Değiştikçe aynı kalan aynı kaldıkça değişen

Levent Hekim

Yasin Durak’ın Kültürün Huzursuzluğu adlı kitabı iktidar olanakları elinde olmasına rağmen 20 yıllık AKP iktidarının kültürel alanda neden iktidar olamadığını merkeze alıyor. AKP’nin kültür politikasını anlamak ve adlandırmak burjuvazinin, egemenlerin kültür ile kurduğu bağdan, kültür politikasını kurduğu düzlemden ayrı ifadelendirilemez. Egemen en kudretli olduğu zamanda bile kültür politikalarını yukarıdan tayin edemez. İçeriden sirayet etmeyi planlar. Bu bağlamda egemen yeri geldiğinde töreye yaslanırken, yeri geldiğinde yasakçılığını tabuyla birleştirir. Mitsel anlatıları çıkarı çerçevesinde yeniden üreterek sunar. Amaç egemenin kültürü kullanarak ayrıksılığını gizlemektir. Boyunduruk altında tutulan kolektif varlıkla özdeşleşmesi zorunludur.

Bu bağlamda değerlendireceğimiz eser dört bölümden oluşuyor ve genelde egemen kültür politikalarının, özelde ise Erdoğan döneminin semboller, zaman anlatısı ve fantazya izleklerinde Türkiye kültürünü nasıl İslamlaştırılmaya çalışıldığını tahlil etmeye girişir. Son bölümde kendi ayrıksılığını gizleyemediği ve bu bağın kesintiye uğradığı yerde kültürün yarattığı direniş imkânlarını ele alıyor. Bu akış kesintiye uğradığında egemenin ne ölçüde kudreti olduğunun önemi kalmıyor. İşte “kültürel iktidar olamadık” söyleminin gerçek mahiyeti de burada saklı. AKP’nin ilk dönemlerinde “beraber yürüdük biz bu yollarda” ritüeli, yukarıdan ayrıksı bir yerden İslam buyurganlığına dönüştüğü yerde AKP açısından boş bir gösterene dönüştü. Kitap ampirik analizlerin dışında kültürün genel “değiştikçe aynı kalan, aynı kaldıkça değişen” muhtevasını içine alan ve kültür ile siyasal iktidar arasındaki bağı bu muhteva çerçevesinde kuran, Türkiye toplumunun son 20 yıllık serüvenini siyasal antropolojik bir kuramsal çerçevede sunmaya girişmesiyle üniversitelerde siyaset bilimi ve kültürel antropoloji bölümlerinde okutulacak bir nitelikte olduğu söylenebilir. Egemenler toplumla kendini bütünleştirme, ayrıksı olduğunu gizlemek için ilkel toplulukların kültürel işleyişini ödünç almak ve kendine bükmek zorunda kaldılar. İlkel toplumlarda siyasal iktidar farklılaşmadı, eşitlikçi bir yapıdadır. Kültürel ritüeller topluluğu kurmak üzerine zorlayıcı iktidarın ve eşitsiz mülk ilişkilerinin ortaya çıkışını engellemek üzerine kurgulandı. Bükülme nasıl gerçekleştirildi? Zaman algısının ve kozmolojinin değiştirilmesiyle. Eşitlikçi toplumların döngüsel zaman anlayışı, çizgisel bir zamana, insan doğa özdeşliğine dayanan kozmolojisi insanının doğayı mülk edineceği bir muhtevaya büründü. Böylelikle toplumun yöneten, yönetilen olarak bölünmesine mitte karşılık bulunması gerekir. Kitabın 2. bölümündeki 'zaman anlatısı' eserin kuramsal niteliğini ortaya koyuyor. AKP 20 yıllık iktidarı boyunca toplumu İslamlaştırma uğraşı içinde geçmiş-şimdi-gelecek üçlemesi tayin edici oldu. Çizgisel zaman anlayışı hatırlanması gereken bir geçmiş ve planlanması gereken bir gelecek ve bu gerilim arasına sıkışmış bir şimdiki zaman. Bu algı aynı zamanda şimdinin üzerini çizen bir kavrayışı da ifa ediyor. Geçmişte Osmanlı olarak ecdat ve gelecekte çılgın projeler ve dünya imparatorluğu fantazyası bu zaman kavrayışı içerisinde anlamlandırılıyor ve şimdi gasp ediliyor. Toplumsal zaman dini tonlara tabi olmaya zorlanıyor. Egemenlerin kültürü zorlayıcı iktidar bağlamında eğip bükmelerine toplumu İslamlaştırma çabalarının kesintiye uğradığı yer toplumsal yapının içerinde kendini kuramadığı ve ayrıksılığının ortaya çıktığı yerdir. Zorlayıcı iktidarın kesintisiz zaman ve mülk edinme üzerinden kültür politikasını yukarıdan kurmaya çalıştığı kertede kültürde iktidara bir direniş olarak geri döner. Yasin Durak Tekel Direnişi, Gezi Direnişi gibi uğrakların zamanın kesintiye uğratıldığı ve egemenlerin kendi yarattığı kültürel argümanların şimdinin zamanında kendine döndüğünü bu bağlamda kitap boyunca aslında kültürün direniş potansiyelini bize göstermeye çalışıyor. Diğer yandan yukarıdan dayatılan İslamcılığı toplumun değişmez özü olarak kavrayan, topluma özcü bir yerden muhafazakâr damgası yapıştıran sahte muhalefetin eleştirisini de yapıyor.