Dışarıdan içeriye mektuplar: “Umut ve mücadele bitmez…”
Mücella Yapıcı, Eyüp Muhçu ve Can Atalay AKM’nin talanına karşı açıklama yaparken. (Fotoğraf: DHA)

Eyüp Muhçu - TMMOB Mimarlar Odası Genel Başkanı

Değerli meslek ve yol arkadaşım,

Açık hapishaneden kapalı hapishaneye mektup yazmanın zorluklarını yaşıyorum. Sizler özgür değilken bizler de özgür değiliz.

Yaşadığımız karanlık günleri 12 Eylül Anayasa Referandumu ile başlayan süreçlerde birlikte öngörüyorduk. Otoriterleşen rejim gücünü her alanda göstermek istiyordu. Kurulan “Yağma Düzeni” önünde engel gördükleri her şeye müdahale etmeye başlamışlardı.


Meslek Odaları, “bilimi ve toplumsal yararı” reddeden bağnaz ve otokratik bir anlayışın hedefi dışında kalamazdı. Nitekim karalama kampanyaları, hukuksuz mevzuat düzenlemeleri ve yargı süreçleri ardı ardına devam etti. Ülkemiz açık hapishaneye döndü…

Ve sizler, bilimin rehberliğinde kamu ve meslek yararı ilkeleri doğrultusunda ön saflarda çaba gösterdiğiniz için Karanlık Düzenin hapishanelerinde özgürlüklerinizden alıkondunuz. Saray talimatlı bu hukuksuz kararlar bizler ve toplum nezdinde sizlerin onur madalyasıdır.

Değerli meslektaşım,

Başta tehdit altındaki kentlerimiz ve yaşam çevrelerimiz olmak üzere pek çok mesleki konuda uzun uzun değerlendirmelerimiz ve bunların raporlanması için birlikte çalışmalarımız oldu.

Pek çok etkinlik, bilimsel toplantılar, yayın çalışmaları, basın açıklamaları, mahallelilerle buluşmalar, kent dayanışmaları ve daha nicesi arkadaşlarımızla birlikte yaptıklarımız. Çok önemli sorumluluklar üstlendin. Ve Can Atalay, gencecik bir avukat olarak yürüttüğü hukuk davaları ile bu çalışmalarda yerini aldı.

Böylesi özverili yoğun bir çalışma sürecinde “Mimarlar Odası Toplum Hizmetinde” şiarını yaşatan, kökleştiren ve büyüten bir mücadelede 20 yılı aşkın süredir yol arkadaşı olduk.

1999 büyük Marmara Depremi, ardından Düzce, Van depremlerinde birlikte çalıştık. Sağlam yapı, güvenli yaşam çevreleri ve nitelikli kentleşme konularında özverili mücadele veren Mimarlar Odası’nda etkin görevler üstlendin.

Yıldız Uysal arkadaşımız ile beraber kent ve çevre suçlarını ÇED’ledin. Hazırladığınız raporlar çalışmalarımızın ve davaların temelini oluşturdu. Tarihe bu suçlar ve işleyenler not düşüldü. Kent Dayanışmaları ilk deneyimlerini ÇED raporları üzerinden gerçekleştirdiler.

Biliyorsun “kent ve çevre suçlarını” işleyenler semirdiler. Partilerinde ve devlet görevlerinde yükseldiler. Afetlere neden olan kararlar aldılar. İmar afları çıkardılar. Kentleri afetlere açık hale getirdiler. İnsan yerleşimleri yaşanmaz hale geldi. Ama onlar devleti yönetmeye devam ediyorlar.

Gezi, bu anlamda yeni ve büyük bir sınavdı. Dünya tarihine “En büyük çevre kaynaklı eylem” olarak geçti. Barışçı ve demokratik talepleri, toplumsal yaşamımıza kattıkları ile onurumuz oldu.

Gezi’nin öğretilerinde baştan sona hep vardın. Otokratik bir rejimde yaratılan güzel şeyler cezasız kalamazdı. Nitekim de öyle oldu. Bütün hukuk kuralları ayaklar altına alınarak yürütülen soruşturmalar ve sonra tutuklamalar gerçekleşti.

Ve sizler; Mücella Yapıcı, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve diğer tutuklular Karanlık Düzenin hapishanelerinde yaşama ve mesleğe katkılar sunmaya devam ediyorsunuz. Gözümüz sizde. Yüreğimiz birlikte atıyor, atmaya devam edecek.

Tutuklamaların ilk gününden itibaren başlattığımız Adalet Nöbetleri, büyük bir toplumsal ilgi ile izleniyor. Her nöbette demokratik ve özgür bir gelecek mücadelesi için sözler veriyoruz. Nöbetlerde sizler de varsınız. Sizler özgür oluncaya dek kararlılıkla sürecek. 6 Şubat'ta Kahramanmaraş merkezli deprem nedeniyle kentler yıkıldı. On binlerce yurttaşımız hâlâ enkaz altında…

Bir doğa olayı olan depremin afete dönüşmemesi için yıllarca mücadele ettik. Afet risklerinin azaltılması, güvenli yaşam çevrelerinin oluşturulması için rant planlarına ve kararlarına hukuk davaları açtık. Bu kapsamda yıkımların yaşandığı bölgede pek çok davamız sürüyor. Özellikle tarım alanlarının yapılaşmaya açılmaması için yaptığımız itirazlarımızda ne kadar haklı olduğumuz ne yazık ki acı olaylarla tescil edildi. Bölgede bütün tarım alanları üzerinde yapılan çok katlı yapılar ya yıkıldı ya da hasar gördü. Bugünlerde hem Mimarlar Odası olarak hem de toplum olarak sizlere daha çok gereksinimimiz var.

Değerli arkadaşım,

Bu arada güzel şeyler de olmuyor değil. 15 yıl süren mücadelemizden sonra Haydarpaşa Garı’na trenler yeniden gelecek. Her şeye rağmen yine kimi davalar kazanıyoruz. Dayanışma duygumuz her zamankinden daha yüksek.

Ve sizin özgür olacağınız günler çok yakın. Gar restoranında, güneşin sofrasında buluşuruz yine bir gün; dayanışmacı arkadaşlarımızla yine bu güzel şehre sahip çıkmak için sözler veririz, gelecek planları yaparız…

Bizde umut ve mücadele bitmez biliyorsun.

Özgür zamanlarda görüşmek üzere sevgi ve dostlukla kal.