Demokrasi kapısı aralanıyor!
Ülke içerde ve dışarda görülmedik denilebilecek ölçüde büyük ve sonu daha da karanlık olabilecek siyasal belirsizlikler yaşıyor.
Ana muhalefet partisi CHP bu karanlık gidişi durdurmak ve tersine çevirmek için büyük bir demokratikleşme çabasına girmiş bulunuyor. CHP, tüm üyelerinin katılımıyla, iktidar ve kimi CHP’lilerin tüm engelleme girişimlerine karşın, gelecek pazar günü demokrasinin kapısını yeniden aralayacak bir olağanüstü adım atıyor.
CHP DESTEĞİ!
AKP, CHP’den çok destek aldı. Örneğin, Cumhuriyet’in örnek eserlerinden Atatürk Orman Çiftliğini-AOÇ iktidara teslim etti. CHP’den iktidara hizmeti, 2010-2023 arası da “artarak” devam etti. Ülke yönetiminin niteliği tümüyle değişti; hukuku, ekonomisi, bilimi ve eğitimiyle ülke, başkanlık ile taçlandırılan, Diyanet’in etkisinin arttığı siyasal İslam’a sürüklendi. CHP, K. Kılıçdaroğlu -Gürsel Tekin yönetiminde “helalleşme” politikasıyla ülke yönetiminin bu büyük niteliksel değişimine ebelik yaptı. Ülke, bugünkü korku ve yıkım ortamına girdi.
Bu hafta içinde çıkan. “Gürsel Tekin parti kuruyor” haberi her şeyi gözler önüne seriyor. Anımsayalım; Gürsel Tekin 10 Kasım 2008’de İstanbul CHP İl Başkanı olarak, törenle kara çarşaflı bir kadına, CHP’nin simgesi olan “altı ok” rozetini taktı; sonra, “o ben olmadan karar alamaz” dediği K. Kılıçdaroğlu ile birlikte yıldızı parladı, yıllarca partiyi yönetti; dört dönem milletvekilliği yaptı. İstanbul’da iki ilçesi için istediği belediye başkan adaylığı onaylanmayınca CHP’den ayrıldı.
G.Tekin, şimdi daha partiyi kuracağını açıklarken işe “böyle muhalefet olmaz” diye CHP’yi eleştirerek başlıyor. Bu sözler çok tanıdık, iktidarın başları ve onların çömezleri de bunları sabah-akşam kullanıyor. G. Tekin, K. Kılıçdaroğlu’nun kendisine “acele etme” ( Özel’in seçildiği) kurultay iptal edilebilir” dediğini, bu nedenle de kurduğu partiye katılmayacağını açıklıyor.
Partinin bu çok önemli “önseçim” girişimini kimi milletvekili ve belediye başkanları da önemsizleştirme peşinde. Örneğin, önseçime girme yürekliliğini gösteremeyen Ankara B. Belediye Başkanı M. Yavaş “seçimlere daha 2,5-3 yıl var, günü gelince anket sonuçlarına göre durumu değerlendiririz ” diyor; böylece CHP’nin “erken seçim, hemen seçim” politikasına ters bir tutum takınabiliyor. Yavaş, bununla da kalmıyor, gelişmelere, İmamoğlu’nun Ankara programına ve asıl büyük olaya, haftaya yapılacak oylamaya, “katılmayacağını” açıklayacak kadar soğuk bakıyor. Ancak, sürecin içinde kalmak için “Ona (İmamoğlu’na) kumpas kurulursa yanında ilk ben olacağım” tilkiliğiyle aklı sıra kendi olası adaylığının altını çiziyor.
GERÇEK DEMOKRASİYE DOĞRU
Kasım 8, 2023 de seçilen Özgür Özel yönetiminde Parti Mart 2024 yerel seçimlerinde başarılı oldu. Cumhuriyet’in değerlerini sahiplenmeye, Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ten daha fazla söz etmeye başladı.
CHP güçlenirken AKP ve MHP si ile iktidarın CHP’ye saldırıları da yoğunlaşıyor;
Ancak CHP son on beş yılda yöneticilerinin yaptığı gibi teslim olmuyor; çok yerinde bir tutumla, yoğunlaşan baskılara halkı yanına alarak karşı koyuyor. Bununla çok önemli bir demokratik adım da atıyor; bir hafta sonra, 23 Mart’ta tüm üyeleri sandık başına gidiyor.
Bu, amasız, fakatsız alkışlanacak bir atılımdır.
1961 Anayasası’nın özgürlükçü ortamında doğan adayların parti üyelerinin katılımıyla yapılacak önseçimle belirlenmesi süreci o yıllarda CHP’de ağırlıklı olarak ve onun yerini alan Sosyaldemokrat Halkçı Partide çok sınırlı bir biçimde uygulandı. Buna karşın büyüklü –küçüklü tüm sağcı partilerde, dünya görüşlerinin de bir yansıması olan bir başın arkasında toplanma anlayışı sonucu, “her adayın genel başkan tarafından seçilmesi uygulaması yerleşti.
Bu tamamıyla olağan sayılan, doğal karşılanan, parti genel başkanının tek seçici olduğu bir siyasal yapıda demokrasiden söz edilemez. Kalıcılaşan bu ortamda CHP’nin cumhurbaşkanı adayını parti üyelerinin oylarıyla saptama kararı, başlı başına bir büyük demokrasi devrimidir.
Haftaya bugün “tüm CHP üyelerini” bir tarihsel ve büyük bir görev bekliyor; oylarıyla cumhurbaşkanı aday adayını saptamak.23 Mart, olması gereken ancak bugüne dek olmayan katılımcı demokrasi yönünde atılan dev bir adımdır.
Bundan sonra CHP’de tüm aday saptamalarında başvurulacak olan önseçim adımını ülke demokratikleştikçe diğer partiler de uygulamak zorunda kalacaktır.
Burada adayın bir kişi olması asla bir eksiklik sayılmaz; önemli olan, olabildiğince yüksek oranlı katılımla; adaylık sürecinin en yüksek katılımla “kitleselleşmesidir”. Kaldı ki oy verilecek adayımız, iktidarı dört seçimde de yenilgiye uğratmış olan E. İmamoğlu’nu da iktidar, tüm olanaklarını kullanarak, var gücüyle engellemeye çalışıyor.
23 Mart, baskıcı iktidarın karşısına CHP üyeleri özelinde de olsa “halkın” çıkmasıdır; toplumun, en kutsal hak olan direnme hakkının yaşama geçirilmesidir. İktidar, İmamoğlu’ndan çok halkın uyanışından korkuyor; çünkü gerçekte “halk” kurtarıcı oluyor.
Cumhuriyetin değerleriyle bu ülkede yeniliğin ve çağdaşlığın öncüsü olmuş olan CHP 23 Mart’ta yıllardır içine sürüklendiği köhne üst yapıdan kurtulacak ve “niteliksel değişiminin” yolunu sonuna kadar açacaktır. 23 Mart yepyeni bir başlangıç olacak, CHP’lilerin ve giderek “tüm halkın” katılımıyla bu ülkede yıllardır yok edilen hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü; yasama, yargı ve yürütme erklerinin ayrılığı; bilimin yol göstericiliği, özgürlük, eşitlik, daha fazla üretim ve hakça paylaşım; tüm bunlara dayalı barış değerlerinin yaşama geçmesinin yolu ardına kadar açılacaktır.
CHP, halkla birlikte her soruna çözüm üretecek, etkinliğini artıracak ve Kürt sorunu dahil her önemli soruna CHP’siz hiçbir çözüm düşünülemeyecektir.