Google Play Store
App Store

Her dokunduğu insana ayrı yerden seslendi. Kimi onu bir şarkısıyla tanıdı, kimi bir omuz verdiği an ile. Kiminin sessizliğine ortak oldu, kimine cesaret verdi. Bu yüzden de onunla yolu kesişen herkesin kalbinde farklı bir iz kaldı. Seni unutmayacağız İrfan Ağabey. “Denizdesin... sakin, güzel.” Bir gün o denizde yine buluşuruz.

Denizdesin sakin, güzel…

Işıl Çalışkan - Gazeteci

Bu yazı bir şarkı olsaydı, İrfan Alış’ın ıslığıyla başlasın isterdim. O tanıdık, içten ıslık hiç susmasın… Çünkü hâlâ onun adını ölümle aynı cümlede duymak, görmek kolay değil. İrfan Ağabey’i kelimelerle anlatmak zor olsa da bu satırlar bir vedadan çok, onun bıraktığı izleri takip etme çabası.

O, sadece bir müzisyen değildi; bir vicdanın yansımasıydı. Hayatı boyunca adaletsizliğe karşı durdu. Savaş karşıtı duruşundan işçi haklarına, ekoloji mücadelesinden telif adaletine kadar hep halktan, emekten, doğrudan yana oldu.

Direnenlerin; adaletsizlik karşısında sesi kısılmış, yükü görünmeyen hayatların ortak sesi olmuştu. Bu sesi, bu sözü taşıyan kişi, Peyk’in kurucusu ve solisti İrfan Alış’tan başkası değildi. Onun müziği yaşadığı çağın tanıklığıydı. Sözlerinde ne süs vardı ne de gösteriş… Ama gerçek vardı; yalın, çarpıcı, içten bir şekilde. Yaşadığı gibi üretir, inandığı gibi konuşurdu. Dokunduğu her gönülde bir iz, her yolda bir parça ışık bırakarak yürüdü bu hayattan. Ve belki de en önemlisi “İyi insan” olmanın ne anlama geldiğini söze dökmeden anlatabilen ender insanlardan biriydi. Onu yalnızca şarkılarından bilen biri bile bunu anlayabilirdi.

HER ALKIŞ BİR TEŞEKKÜR

26 Nisan akşamı, İstanbul Kongre Merkezi - Harbiye Oditoryumu’nda bu hissiyat bir kez daha ortaklaştı. Onlarca müzisyen, sanatçı ve dinleyici, onun anısını yaşatmak için bir araya geldi. Hüzün elbette vardı. Ama o akşamın baskın duygusu minnettarlık oldu. Her alkış, her gözyaşı bir teşekkür gibiydi.

5 Kasım’da aramızdan ayrılan İrfan Alış’ı, özenle ve büyük emekle hayata geçirdiği Hamiyet müzikaliyle andık. Bu kez sahnede o yoktu belki ama müziği, sözü ve duygusu salondaydı.

Hamiyet, İrfan Alış’ın besteleriyle 1980 Darbesi’nin ardından hayatı altüst olan akıl sağlığı yerinde olmayan bir kadının gerçek hikâyesinden ilhamla yazılmıştı. Sahnede, Alış’ın yerini onun müzisyen dostları Can Güngör, Emrah Karaca, Kamil Hajıyev, Orçun Sünear, Ozbi, Teoman, Tuna Kiremitçi yer aldı. Peyk şarkılarını, onun sesini aratmayan bir içtenlikle söyledi her biri.

HAYALLE GERÇEĞİN ARASINDA

Slogandan uzak; naif, samimi, ama etkileyici bir anlatımı vardı Hamiyet’in. Aynı anda hem anne hem işçi hem de kadın olmanın yükünü taşıyan; hayalle gerçeğin arasında yaşamaya çalışan bir kadının portresiydi. Ama sahnede sadece Hamiyet’i izlemedik. Bazen İrfan Alış’ın annesi Seher’i, bazen tanıdığımız başka kadınları, kimi zaman annemizi, kimi zaman da kendimizi gördük.

Deniz Madanoğlu’nun yazıp, Işıl Kasapoğlu’nun sahneye koyduğu Hamiyet’e Aslı İnandık hayat verirken, Alış’ın annesi Seher’i Esra Kızıldoğan canlandırdı. Oyunun sonunda İrfan Alış’ın Hamiyet’e söylediği, “Senden korktuğum, kaçtığım için özür dilerim. Keşke sana sarılsaydım” sözleri bir cümleden çok daha fazlasıydı. Bu sözler İrfan Alış’ın sadece kendi geçmişiyle değil, hayatın yükünü sırtlanan kadınlarla ve onların görünmeyen mücadeleleriyle kurduğu içten bağın bir yansımasıydı. Tıklım tıklım dolu salon alkışlarla yankılandı. Seyirciler arasında duygular sessizce paylaşıldı, gözler doldu, kalpler ortak bir ritimde attı.

SAMİMİYETLE KURDUĞU BAĞ

Müzikalin sonunda Teoman’ın söylediği tek bir cümle her şeyi özetledi: “Herifin kalbi o kadar büyüktü ki hepimiz sinek gibi ona yapıştık.” Bu söz, İrfan Alış’ın gösterişten uzak ama içten gelen etkisinin, samimiyetle kurduğu bağların sade bir tarifiydi.

Onu tanıyanlar, sadece müziğiyle değil, dayanışmacı kimliğiyle de hatırlar. Pandemi döneminde müzisyenlerin yaşadığı ekonomik zorlukları ve telif adaletsizliklerini yüksek sesle dile getirmekle kalmadı; bağımsız müzisyenlerin bir araya getirdiği “Olta Dayanışma Projesi”ni hayata geçirdi. Alış’ın öncülüğünde 2020’de başlayan bu girişimle, farklı türlerden birçok toplama albüm yayımlandı. Bu albümlerin dijital gelirleri, müzisyenler için bir nefes, bir dayanışma kanalı oldu. Sahne ışıkları söndüğünde bile geri çekilmeyen Alış, maddi desteğin ötesine geçen bir cümle kurdu hep: “Yalnız değilsiniz.” Umutların azaldığı bir dönemde, sanatçılar arasında güvenle örülmüş bir köprü kurdu. Samimiyetle, dikkatle, içtenlikle…

Her dokunduğu insana ayrı yerden seslendi. Kimi onu bir şarkısıyla tanıdı, kimi bir omuz verdiği an ile. Kiminin sessizliğine ortak oldu, kimine cesaret verdi. Bu yüzden de onunla yolu kesişen herkesin kalbinde farklı bir iz kaldı. Seni unutmayacağız İrfan Ağabey.

“Denizdesin... sakin, güzel.”

Bir gün o denizde yine buluşuruz.

( Yorumcu dergi)