Neden korktuklarının cevabını işçiler emekçiler, Gezi’nin gençleri, kadınları hayatın her alanına her yerde yaptıkları müdahalelerle veriyor. “Her yer Taksim!” diyerek her yerde, her alanda direnenler, her sabah “Bu daha başlangıç” diyerek yeni bir güne başlayıp her yerde “Mücadeleye devam” diyenler özgürleştirecek Taksim’i, ülkeyi ve geleceğimizi.

Dışarıdan içeriye mektuplar: Gezi Taksim’dir! Taksim 1 Mayıs alanıdır!
İllüstrasyon: Fahrettin Engin Erdoğan

Arzu Çerkezoğlu - DİSK Genel Başkanı

Dışarıdan içeriye yazılan ve cevabını yazılı olarak değil cezaevi çıkışındaki o coşkulu sarılma ile almayı beklediğimiz bu mektup aslında pek de dışarıdan içeriğe yazılmış sayılmaz. 

Sizleri hiçbir gerekçe sunmadan hapishanede tutan bir yargı sisteminin olduğu, dahası Mücella Yapıcı’yı darbeye teşebbüsle suçlayabilen bir rejimde yaşıyoruz. Gezi’ye darbe teşebbüsü diyerek ağırlaştırılmış müebbet cezaları verebilen bağımlı yargı; demokratik üniversite isteyen öğrencilerin, “Biz de varız” diyen kadınların, örgütlenerek haklarını savunan işçilerin de karşısında önemli bir tehdit.

Daha önce tanışmamış olsak da bu yargı mizanseninden dolayı günlerini hapishanede geçirmekte olan; Hakan Altınay’a, Çiğdem Mater’e, Mine Özerden’e ve içinde hakkaniyet duygusunun kırıntısını taşıyan hiç kimsenin kabullenemeyeceği bir kin nedeniyle esareti 2 bin günü geçen Osman Kavala’ya, sadece Gezi’de değil, son dönemin bütün demokratik mücadele alanlarında omuz omuza olduğumuz, Can Atalay’a, Tayfun Kahraman’a ve Mücella Abla’ya 1 Mayıs 2023 meydanlarından, inancımızı hiç kaybetmediğimiz işçilerin o coşkun akan selinden gelen selamı bu mektup aracılığı ile gönderiyorum. 

Ülkenin 80 ilinde, milyonlarca insanın demokratik tepkisine dönüşen yakın tarihimizin katılımcı, barışçıl, yaratıcı ve en görkemli halk hareketi olan Gezi Direnişi “Gezi Parkı” ile özdeşleşti. Tıpkı “Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü” olarak ülkemizin bütün illerinde yüzlerce meydanda kutlanan 1 Mayıs’ın Taksim Meydanı ile özdeşleşmesi gibi. Ve yine Taksim’de 1 Mayıs’ın yasaklanmasının, ülkemizdeki bütün antidemokratik uygulamaların ve yasakların simgesi halini alması gibi…

Ve Gezi Parkı ile Taksim Meydanı’nın kopmaz bağına ve Gezi Direnişi ile Taksim 1 Mayıs’larının taşıdığı ortak mânâya hatırlatma yaparak, gelecek yıl için Taksim Meydanı’nda buluşma çağrısını bugünden yapmak istiyorum. 

Biraz da ortak hafızamızı tazelemek isterim: Gezi Direnişi’ne yol açan Gezi Parkı’na Topçu Kışlası yapma inadını, “Taksim Meydan düzenlemesi” adı altında planlanmıştı. Ve hepimiz farkındaydık ki, bu sürecin amaçlarından en önemlisi Gezi Parkı dahil Taksim Meydanı ve çevresini, 1 Mayıs başta olmak üzere toplumun ortaklaşa coşkusunu paylaşacağı önemli günlere ev sahipliği yapacak bir meydan olmaktan çıkarmak idi. Gölgesini satamadığı ağacı kesme motivasyonlarının yanında, şehrin meydanını emekçilere kapatma niyeti bulunmakta idi. Taksim Meydan düzenlemesi Gerek Mimarlar Odası adına dava dilekçelerini yazan, gerek oda ve sivil inisiyatif olarak Taksim Dayanışması adına bu konudaki açıklamaları yapan sizlerin katkısı ve ülkenin dört bir yanındaki milyonların mücadeleleri ile durduruldu.

İşte sizlerin öncülük ettiği bu görkemli mücadele sonucu yılların 1 Mayıs korkusuna son 10 yıldır Gezi korkusu eklendi. Üstelik Gezi’den sonra işçilerden, işçilerin kortejlerinden, halaylarından, türkülerinden, marşlarından daha fazla korkuyorlar. Yılın 365 günü çalışanların, üretenlerin yılın 1 gününü bayram olarak kutlamalarına daha fazla tahammülsüzler. Gezi’yi yağmalatmayanların verdiği ilhamla, emeğimizin, doğamızın, kentlerimizin ve en nihayetinde memleketimizin yağmalanmasının önüne geçeceğimizden korkuyorlar. 

Neden korktuklarının cevabını işçiler emekçiler, Gezi’nin gençleri, kadınları hayatın her alanına her yerde yaptıkları müdahalelerle veriyor. “Her yer Taksim!” diyerek her yerde, her alanda direnenler, her sabah “Bu daha başlangıç” diyerek yeni bir güne başlayıp her yerde “Mücadeleye devam” diyenler özgürleştirecek Taksim’i, ülkeyi ve geleceğimizi. 

Gezi’nin 2’nci yılında yapılan Taksim Dayanışması’nın o berrak açıklamasından alıntıyla bitireyim mektubumu:

“HER YERDEYİZ!

Herkes biliyor, son iki yıldır artık farklı bir ülkede yaşıyoruz. 

Havası, suyu, sesi, kokusu farklılaştı bu ülkenin. İktidarı, muhalefeti, meslek odası, sendikası, genci, yaşlısı, işçisi, işsizi, Türkü, Kürdü artık farklı…

Kabul eden için de etmeyen için de hayat farklılaştı…

Bu ülke GEZİ’yi yaşadı. Haziran’ın sıcağını iliklerine akıttı. Milyonlar şarkılarını dillerinden düşürmeden kararlı ve direngen bir duruşu tarihin içinden geçerek yaşadılar. Cesur yürekli kadınların ve gençlerin büyük bir ağacın yapraklarına dönüşerek kara bir dumanı dağıttığı, nefes aldırdığı bir ülke artık burası…

Artık hiçbir şey eskisi gibi değil ve olmayacak…

Gezi’de Haziran sıcağında esen rüzgârın, madenlerde, fabrikalarda, atölyelerde, şantiyelerde direnen işçilerle; tarlalarda, derelerde, ormanlarda yaşamına sahip çıkan köylülerle buluşmaması mümkün mü?”

Evet, Her yerdeyiz… 

An itibariyle Silivri (Marmara) Kapalı Cezaevi’nde, Bakırköy Kadın Cezaevi’nde olmamız da sonucu değiştirmeyecek…

Gezi kaybettiğimiz gençlerin adını taşıyan ağaçları ile park olarak, Taksim Meydanı da işçilerin 1 Mayıs Meydanı olarak kalacak!

Gelecek yıl Gezi Parkı’nda buluşup kol kola 1 Mayıs alanına Taksim’e gireceğimize olan inancımla hepinize işçi sınıfı adına selamlarımı, Ali ile birlikte sevgilerimi yolluyorum.