kişiyi terörizmle ilişkilendirmeye çalışanlara, ülke/çevre, insan hakları ve hukuk devleti savunucularına sürekli iftira atanlara “BEN” olarak yanıtım şu: Yeşil Artvin Derneği üyeliğinden –BM nezdinde tanınan- Karşılaştırmalı Çevre Hukuku Uluslararası Merkezi Başkan Yardımcılığına uzanan güncel ve geçmişteki görevlerimi niteleyen üç kavram: hukukilik, saydamlık ve yurtseverlik.
Yerel, ulusal ve uluslararası ölçekte hukuk kuramı ve uygulamasında, kamu yönetimi ve üniversitelerde, yargı ve yasamada 50 yıllık deneyim ve birikimimi, bütün meslektaşlarımla birlikte İstanbul Barosu hizmetine sunmak amacıyla yola çıktım.
ÖNCÜ OLABİLİR
Sav+savunma+hüküm diyalektiğinde, hukuku ortaya çıkarmanın ana aktörü olan Barolar, yasama+yürütme+yargı işlevlerinde şekillenen erkler ayrılığının hak ve özgürlüklerin güvencesi olmasında da belirleyici. Güncel ortam ve koşullarda barolar, adil yargılanma hakkı gereklerinin yalnızca aktörü değil, aynı zamanda antrenörü konumunda. Bu tarihsel sorumluluk karşısında İstanbul Barosu, hukuk ortak paydasında siyasal görüş ve grupların üstünde “Anayasa’ya bağlılık çerçevesinde siyaset” mücadelesinin de öncüsü olabilir.
Katılımcı ve kucaklayıcı kolektif yönetim anlayışı, sorunların çözümü için en etkili yöntem. İstanbul Barosu yönetimi ve üyelerinin ortak iradesi ve birlikte çalışması, ülkemizdeki tüm hukuksuzluklara karşı ortak tavırla hukuka ve adalete güvenin yeniden kurulmasını sağlayacak. Böylece, Anayasa ve uluslararası hukuk ile güvencelenmiş hukuk ve sosyal hukuk devleti gereklerini zedeleyici uygulamaların ve her alanda her bireyin mağdur kaldığı hukuksuzlukların takipçisi olmak, İstanbul Barosu’nun öncelikleri arasında yer alacaktır. DİA olarak çağrımız, İstanbul Barosu’nun bütün üyelerine ve özellikle genç avukatlara: hukuku etkili kılmak, herkes için hukuk, insan haklarına dayanan demokratik ve laik Cumhuriyet, Anayasa’ya saygılı Devlet ve hukuk yoluyla demokrasi için oyumuzu kullanalım.