Google Play Store
App Store
Dijitallerde ne var ne yok
Fotoğraf: IMDb

Yapay zekâ, artık ne izleyeceğimizi de bizden iyi bildiğini iddia ediyor. Netflix, OpenAI teknolojisiyle geliştirdiği yeni yapay zekâ destekli bir arama arayüzünü test etmeye başladı. Şimdilik sadece Avustralya ve Yeni Zelanda’daki bazı iOS kullanıcılarına açılan bu özellik, geleneksel "tür", "yönetmen" ya da "oyuncu" filtrelerinin ötesine geçerek kullanıcıların ruh hâline göre içerik öneriyor. Yani sistem, “bugün biraz yalnızım” diyen izleyiciye bir Wong Kar-wai; “hayat fazla saçma, ben de gülmek istiyorum” diyenlere Jim Carrey önerebilir. Ama durun, bu noktada sormamız gereken esas soru şu; Algoritmanın ruh hâlimizi tanıma becerisi ne kadar güvenilir? Bu yeni teknoloji, izleyicinin iç dünyasına bir yapay zihin tarafından nüfuz edilmesini hedefliyor. Ne izlemek istediğimizi bizden önce bilen bir sistemin önümüze koyduğu seçenekler, özgür iradenin değil, yönlendirilmiş arzunun sonuçları olabilir. Tam da bu yüzden “ruh hâline göre öneri” özgürleştirici değil, sofistike bir manipülasyon tekniği olarak da okunabilir. Eleştirmen David Ehrlich’in dediği gibi: "Algoritmalar size ‘sizden bir tane daha’ olmak için tasarlandı. Sizi sizden önce anladıklarında, artık sizi yönlendirebilirler." Netflix’in bu yeni oyunu, içerik üreticileri için de izleyiciyle kurulan yaratıcı bağın şekil değiştirmesi anlamına geliyor. Ne izleyeceğimiz sorusuna yapay zekânın yanıt verdiği bir çağda, hâlâ karar verici olduğumuza inanmak bir tür romantik direnç. Ama belki de tam da bu direnç sayesinde hâlâ ne izlemeyeceğimizi seçebiliriz. O hâlde bu hafta dijital platformlarda neler var, birlikte bakalım.

NETFLIX’TE BU HAFTA

Aşk, ölüm, kayıp ve mafya… Netflix’in menüsü yine bir tür "duygu yapbozu”. 8 Mayıs’ta Judy Blume’un kült gençlik romanından uyarlanan Forever, 2018 Los Angeles’ında geçen bir ilk aşk hikâyesi sunuyor. Duygusal, nostaljik ama güncel. Özellikle “Euphoria sonrası gençlik” anlatılarına karşı daha içe dönük bir alternatif arayanlar için. Aynı gün yayına giren Tomorrow Was Beautiful, Karol G’nin müzikal yükselişini anlatan bir belgesel. Pop yıldızlarının yalnızlığı ve sahne arkasındaki görünmeyen emek üzerine düşündürücü bir çalışma. 9 Mayıs ise içerik bombardımanı. Netflix’in yeni Hint dizisi The Royals, şimdiden dikkatleri üzerine çekmiş durumda. Dizi, geleneksel kraliyet yapısıyla modern girişimcilik dünyasını bir araya getirerek, romantik komedi türünde taze bir soluk vaat ediyor. Gerçek suç sevenlere A Deadly American Marriage. İtalyan restoran hayalleriyle yoğrulmuş sıcak bir dram Nonnas. Yerli mafya-komedi karışımı Leydi Di. Popüler gişe devamı Çakallarla Dans 7. Ve Latin Amerika estetiğinde eski hükümlü-aşık temalı Mala Influencia. 13 Mayıs’ta ise Netflix’in Untoldbelgesel serisinin en yeni bölümü olan Untold: The Liver King, platformda yayınlanacak. Belgesel, “Liver King” takma adıyla tanınan Brian Johnson’ın çarpıcı yükselişini ve ardından gelen skandalı mercek altına alıyor. Çiğ etle vücut geliştirme kültünü temsil eden sosyal medya fenomeni, “dürüstlük” ve “performans” arasında gezinen bir kültürel eleştiri sunuyor.

MUBI’DE BU HAFTA

MUBI, her zamanki gibi küratör zekâsıyla kalbimizi kazanmayı başarıyor. Leos Carax’ın kendi sinemasını sorguladığı deneysel otoportresi C’est pas moi, 9 Mayıs’ta gösterimde. Carax’ın iç dünyasını perdeye döktüğü bu film, sinema üzerine düşünen herkes için küçük bir maden ocağı gibi. Quatre nuits d’un rêveur (Düş Avcısı), Bresson’un romantik idealizmini Paris’in gece yürüyüşleriyle harmanladığı zarif bir eser. İstanbul Film Festivali’nden yeni çıkan film, bir “aşkın mümkün olasılığı” üzerine meditasyon gibi. Safdie Kardeşler’in başyapıtı Good Time ve Bir Anlık Gaflet isimli kısa film de bu hafta MUBI’de öne çıkan diğer işler. Portekizli yönetmen Daniel Soares’in 2024’te Cannes Film Festivali’nde özel mansiyon ödülü alan bu kısa filmi modern kent yaşamının yüzeysel parlaklığını ve altındaki sosyal adaletsizlikleri hicivle ele alıyor.

MAX’TE BU HAFTA

Sinemasal ağırlığın yerine, popüler kültürün tam göbeğinde duran Max’te ise Joker: Folie à Deux sonunda yayında. Herkesin konuştuğu, herkese fikir ayrılığı yaşatan bir devam filmi. Görsel olarak göz kamaştırıcı, ama içerik olarak “fazla mı iddialı?” sorusu hâlâ masada. Talk show formatının sınırlarını komediyle zorlayan Conan, yine kültürel çatışmaların ortasında yer alan Conan O’Brien Must Go’nun yeni sezonuyla geri döndü. Sevilen dizi Prens ise üçüncü sezonunda çok daha zengin bir kadroyla devam ediyor. Latin Amerika’dan gelen yeni dizi Scars of Beauty ise telenovela estetiğini intikam hikâyesiyle birleştiriyor.

PRIME VİDEO’DA BU HAFTA

Haftanın en dikkat çekici yapımı Mukadderat, Nur Sürer ve Aslıhan Gürbüz’ün başrollerinde yer aldığı güçlü oyunculuklarla öne çıkan bir taşra dramı. Türk sinemasında “yeni melodram” tartışmasını yeniden alevlendiren film, geleneksel sinema diliyle oynamaya çalışırken kimi anlarda içeriksel olarak zayıf düşüyor. Yine de, bu denemesiyle Türk sinemasının estetik ve anlatı paradigmasındaki dönüşümü görünür kılıyor. Jamie Foxx ve Robert De Niro’nun bir araya geldiği Tin Soldier, devletin kendi yarattığı canavarlardan korkmaya başladığı bir distopya. Klişe ama tempolu…