Devrim Sanatı: Karanfil Devrimi’nin yaşayan estetiği
Portekiz’de yaşanan Karanfil Devrimi’nin estetiği şehrin her yanına sinmiş durumda. Aradan 51 yıl geçse de her yıl etkinliklerle, özgürlük istencinin nüvelerini içeren devrim estetiği ve ruhu tüm varlığıyla şehri sarıyor.

Yeşer SARIYILDIZ
Her devrim,, kendi estetiğini yaratır. Bazen bir şarkıdan yükselen seste, bazen duvarlara yazılan sloganlarda, bazen de bir askerin namlusuna yerleşmiş bir karanfilde saklanır. Politikanın sınırlarından taşıp hayata karışan, hayattan taşarak sanata dönüşen devrimler, belleğimizde güçlü imgeler üretir. Tam da bu sayede Portekiz’’de 25 Nisan 1974 sabahına açan karanfiller, sadece geçmişin değil, bugün hâlâ yaşayan bir özgürlük inancının simgesidir.
Portekiz’in her şehrinde sokaklarda yürürken, müzelerde, bienallerde, üniversitelerin duvarlarında Karanfil Devrimiyle selamlaşırsınız. Her sene yıldönümünde yeniden doğuşunu hissedersiniz. Aradan 51 yıl geçmiş olsa da kalemlere, fırçalara, perdelere, ezgilere ilham olmaya devam eder. Devrim sanatı, devrimi sonsuza dek yaşatan bir estetik hafızadır.
MÜZELER VE ARŞİVLER: DEVRİMİN GÖRSEL HAFIZASI
Belleği koruyan yapıların başında müzeler ve arşivler gelir. Karanfil Devrimi’nin görsel belleği, Portekiz’de sadece sergilenen değil, sürekli olarak yeniden yorumlanan bir arşivde saklanıyor. Bu arşivler, devrimin sadece politik değil, estetik bir eylem olduğunu da hatırlatıyor.
MAC CBB: AFİŞLERLE BİR DEVRİM
Lizbon’un kalbinde, MAC/CBB’nin sıfırıncı katında yer alan sergi,, 1974’ün devrimci ruhunu bugün bile canlı tutuyor. Dönemin orijinal afişleri, sadece tarihe tanıklık etmekle kalmıyor, aynı zamanda bugün genç sanatçılara ilham veren güçlü grafik dilini ortaya koyuyor.
HAPİSHANEDEN DİRENİŞ VE ÖZGÜRLÜK MÜZESİNE
Museu do Aljube, geçmişte siyasi mahkûmları tutukladıkları bir hapishaneydi. Bugünse, Lizbon’un özgürlük ve direniş müzesi olarak ziyaretçilere açık. Müzeyi gezerken sadece inanılmaz bir arşivi incelemiyor, devrimin nasıl gerçekleştiğini oldukça modern yöntemlerle de öğreniyorsunuz.
SANAT SOKAKLARDA NEFES ALIYOR
Lizbon’un yaratıcı semti Intendente’de yer alan Carpintarias de São Lázaro, devrimin 51’inci yıl dönümünde, “Liberdade: Kolektif Bir Sergi” adı altında çeşitli sanatçıları ağırladı. Küratör Inês Valle’nin yönetiminde gerçekleşen sergide, özgürlük kavramı çağdaş sanat eserleriyle yeniden yorumlandı. Sergiye eşlik eden canlı müzik performansları ise sanatın devrimle buluştuğu yerin sadece galeriler olmadığını, sanatın hayatın içinde, sokaklarda da nefes aldığını hatırlattı.
MUSEUM ALJUBE RESİSTÊNCİA E LİBERDADE: HAPİSHANEDEN ÖZGÜRLÜK MÜZESİNE
Museu do Aljube, geçmişte siyasi mahkumları tutukladıkları bir hapishaneydi. Bugünse, Lizbon’un özgürlük ve direniş müzesi olarak ziyaretçilere açık. Müzeyi gezerken sadece inanılmaz bir arşivi incelemiyor, devrimin nasıl gerçekleştiğini oldukça modern yöntemlerle de öğreniyorsunuz.
COİMBRA ÜNİVERSİTESİ ARŞİVİ: HAFIZANIN DİJİTAL KORUYUCULARI
Coimbra Üniversitesi’nde bulunan 25 Nisan Belgeleri Merkezi, devrim dönemine ait afişleri ve belgeleri dijital olarak arşivleyip kamuyla paylaşıyor. Bu arşiv, sanatçıların ve araştırmacıların yanı sıra halk için de açık bir bellek olarak devrimi sürekli erişilebilir kılıyor. Geçmişle bugünü buluşturan bu dijital hafıza, devrim sanatının yaşamaya devam ettiğinin güçlü bir kanıtı.
BİENALLER VE SERGİLER: SANATIN DEVRİMLE BULUŞMA NOKTALARI
Bienaller ve sergiler, devrimin duygusunu ve anlamını sürekli güncelleyerek, toplumun belleğinde yeni açılımlar yaratır. Portekiz’de, Karanfil Devrimi’nin yıldönümlerinde sanat mekânları, devrimi hatırlamanın ve yeniden üretmenin yaratıcı merkezleri haline geliyor.
