Google Play Store
App Store
Nurcan Bilge Gökdemir

Nurcan Bilge Gökdemir

nurcangokdemir@birgun.net

Yerel seçimlerde CHP’ye iktidarı değiştirme görevi veren seçmenin sorunları daha da büyüdü. CHP'nin beklentiye yanıt verdiğini söylemek zor. Şimdi de aday ve tüzük tartışması ile enerji tüketme riski bulunuyor.

Değişim talebinin CHP'deki karşılığı
Fotoğraf: DHA

31 Mart yerel seçimlerinde iktidardan hoşnut olmayan milyonların oyları CHP’ye aktı. Yaşamında CHP’nin altı oklu ambleminin altına mühür basmayan sağ seçmen bile hem AKP iktidarından memnuniyetsizliğini görünür kılmak hem de çözüm odağı olabileceği düşüncesiyle güç katmak için CHP’yi tercih etti, burjuva siyasete af çıkartan küskünler sandığa gitti. Sonuçta CHP çok uzun yıllar sonra ilk kez birinci parti oldu, AKP de tarihi bir yenilgiyi tattı.

CHP’yi tercih eden milyonların verdiği mesaj çok netti: AKP’yi gönderin, sorunlarımızı çözün…

İktidarın halk desteği azaldığı, CHP istediği için ülkenin önüne sandık koymayacağı tartışmasız bir gerçek. Aslında ilk kez tek başına iktidar olabilecek halk desteğini elde edemediği 2015 seçimlerinden sonra tartışmalı seçimler, sandık oyunları ile koltuğunu koruyan bu partinin son ana kadar ülke yönetimini bırakmayacağı herkesin kabulü. Ancak izlenecek yol çok belliydi, bunu zaten seçmen oy tercihi ile göstermişti. Öncelikle iktidar değiştirecek çoğunluğa ulaşan muhalefetin daha da yükselmesini sağlayarak iktidarın yurttaşlar aleyhine uygulamalarını frenleyecek baskıyı oluşturmak, ardından da seçim talebini güçlü bir şekilde dillendirmek…

Bu yapılmadığı gibi normalleşme/yumuşama diye nitelenen ve sonuçta ülkeyi Erdoğan’ın çizdiği rotaya sokan bir süreç sonunda hem iktidara toparlanma fırsatı verildi hem de değişim isteyen milyonların aklında soru işaretleri yaratıldı.

Erdoğan ve ortağı Devlet Bahçeli istediği için bu süreç sona erdi. CHP’nin muhalefet etme kapasitesini sönümlendiren bu dönemin bitmesi ile enerjisini artık sadece iktidarı değiştirmek için kullanabileceği yeni bir dönemin başladığını söylemek yine mümkün değil.

Şimdi de hem içerden hem dışarıdan körüklenen; genel başkanlık ve Cumhurbaşkanı adaylığı üzerinden şekillenen yeni bir tartışma CHP'yi olumsuz etkilemeye başladı. Ülke yönetme, sorun çözme kapasitesi artık tamamen tükenme aşamasına gelen, iç tartışmaları gizlenemez olan AKP ve MHP ortaklığını alaşağı etmek için halkta var olan talebe önderlik edecek güçlü irade bir türlü ortaya konulamıyor.

AKP-MHP halkın desteğini artık yeniden kazanamayacağı şekilde kaybettiğinin çok farkında, iktidarını korumanın yolunun rakibi zayıflatmaktan geçtiğini biliyor. Yaşadıkları yönetememe krizini, çoğu kamuoyunun gözü önünde yaşanan itiş kakış, kavga, karşılıklı memnuniyetsizlik halini "CHP'de kavga var" görüntüsü ile kamuoyunun gözünden kaçırmaya çalışıyorlar.

Bunun için Özgür Özel, Kemal Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş isimleri arasında bir yarış olduğu görüntüsü verilmek isteniyor.

HALKI İKNA ÇABASI

Özgür Özel, Cumhurbaşkanlığı'na aday olmayacağını sürekli dillendiriyor, Ekrem İmamoğlu ile birlikte kamuoyuna sıcak görüntüler veriyor. Ancak iktidara yandaş isimler ve yayın organları aracılığıyla yapılan haberler ve yorumlarla bu söylemin hedefe ulaşması engellenmeye çalışılıyor. Buna CHP içinden katkıda bulunulmadığını söylemek de mümkün değil.

Kemal Kılıçdaroğlu, genel başkanlık iddiasından vazgeçmediğini her vesile ile dillendiriyor, gezilerini. toplantılarını sürdürüyor, sahip olduğu milletvekili ve delege desteği ile mevcut yönetime karşı bir muhalefet odağı olarak pozisyonunu güçlendirmeye çalışıyor. Genel Başkanlığa aday olup olmayacağı konusundaki sorulara siyaset dışı kalamayacağı karşılıklarını veriyor. Bu da AKP'nin stratejisinin bir ölçüde karşılık bulmasına, rejim değişikliği talebinin CHP'yi kimin yöneteceği tartışmasına indirgenmesine yol açıyor

ÖZEL’İN İŞİ KOLAY DEĞİL

Son kurultayda genel başkanlık koltuğuna oturan Özgür Özel’in, normalleşme/yumuşama süreci ile yara alan genel başkanlıktan liderliğe geçiş yolculuğunun zorlu olduğu ortada. CHP, “parti içi demokrasi işliyor” diye açıklanan ama çoğu zaman hizip kavgası görüntüsü veren iç tartışmaları ile genel başkanlık yapılması zor bir parti. Diğer taraftan, karşısında hem parti içinde hem dışarıda güçlü ve deneyimli adaylar bulunması dolayısıyla da Özel’in işi zor. Devam eden Tüzük tartışmalarını da not düşmek gerekiyor.

Özel’in genel başkanlığını sağlamlaştırmasının, dışarıda da partisini iktidarın güçlü alternatifi haline getirebilmesinin yolu halkta var olan değişim talebinin gereğini yapabilmesinden geçiyor. Son günlerde bütün enerjisini buna yoğunlaştırmaya çalışıyor. “Getirin sandığı” söylemiyle "Yapay gündemlere teslim olmayacağız" açıklamalarıyla erken seçim konusundaki çekimserliğini üzerinden atmış görünüyor.

Halk CHP'ye seçimde büyük bir avantaj sağladı, bunun gereğinin gecikmeden yapılmasını istiyor. CHP içinde yaşanması olası tartışmalarla bir kez daha kaybetmeye tahammülü yok. CHP ya bu mücadelenin bir parçası olacak ya da toplumsallaşmaya başlayan siyaset, anamuhalefet partisini de aşarak kendi mücadelesini kurumsallaştıracak…