ANOZERO BİENALİ: ÖZGÜRLÜĞÜN HAYALETİ
Coimbra, sadece öğrenci kenti değil; aynı zamanda Portekiz’in sanatla nefes alan şehirlerinden biri. Anozero Bienali, geçen seneki edisyonunda “Özgürlüğün Hayaleti” temasıyla Karanfil Devrimi’ni de çağdaş sanat bağlamında ele aldı. Kentin farklı noktalarına yayılan sergi, özgürlüğü geçmişte kalmış bir zafer olarak değil, bugünün mücadeleleriyle bağlantılı yaşayan bir kavram olarak sundu. Bienal, devrimin ruhunu kentin sokaklarına, müzelerine ve üniversitelerine yeniden yerleştirdi. Devrimin 50. yılında el yazılamaları, dövizler arşivlerden çıkıp sergi salonlarında yerlerini aldı.
CARPİNTARİAS DE SÃO LÁZARO: ÖZGÜRLÜK İÇİN ALAN AÇMAK
Lizbon’un yaratıcı semti Intendente’de yer alan Carpintarias de São Lázaro, devrimin 51. yıl dönümünde, “Liberdade: Kolektif Bir Sergi” adı altında çeşitli sanatçıları ağırladı. Küratör Inês Valle’nin yönetiminde gerçekleşen sergide, özgürlük kavramı çağdaş sanat eserleriyle yeniden yorumlandı. Sergiye eşlik eden canlı müzik performansları ise sanatın devrimle buluştuğu yerin sadece galeriler olmadığını, sanatın hayatın içinde, sokaklarda da nefes aldığını hatırlattı.
TİYATRO VE MÜZİK: SAHNEYE TAŞINAN DEVRİM
Karanfil Devrimi, yalnızca sokaklarda değil, sahnelerde de yeniden ve yeniden yaşanır. Portekiz’de her yıl nisan ayında tiyatrolar, konser salonları, açık hava sahneleri yeniden “özgürlük” temasıyla dolar. Bu etkinlikler sadece anmak için değil, hissetmek ve hatırlatmak içindir.
"ABRİL ABRİU": DEVRİM SAHNEYE ÇIKIYOR
Teatro Nacional D. Maria II’nin başlattığı “Abril Abriu” tiyatro oyununda, farklı disiplinlerden sanatçılar, Karanfil Devrimi’nin etkilerini sahneye taşıdı. Oyunlar, performanslar ve interaktif gösterilerle özgürlük, baskı, dayanışma gibi temalar sahnede yeniden kuruldu. Bu tiyatro sezonu, geçen sene, yani 50. Yılında, devrimin yalnızca geçmişe ait olmadığını, bugüne dair söyleyecek çok şeyi olduğunu hatırlattı.
KARANFİLLERLE KOKAN MELODİLER
Portekiz’de nisan ayı geldiğinde konserler sıradan eğlenceler olmaktan çıkar; toplumsal bir ritüele dönüşür. Lizbon’da ve Coimbra’da düzenlenen konserlerde Zeca Afonso’nun unutulmaz şarkısı Grândola, Vila Morena defalarca söylendi, devrim bir kez daha müziğin içinde yeniden doğdu.
Carpintarias de São Lázaro'da 26 Nisan 2025 tarihinde düzenlenen konserde Mathew Jonson, Caroline Lethô, Telma, Mayan, Ritmos Cholulteka, Photonz ve Micaia gibi sanatçılar sahne aldı. Bu konserler, sergilerle aynı mekânda yer alarak bir ses-mekân bütünlüğü kurdu. Devrimin hafızası duvarlarda asılı afişlerden değil, sahnede çalınan notalardan, birlikte söylenen şarkılardan da inşa ediliyordu.
HATIRLAMAKTA ISRAR ETMENİN SANATI
Karanfil Devrimi'nin sanatla, grafikle, şarkıyla, dansla nasıl yaşatıldığını görmek heyecan verici. Portekiz, hafızasını duvarlara, arşivlere, seslere emanet etmiş bir ülke. Bizimse, hafızamız unutursak kalbimizi kurutacak anılarla dolu.
Gezi Direnişi'nden sonra yayımlanan kitaplar, fotoğraf albümleri, filmler, öyküler, anlatılan hikayeler hafızamızı taşıyor. Hafıza, bazen duvara kazınır, bazen fısıltıyla aktarılır, bazen bir sokak röportajında aniden belirir. Tüm sansürlere rağmen Gezi hafızasının aktarılabildiğine yakın zamanda tanıklık ettik. Bugünse, yeni bir arşiv oluşuyor. Saraçhane’de taşınan her döviz, 1 Mayıs’ta taşınan her pankart yarının arşivinde şimdiden yerini alması gereken kıymetli belgeler aslında. Parçalı ve dağınık belleğimizi kalıcı hale getirmek için geçici değil sürekli, bireysel değil kolektif arşivlere ihtiyacımız var. Yaşadıklarımızdan ders almak için, aynı döngülere kapılmamak için dün ne olduğunu iyice öğrenmeye ve yarın olmaması için hatırlamaya and içmeliyiz.
Karanfil Devrimi bize yalnızca geçmişin güzelliğini değil, hafızanın sorumluluğunu da hatırlatıyor. Saklanan bir afiş, aradan yıllar geçse bile özgürlük ateşini koruyabilir ve bir çiçek gibi yıllar sonra yeniden açabilir. Seneler sonra hatırlanacak ve sergilenecek mücadeleleri birlikte yazmayı başaran halklar, gelecekte karşılarına çıkacak tüm politik fırtınalara karşı barışı en sağlam çatıya dönüştürür.